"Bir saatlik antrenmanda ne yapılır ki?!" dedi Ishizaki.
"Bu kadar söylenmezsen çok şey." Sakura antrenman için kullanacakları çeşitli eşyaları getirip yere koydu.
"5 tur beyler. Yavaş başlayıp hızlanın." dedi sabah 7'de antrenmana başlamaktan hiç memnun görünmeyen takıma. Esneyip gerinen futbolcular uykulu uykulu turlamaya başladı.
"Bugün paslaşmaya ağırlık verelim diyorum." dedi Koç kıza.
"Mantıklı, efendim." diye yanıtladı Sakura. "Beraber oynamaya alışmaları lazım öncelikle."
Onaylama mırıltısı çıkaran koç, oturduğu yerde uyukluyordu. Aman ne güzel, diye düşündü Sakura. Herkes uyusun.
Kendini bildi bileli bir özelliği vardı ki önceki gün fazla yorulmadığı takdirde sabah erkenden kalkabilir ve zinde olabilirdi. Nüfusun büyük bir çoğunluğuna verilmeyen bu lütuf bazen canının sıkılmasına yol açıyordu.
"Yazar acayip sıkıcısın, biraz eğlence yazar mısın lütfen?" diye sayıkladı Koç uykusunun arasında. Sakura bu ne diyor dercesine baksa da bakışlarını yeniden sahaya çevirdi. Çocuklar son turlarındaydılar.
Sahaya indi Sakura ve çocuklar koşuyu bitirirken "Şimdi yapacağımız egzersiz fazla basit olacak, biliyorum ama birbirinize alışmanız gerek. İkili uzun paslaşma yapıyoruz." diye ilan etti. "Aynı takımdan olmadığınız birisiyle eşleşin lütfen."
Eşleşen takımda birisi boşta kalmıştı, Taki.
"Sen benim eşim olur musun Sakura?" diye sorduğunda nutku tutuldu Sakura'nın. Yine de evet anlamında başını salladı ve topu alıp ilerledi.
Basit bir egzersizdi. Sadece yerden birbirlerine topu pas atıyorlardı, ama ısınmaları için güzel olacağını düşünmüştü Sakura.
"Düzgün at topu!" dedi Taki onuncu keredir kızın yamuk attığı topu karşılamak için iki metre koşarken.
"Özür dilerim!!" diye bağırdı Sakura. Çocuğun koşup durmasından eğlendiğinden mi kötü atıyor yoksa gerçekten mi kötü oynuyor belli değildi. Taki topu alıp geldi ve paslaşmaya devam ettiler.
"Düzgün oynayamıyorsun." dedi Taki. "Aç olduğundan mı yoksa paslandın mı?"
"Şu an sana sinir oluyorum." dedi Sakura onu taklit eder tonda. "Hep geveze olduğundan mı yoksa sabah sabah fazla boş yaptığından mı?"
"Uff..Her zamanki gibi, altta kalmıyorsun." Güldü Taki. Sakura da gülümsedi.
"Benden çektiğin yeter; bu kadardı millet, diğer egzersize geçiyoruz!!" Son kısmını yüksek sesle, herkese söylemişti.
"Ne yapıyoruz?" diyen takımı hizaya soktu Sakura. Akabinde yapacaklarını açıkladı.
"Genzo, Nishio'ya; o da Urabe'ye pas atacak ve Urabe de kaleye vuracak. Değişmeli ilerleyeceksiniz, 5 dakika boyunca. Başlayın!" Sıranın arkalarında olan ve gergin duran Ishizaki'nin omzuna dokundu. "Endişelenme. Yapabileceğine eminim. Kendini kasma yeter." Ishizaki başını salladı.
Bir saat dolduğunda "Tamam! Süre doldu, sondu bu. Bravo beyler, çok çalıştınız!!!" diyen Sakura kenardaki oturaklara ilerleyip uyuyan Koç'u uyandırdı.
"Ne, ne..?" Bir şey anlamamış olan Koç gözlerini ovuşturarak bakındı.
"Saat 8'e geldi efendim. Süre doldu." dedi Sakura sabırla. O, Koçun işini üstlenmişken adam sadece uyumuştu!
"Oh..Gidelim o zaman."
"Evet efendim." diyen Sakura takıma döndü. "Doğruca gidip üzerinizi değiştiriyorsunuz, sonra yemeğe inersiniz. Sırtı terli olanı keserim!" Yorgun bir gülümseme belirdi Misaki'nin dudaklarında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
花見
Fanfiction花見'ʰᵃⁿᵃᵐⁱ' »𝖿𝗂𝗂𝗅 •𝙳𝚘̈𝚔𝚞̈𝚕𝚎𝚗 𝚔𝚒𝚛𝚊𝚣 𝚌̧𝚒𝚌̧𝚎𝚔𝚕𝚎𝚛𝚒𝚗𝚒 𝚒𝚣𝚕𝚎𝚖𝚎𝚔 "Geldiysen en azından bizi çalıştırman gerekmiyor mu?" diye seslendi ayağında top sektiren Tsubasa. Sakura omuz silkti. "Zaten bütün gün sizinle uğraşıyordum...