2.6

256 24 27
                                    

Nefes almak için geri çekildiğimde alnını alnıma yasladı. Gözlerini hâlâ aralamamıştı ama ben onun yüzüne büyük bir dikkatle bakıyordum. Beni öptüğüne inanmıyordum ve az önce olanlar aklıma geldikçe kalbim daha fazla hızlanıyordu. Daha ne kadar hızlanabilirdi ki sanki? Yanaklarımdaki elleri hafifçe yüzümü okşadı ve sağ elinin baş parmağı alt dudağımın üstüne geldi. Hafifçe dudağımın üzerinde parmağını gezdirdi ve tekrar öpmek için bana doğru biraz daha eğildi. Hafifçe geri çekildim ve bu hareketimden sonra gözlerini açtı.

"Yolun ortasındayız, Jongin." dediğimde düz bir biçimde bana bakmaya devam etti.

"Yani?" diye sordu.

"Herkes öpüştüğümüzü gördü."

"Yani?" diye sordu tekrardan.

"Jongin dalga mı geçiyorsun?" dedim iyice geri çekilerek. Yanaklarımdaki elleri, ellerime indi ve sıkıca tuttu.

"Hayır, dalga geçmiyorum. Sevgilimi öperken sokakta yürüyen insanlardan izin almam gerektiğini düşünmüyorum sadece." Bu sefer de elimin üzerini okşadı hafifçe. "Ayrıca ilişkimizi bütün dünya biliyor, Lisa. Asıl sen dalga mı geçiyorsun?"

Gülerek başımı öne eğdiğimde o da gülmüştü ve yüzümü görmek için o da eğilmişti. Yolun ortasındaydık ve ikimiz de normal bir hayat yaşıyormuş gibiydik. Fotoğraflarımızı çekenler yoktu, bizi işaret edip konuşanlar yoktu. Herkes bizi tanımıyormuş gibi yanımızdan geçip gidiyordu. Sanki üniversite öğrencisi, sevgili iki gençtik ve normal bir hayatın tam ortasında gibiydik. Eğer başka bir evren varsa; onunla birlikte yine tam olarak bu sokakta, bu pozisyonda durmak istiyordum. Kimin ne söyleyeceğini umursamadan, yarın çıkacak haberleri umursamadan boynuna sarılmak istiyordum sadece. Onunla birlikte normal bir hayatta yaşamanın hayali bile beni o kadar iyi hissettirmişti ki, gerçek olsa yerimde duramayacağımı hissediyordum.

Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda az önceki gülüşüm yüzümde asılı kalmıştı. O da bana bakarken yüzünde, benim yüzümdeki gülümsemenin aynısı vardı. Önce gözlerine baktım, sonra burnuna, oradan saçlarına kaydı bakışlarım. Sonra dudaklarına baktım, sonra yüz hatlarına, köprücük kemiklerine... Her noktasına hayrandım, her noktasına aşıktım. Tekrar gözlerine baktığımda onun da beni incelediğini gördüm. O da benim ona baktığım gibi bana hayranlıkla bakıyordu. Acaba o da benim düşündüklerimi mi düşünüyordu?

"Sana aşığım," dediğimde yüzümdeki bakışları gözlerime tırmandı. Öyle bir baktı ki gözlerime, o bakıştan sonra bana hiçbir şey demese de olurdu.

"Sana aşığım, Lalisa. Seni seviyorum ve senden vazgeçmeyi bir an bile aklımdan geçirmedim. Geçirmeyeceğim. Sana söz veriyorum. Bundan 20 yıl sonra bile elinden tutacağım." Elimin üstünden öptü hafifçe. "Ellerini hiçbir zaman bırakmayacağım." Gözlerim dolmuştu ama bu üzüntüden ya da mutluluktan değildi. Kalbimdeki his gözlerime doluyormuş gibi hissediyordum şu anda. "Sen de benim elimi hiç bırakmazsın değil mi?" Minik bir çocuk gibi duruyordu karşımda.

Ellerindeki ellerimi çektim ve anlık olarak öyle bir kırgınlık oturdu ki gözlerine, o anın fotoğrafını çekseydim bile tam olarak yansımazdı fotoğrafa bu hayal kırıklığı. Ellerimi yüzüne çıkardım ve iki yanağından da öptüm. Bir sürü öpücük kondurdum yüzüne. O da gerçek bir heykel gibi duruyordu karşımda. İki eli belimdeydi ve beni sıkıca tutuyordu. En sonunda durduğumda kolu belime iyice sarılmıştı.

"Ben de sana söz veriyorum, seni hiç bırakmayacağım. Sen gitsen bile ben peşinden geleceğim. Gelmemi istemezsen de beni bıraktığın yerde, seni beklerim. Ama söz veriyorum hep buradayım." Dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu ve belimdeki kolunu omzuma attı, yürümeye başladık. "Nereye gidiyoruz?" diye sorduğumda beni göğsüne biraz daha bastırdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 16, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

heykel | kailisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin