SÖZLEŞME

16 3 0
                                    

Gün çoktan doğmuş hatta öğlene az bir süre kalmıştı. Yatağımda öylece oturuyordum. O korkunç günün ardından koskoca iki gün geçmişti ve ben hala aklımı kaybetmemiştim. Bu iyi bir şeydi.

Sabah gözlerimi kasabamızın sağlık ocağında açmıştım. Sanırım korkudan bayılmışım, dizlerim hep yara olmuştu. Ama şimdi hiç acımıyordu.

Teyzemin anlattığına göre o gece beni almaya geldiğinde kapının önünde genç bir adamın kucağında ölü gibi yatıyormuşum. Ben ne kadar inanmasam da teyzem o adamın insan olduğunu iddia ediyor.

Sonra yaralı dizlerimi fark edip adamı suçlayacak olmuş ama adam burası özel mülk diyerek Ragıp abi ve teyzemi kapı dışarı etmiş. Arkalarından bu burda kalmadı demeyi de ihmal etmemiş.

İki memur polis ağızlarını açıp tek laf etmemişler.

Beni sağlık ocağına getirmişler. Gereksiz bir sürü tahlil yapmışlar. Sabah uyandığımda, ki bu yarım gün kadar uzun sürmüştü. Orda gördüğüm her şeyi bir bir anlatmıştım. Teyzem beni büyük bir dehşetle dinledi. Ara ara ağladı, dudakları kıpırdandı, dua etti. Kurtulduğum için kurban kesebilme ihtimali yüksekti. Teklif ederse iki kurban kes diyecektim. Bana bir azdı.

Ragıp abi ifadesizdi, sadece dinledi mimikleri bile oynamadı, sanki sıradan bir günümü anlatıyor gibi dinledi, bir yorumda bile bulunmadı. Sağlık ocağındaki hemşireler dinliyormuş gibi görünmemek için sırayla girip çıktılar ara ara gizlenmeyi unutup yorum dahi yaptılar. "Ucuz kurtulmuşsun Işın.. orası zaten lanetli.. o seslerden belliydi bir şey olduğu.. vs herkes bir yorumda bulundu. Baş ağrısı için gelen orta yaşlı bir kadın kendi derdini unutup "Aferin kızım"diye destekledi beni. Sanırım kasaba halkı için önemli bir konuydu bu. Kasabanın sırsını çözmüştüm.

Bütün gün benim anlattığım hikaye kasabada çalkalandı. En tuhafı da kimsenin bu kız ne anlatıyor, böyle saçma şey mi olur dememesiydi. Ben kendi gözümle görmeseydim anlattıklarıma inanmazdım. Ama görmüştüm ve inanıyordum. Asıl olan şuydu herkes ormanda bir şeyler olduğuna uzun zamandır inanıyordu sadece bir tanık gerekiyordu. Benim ifademle taşlar yerine oturmuştu. Artık neyden korktuklarını biliyorlardı.

Aynı günün gecesinde kendini bilmez bir kaç genç ormanda havayi fişek patlattı. Vicdan azabı duymadım değil, insanların arasına bir bomba bırakıp köşeme çekilmiştim. Şimdi ne olacaktı o bomba ya o evde patlayacaktı yada insanların elinde.

Sonraki sabah keşke uyanmasaydım dediğim bir gün geçirdim. Nemi olmuştu? Yapılan kan tahlillerimde uyuşturucu aldığım ortaya çıkmıştı. Rezil olmuştum anlattığım hikaye de çöp olmuştu. Teyzemin gözlerinde hayalkırıklığı vardı, biraz da 'bu kızla ne yapacağım'korkusu. Sorumluluk almak kolay bir şey değildi onu anlıyordum.

Bir saat boyunca piskolok hasta oyunu oynadık o anlattı ben başımı salladım, çoğunu dinlemedim, bildiğim ama uygulamadığım şeylerdi. Tekrar duymasam da olurdu. Uyuşturucuyu kimden aldığımı inatla sorsa da söylemedim çünkü tekrar almak için o insana ihtiyacım vardı. Bunu göze alamazdım.

Bu gidişle o beni değil ama ben onu büyütecektim, genç yaşında olgun bir kadın yapacaktım. Otuz beşinde bir teyze ve ondukuzun da bir çocuk, ortada büyük göremiyordum ben.

Şeytanın İniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin