Hayırlı ramazanlar!
Oy vermeyi unutmayalım olur mu? Keyifli okumalar dilerim.❤️
🦁
Gün geçmiyordu ki bir günümüz sakin geçsindi.
Medih'in mesajları üzerine birkaç yerle iletişime geçmiş ve zor da olsa magazin olayını yayınlanmadan kapatmıştım. Bu magazin olayları en zor işlerden biriydi. Karşı tarafı ikna etmek, ellerindeki fotoğraf ve videoları paylaşmamaları için uğraşmak beni zorlamıştı ama neyse ki bunu da atlatmıştık...
Şimdi ise hastanenin kapısındaydım.
Saat gece 2'ye geliyordu ve ben magazin olayını halledip evden çıkmış buraya gelmiştim. Hastane kapısından içeri girip asansörlere ilerledim. Medih'ten öğrendiğim kata çıkıp dar koridorda ilerlerken biraz ileride Yüceer ailesinin fertlerini görmüştüm. İlk olarak Medih ile göz göze gelirken yerinden doğrulup yanıma adımlamıştı. "Halledeceğini biliyordum."
"Görevimiz," dedim ve gülümsedim. "Merdan Efe nasıl?"
Gözlerini devirdi. "Şu an iyi gibi." Kaşlarım havalandığında devam etti. "Konuşmuyor ki anlamadık."
"Ne demek konuşmuyor?" diye sordum garip bakışlarım üzerinden gezinirken. O sırada yanımıza Gökdeniz namı diğer Hamsi gelmişti. "Neyi var peki tam olarak?"
"Şimdi öncelikle," diyerek Medih'ten önce söze başladı Gökdeniz. "Merdan bir kavgada asla hastanelik olmaz hastanelik eder o konuda emin olalım. Yalnızca kavga ederlerken bir yere takılıp düşmesiyle sağ kolu yerdeki cam parçalarının üzerine denk gelmiş. O yüzden hastanedeyiz yoksa var ya..."
"Anlıyorum," dedim başımı sallarken. Kime neyi ispat etmeye çalışıyorsun acaba Gökdeniz... "Görebildiniz mi?"
"Biraz da dudağı ve kaşı da patlak olabilir," dedi Medih. "Normal de kavga etse de hastanede değil karakolda olurduk. O yüzden beklediğimden kötü-"
Cümlesi bölündü. "Unutmayın ki Merdan Efe Yüceer'e hiçbir şey olmaz." Medih ile bakışlarımız Gökdeniz'e döndüğünde omuz silkti. "Ne?"
"Sus lan biraz," dedi Medih ters ters ona bakarken. "Merdan seninle arkadaş olduğu için sinir hastası olmuş olabilir mi acaba?"
"Kırıldım işte," dedi Gökdeniz. "Kırdın işte mutlu ol."
"İzgi, gelmişsin." Bakışlarım sesin sahibine dönerken Sabi ile göz göze gelmiştim. Ağladığını belli eden gözleri kıpkırmızı olmuştu ve hafifçe burnunu çekiyordu.
"Merhaba," dedim ona tebessüm ederken. "Sen iyi misin?"
Sarı saçlarını kulaklarının arkasına atıp tebessüm etti. "Daha iyiyim ama çok korktum. Bir türlü anlayamadı kavga etmesinin bir işe yaramadığını."
Medih onu kollarının arasına çekerken bir eliyle saçlarını dağıtmıştı. "Her zamanki Merdan işte küçük cadı. Ağlamana değmedi bile. Göreceksin birazdan en sevdiğin abini." Bunu derken dalga geçtiği gülümsemesinden belliydi.
"Ya abi!" Sabi geri çekilip saçlarını düzeltirken uzanıp Medih'in yanağını öptü. "Seni de çok seviyorum işte!"
Tam o sıra yan taraftaki kapının açılmasıyla içeriden Mirsat Bey çıkmıştı. Bakışları önce oğluna dönerken kısa bir an bana bakıp tekrardan Medih'e dönmüştü. "Ben eve dönüyorum," dedi yüzündeki yorgunlukla. "Magazini hallettiniz mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKSAN ARTI DÖRT
General FictionKİTAP OLDU. (30.12.2023) Doksan Artı Dört'ün kitap haline tüm sitelerden ve kitapçılardan ulaşabilirsiniz. ☽ Galatasaray fanatiği genç iş adamı Merdan Efe Yüceer ve olduğu konuma tırnaklarını kazıyarak gelen başarılı avukat İzgi Gökyel. Maç doksa...