•••
"Güzelim rahat dur, yoksa herkesin ortasında yapışacağım dudaklarına."
Jungkook'un sözleri üzerine Taehyung, oturduğu yerde kıpırdanmayı bırakmış, kıkırdayarak önüne dönmüştü.
"Hop lan, nereye yapışıyorsun?"
Yoongi sinirle kaykayını duvara yaslamış, kuruyan boğazını ıslatmak adına su şişesinden bir kaç yudum almıştı.
Skatepark'da sıradan bir yaz günüydü. Gecenin ılık esintisi iç gıdıklıyor, güzel anıların birikmesinde büyük bir rol oynuyordu. Ayın parlak ışıkları parkın zeminine yansıyorken, gecenin bir yarısı olduğundan dolayı parktaki insan sayısı gittikçe azalıyordu.
Yoongi, Jungkook ve Taehyung yoruldukları için bir köşede dinleniyor, hoş(!) sohbetler ediyorlardı. Jimin, Hoseok, Jin ve Namjoon ise parkın kıvrımlı rampalarının tadını çıkartıyor, kaykaylarını ustaca kullanıyorlardı.
O sırada Jungkook, küçük sevgilisinin pembe patenleri üzerinde yaptığı hareketleri izlerken sırıtmadan edemediğini farketti. O, çok, çok tatlıydı.
"Bak Jungkook-ah, nasıl dönüyorum."
"Evet bebegim, çok güzel dönüyorsun."
Yoongi, suratını kusarmış gibi bir ifadeye bürüyüp kaykayını aldı.
"Gidiyorum lan ben, mıç mıç. Bu ne Böyle bıktım sizden."
Jungkook kahkaha attı. "Siktir git lan, çok meraklıyız biz de sana sanki."
Jungkook, Yoongi gittiğinde bakışlarını tekrar Taehyung'a çevirdi.
Taehyung, patenleri ile beraber kendi etrafında döndüğünde eteğinin fırfırlarının uçuşmasından çok hoşlanmıştı. Zira yakışıklı sevgilisinin gözlerinin her an üzerinde olması da onu ziyadesiyle keyiflendiriyordu.
Tam o sırada üzerindeki bakışları hissetti esmer çocuk. Kafasını bakışların geldiği yöne çevirdi usulca. Bir kaç kaykaycı kendisine bakıyor, sırıtıp duruyorlardı.
Özellikle de bacaklarına baktıklarını gördüğünde, rahatsız olmuştu Taehyung. Bunun üzerine Jungkook'un kucağına doğru yürüdü. Sevgilisinin kucağına yerleşip başını boynuna gömdü. Jungkook, bu hareketin üzerine kaşlarını çattı. Küçük bebeğinin bir şeylerden rahatsız olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi.
"N'oldu güzelim?"
Taehyung basını kaldırdı, ürkek gözlerle Jungkook'a bakmaya başladı. "Şuradaki insanlar bana bakıyorlar."
Jungkook, gözlerini Taehyung'un gösterdiği tarafa doğru çevirdi. Bir kaç zibidi, sevgilisine yiyecek gibi bakıyordu adeta. Kanın beynine sıçradığını an be an
Hissederken çenesi sinirle kasıldı.Sakinleşmek adına Taehyung'un ipek dokulu saçlarını okşarken bakışları hâlâ o taraftaydı. O herifleri gebertene kadar dövmek istemesinin normal olduğunu düşünüyordu. Lâkin kucağındaki çocuğun tatlı mırıldanmaları buna engel olacak gibi duruyordu.
Bir süre öyle kaldılar.
Taehyung, Jungkook'un kalp atışlarını dinledi uslu uslu. Jungkook ise Taehyung'un çilek kokusunu soludu uzun uzun.
O an düşündü Jungkook. Huzurun tanımı, Taehyung olabilir miydi? Onunlayken zamanın durduğunu, etrafındaki her şeyden, herkesten soyutlandığını hissediyordu. Güzel çehresini her gördüğünde kalbi sıkışıyor, karnındaki kelebekler birden hareketlenmey başlıyordu.
En ufak bir tensel temasta ise bütün uzuvları işlevini yitiriyor, beyni olması gerektiği gibi çalışmayı bırakıyordu.
Aynı zamanda güzel kokusunu her içine çektiğinde gözleri otomatikmen kapanıyor, sonsuz bir duygu seline sürükleniyordu. Pembe, dolgun dudaklarını her tattığında ise sonsuza kadar bu hissi yaşamayı, dudaklarından ayrılmaktansa ölmeyi tercih ediyordu.
Bunları düşünürken yüzünde yer edinen gülümseme ise, Taehyung'un müptelası olduğunu gayet bariz bir biçimde belirtmiyor muydu?
"Jungkook, bu tarafa geliyorlar."
Jungkook, kaşlarını çattı aniden. Kafasını heriflerin geldiği yöne çevirdiğinde Taehyung'u kucağından nazikçe indirip ayağa kalktı. Kollarını göğsünde birleştirdi ve sıkı kol kaslarını gözler önüne serdi.
Zaten yapılı olan vücudunun her hareketinde daha da bir heybetli görünmesi, karşıdaki adamların korkmasını sağlarken, Taehyung'un dudaklarını yalamasına sebep olmuştu.
"Merhaba, numaranı vermek ister misin güzellik?"
Jungkook sinirden gözünün seğirdiğini hissedebiliyordu. Bu ne cürretti? Taehyung, daha az önce kucağındaydı ve onlar bunu görmüştü. Ne cüretle yanlarına gelip numarasını isteyebilirlerdi?
Taehyung, "Olmaz--" derken, Jungkook sözünü kesti birden. "Olmaz, defolun gidin."
Karşılarındaki çocuk sırıttı. "Dostum, sen niye karışıyorsun, Abisi değil misin?"
Jungkook, sınırlarının son kırıntılarını da tükettiğini biliyordu.
"Sevgilisiyim, orospu çocuğu."
Yumruğunu okkalı bir biçimde çocuğun suratına geçirirken Taehyung ufak bir çığlık attı.
Çocuk yere düşerken arkadaşı da Jungkook'a doğru bir hamle yaptı. Tam o sırada ileride kaykay kayan Hoseok ve diğerleri durumu farkedip hemen yanlarına gelmeye başladılar.
"J-jungkook dur lütfen!" Taehyung kavgayı küçük bedeniyle ayırmaya çalışırken yanlışlıkla yüzüne bir darbe almıştı. Jungkook bunu farkettiğinde damarlarında saf öfkenin aktığını her zerresine kadar hissetti.
"Anana çakmaya geliyorum lan orospu çocuğu!" Yumruklarını olabildiğince sert bir şekilde konuştururken diğerlerinin de gelmesi ile kavga fazlasıyla şiddetlendi.
O gece, skatepark'da kahkaha değil, yumruk sesleri ve kemiklerin acı kırılma sesleri yankılandı.
•••
Arkslar here is the skatepark
Bu arada bok gibi düz yazı yazdigimin farkındayım, vurmayınız lütfen...
#femcanforever
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skatepark | Taekook (Tamamlandı)
FanficPembe patenleri ve sevimli görünüşü ile Kim Taehyung, her gün arkadaşlarıyla kaykay kaymaya gelen Jeon Jungkook'un ilgisini çeker.