Kahvaltı

10 2 5
                                    


Milenadan

Aras itinin evin içinde saçma sapan şeyler yapması beni sinir ediyordu. Gerizekalı lan bu. Sabahları odama gelip perdeyi açıyordu. Birde diyorki Güneş ışığı girsin odana. Lan benim hayatım kararmış. Güneş ışığı ne bokuma yararki. Kalkıp aşağı indim. Fahriye abla kahvaltıyı hazırlamıştı. Bende kendime bir tabak hazırlayıp tepsiye koydum. Yukarı çıkarken Aras önüme geçti.

"Aras sal bir beni yaa."

Aras "Üzgünüm ama olmaz benim en büyük hobim seninle uğraşmak."

"Ya git karı kız kovala. Bak mekan ismi veriyim hatta adersini bile verebilirim."

Aras "Karı kız işlerine tövbe ettim."

"Hah sen mi? Güldürme beni."

Aras "Sen gülmeyi biliyor musun ki? Buzlar kraliçesi."

"Aras çık önümden!"

Aras "Aaa ama çok agresifsin kuzii."

"Aras seni şurda beceririm şimdi."

Aras "Hadi bakalım al tepsini doğru masaya."

"Ya sanane amk."

Aras "Mal orda yalnız mı yiyceksin.?"

"Evet canım şükür o boş kafan bir şeylere çalıştı."

Aras "Haha çok komik."

"Ya Aras çekil dedim."

Aras "Peki."

Aras yolumdan çekilince bende odama gittim. Ve kapıyı kapadım. Sonra perdeleride kapadım. Bir süre sonra kapı çalmaya başladı. Gidip kapıyı açtım.

"Lan sen beni kanser mi ediceksin?"

Aras "Aaaa tövbe de kız."

Onun da elinde bir tepsi vardı.

Aras "Madem sen gelmiyorsun. Ben geliyim dedim."

Dedi ve içeri girdi.

Aras "Lan salak yine mi perdeyi kapadın."

"Yok bak açık. Kör müsün amk kapalı işte ve uyarıyorum bak sakın açma."

Aras "Hadi canım. Açarsam nolur? Annene mi şikayet edersin?"

"N-ne. ARAS ÇIK DIŞARI."

Aras "Hassiktir pardon ben öyle demek ist-"

"ARAS DEFOL GİT!"

Aras elindeki tepsiyle birlikte dışarı çıktı. Şuursuz ne dediğinin farkında bile değil. "Anne ne mi şikayet edersin?"
beynimin içinde yankılanıp duruyordu bu cümle. İstemsizce gözyaşlarım akmaya başladı. Ellerimle sildim.

"Ağlama sakın. Ağlama..."

Böyle dedikçe daha çok ağlayasım geliyordu. Odanın içerisinde farklı birşey vardı. Tabi ya şuursuz Aras perdeyi açmıştı. Kalkıp perdeyi kapadım. Yatağıma yatıp yorganı kafama kadar çektim. Biraz daha ağladım. Sonra kalkıp bilgisayarımı aldım. Saneme mail attım. Sanem benim en yakın arkadaşım. Bayağıdır görüşmüyoruz. Yani yaklaşık 4-5 aydır. Sadece 1-2 kez görüntülü konuşmuştuk. Ama onunla konuşmakta hoşuma gitmiyordu. Çünkü sürekli tüy gibisin, bir deri bir kemik kalmışsın, o soğuk ve karanlık odada sıkılmıyor musun? gibi şeyler söylüyordu. Bu sorgu beni bunaltıyordu. Bu yüzden sürekli bir bahane uydurup onunla konuşmamaya çalışıyorum. Aslında iyi kız fakat bunaltıyordu. Biz okulda hep birlikte takılırdık. Annem, yaz tatilinden 1 ay kadar önce öldü. Şuan yaz tatilinin bitmesine 4 gün falan var. Ve ben 4 aydır belkide 5 aydır bu odadayım. İyice yorulmuştum. Bilgisayarı bir kenara çektim ve uyumak için yatağa tekrar yattım.

Sabah 10.17'ydi. Kalkıp giyindim. Canım pembe giyinmek istiyordu bugün. Giyindikten sonra çantamı hazırladım. Odamdan çıktım. Kapıyı açar açmaz Arası gördüm. Sırtına atladım. Birlikte aşağı indik. Kahvaltı ettik. Sonra ayakkabılarımı giydim ve Arası bekledim. Kapıyı açar açmaz. Bir soğuk vurdu yüzüme. Sonra bir ışık. Ellerim titremeye başladı. Vücudum buz kesmişti ama damla damla terliyordum. Ne olduğunu bir süre anlayamadım. Sonra fark ettim ki ...

Bölüm sonuuu 🤍🌠

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sensizlik Değil SonsuzlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin