Tanıtım

19.6K 558 352
                                    

Ateş'ten

Yaslandığım duvardan ayrılıp ağzımdaki sigarayı bir elime aldım ve yerde acı içinde kıvranan bedeni izledim. Acıyı hissedemiyordum birisi bana vurduğunda -ki bunu yapmaya kimse cesaret edemiyor- veya bir yerimden bıçaklandığımda hissedemiyordum ve bu benim için çoğu zaman büyük bir tehlike oluşturuyordu, bir çatışmada kalbimden yaralansam farkında olmadan ölebilirdim.

Ama bu karşımdaki çocuk acı çektikçe ben kalbimde anlamsız bir sızı hissediyordum. Onun bedeniyle hissetiğini ben kalbimde hissediyordum. Ona aşık falan da değildim sadece acı çekmesini seviyordum çünkü yıllardır tatmak istediğim duyguyu bana tattırıyordu.

"Kaldırın şunu yerden, evine bırakın" dedim ve sigara'nın izmaritini küçük bedenin üzerine fırlatıp bir elimi uzun siyah kabanımın cebine koydum. "Ö-özür dilerim efendim, bir daha yapmayacağım" dediğinde aldırış etmeden arabaya bindim ve kapıyı kapatıp camdan ona baktım.

Kanlar içindeki yüzüyle korkuyla gözlerimin içine bakıyordu. Bir elimi ağzıma götürüp parmağımın ucunu ısırdım ve bacaklarımı iki yana açtım. Kabarmış aletim ortadayken biraz daha cılız bedeni süzüp önüme döndüm. Fena azdırıyordu bu çocuk beni.

Ekin'den

Sızlanarak sıradan kalktım ve beyaz sırt çantamı alıp sınıftan ayrıldım. Her yerim ağırıyordu, daha yaralarım kapanmadan yenisi açılmıştı. Sıkışık koridorda ilerlerken adımın seslenilmesiyle arkamı döndüm.

"Ateş bey sizi istiyor" dediğinde derince yutkunup etrafıma bakındım. "Lavaboya gidip geleceğim" dediğimde adam kafasıyla onaylayıp kenara çekildi, lavaboların olduğu koridora doğru hızla ilerleyip o koridordaki çıkışa koştum.

Bomboş arka bahçede koşarken karşımda gördüğüm bedenle olduğum yere kilitlenmiştim. Yanındaki adam ona siyah bir şemsiye tutarken buz mavisi gözleriyle beni süzüp bana doğru gelmişti. Dizlerim tir tir titrerken yanıma geldi ve yüzüme sert bir tokat attı.

"Sahibinden kaçmak'da ne demek?" Dedi ve siyah deri eldivenli eliyle bileğimi kırarcasına tutup beni çekiştirmeye başladı. "E-efendim ben özür dilerim" dedim titreyen sesimle.
Umursamayıp beni siyah araba'nın içine fırlatıp yanıma oturdu ve cebinden telefonunu çıkarttı.

"Gürkan, odayı hazırla yarım saate oradayız" Dediğinde kafamı olumsuzca salladım. "H-hayır lütfen, lütfen yapma" dediğimde yüzüme bile bakmadan önüne bakmaya devam etti. "Lütfen götürme beni oraya yalvarı-" "Kes sesini başımı ağrıtıyorsun" dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım ve hıçkırıklarımı tutmaya çalıştım. O karanlık yere gitmek istemiyordum ben.

Ateş'ten

Kapıyı kapattıktan sonra kapıya yaslanıp yere çöktüm ve dirseklerimi diz kapaklarıma koyup kafamı demir kapıya yasladım. Küçük beden'den gelen hıçkırıklar ve bağırışlar soğuk yerde yankılanırken gülümseyip sızlayan kalbimi tuttum.

Gözlerimden yaşlar akarken kahkaha atmaya başladım.
Çok güzel hissettiriyordu.
Derin derin nefesler alıp gözlerimi yumdum ve ondan gelen sesleri dinlemeye devam ettim.

Yarım saatin ardından hıçkırıklarının sesi kesilince gözlerimi açıp göz yaşlarımı sildim ve yavaşça ayağı kalkıp üzerimi silkeledim. İçeri girip ışığı açtım ve yerde bayılmak üzere olan çocuğa baktım ve yanına gidip çömeldim. Bir elimle siyah saç tutamını kulağı'nın arkasına attım ve beyaz tenini morarmış ellerimle okşadım.

"Benim güzel meleğim, kanatların kırılmışken bile nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun?"

Sadist•bxb•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin