❗uyarı❗cinsel içerik,ölüm,cinayet,argo,kan.
Altında duran sarı saçlının köprücük kemiklerine bir öpücük daha bırakıp geri çekildi Changbin, elini tişörtün eteklerine götürüp ince beli kavradı. Arabanın arka koltuğunda ne kadar olabilirse o kadar doğrulttu ve sarışının tişörtünü çıkarttı.
Tekrar boynuna yönelip öpmeye devam etti, altında duran çocuk Changbin'in kollarından destek alırken aynı zamanda minik mırıltılar çıkartıyordu ağzından.
Sarışının sessiz mırıltılarına, öpüşmeden kaynaklı ıslak sesler de eklenince ortam tam olarak Changbin'in istediği gibi olmuştu.Yerinden kalkıp Changbin'in kucağına yerleşti, bir eliyle kendi pantolonun düğmesini açmaya çalışıyordu. Genç çocuğun Changbin'in kucağında kalçasıyla tuttuğu ritim, dağılmış saçları ve tek eliyle de Changbin'in gömleğini açmaya çalışması büyük olanı gittikçe zor bir duruma sokmuştu.
Boğazından gelen hırıltı dudaklarından dökülünce kucağındaki genç sırıtmış ve inadına yapar gibi hareketlerini daha da yavaşlatmıştı.
''Neyi bekliyorsun Changbin?''
Kulağına yaklaşıp fısıldaması bir yana her kelimeyi telaffuz ettiğinde dudaklarının kulağına değmesi ve üflermiş gibi kulağının arkasında bıraktığı sıcak nefesle, Changbin'in alev gibi olan gözlerini açıp kucağında sürtünmeye devam eden çocuğun pantolonunu çıkartmasına yardım etti.
Küçük koltuklara yatırıp, kendi gömleğini çıkaracaktı ama çalan telefon onu sadece saniyeliğine durdurmuştu. Yaptığı işi ya da telefonun kimden geldiğini umursamayıp gömleğinin düğmelerini çözmeye devam etmek istiyordu fakat ısrarla çalan ve arabada büyük bir ses gürültüsüne neden olan telefon Changbin'i işinden alıkoymuştu.
Sinirle nefesini dışarı verdikten sonra ön koltuktan telefonunu aldı, ekranda görünen isimle sinirle gülümseyip alt dudağını ısırdı.
''Açmam lazım, önemli olabilir; ev arkadaşım arıyor.''
Nefesini düzeltmeye çalışsa da başarısız olmuştu, nefes nefese ısrarla çalan telefonu açtı.+''Ne oldu?''
-''Ups! Çok yanlış bir zamanlama sanırım?''
+''Aynen öyle Jisung, ne oldu?''
-''Acil gelmen lazım.''
+''Sebep?''
-''Geldiğinde göreceksin, barın oradayım.''
+''Eğer önemli bir şey yoksa seni si-''
-''Ya önemli diyorum , şaka mı sanıyorsun?''
+''Kapat geliyorum.''Dudaklarını yalayıp kendine merakla bakan çocuğa döndü. ''Gitmem lazım.'' Hâlâ yatmaya devam eden çocuk dehşetle doğrulup Changbin'e baktı. ''Ne demek gitmem lazım?'' Changbin ise dudaklarını büyük bir hüzünle yaladıktan sonra kafasını yere eğdi. ''Üzgünüm, seni sonra arayacağım.''
Küçük arabanın arka koltuklarında bulunması kolay olan tişörtü sarışına verip giymesini istedi. ''Numaramı vereyim...'' Dedi sarışın olan. Changbin, kafasını sallayıp çocuğun verdiği numarayı telefona yazdıktan sonra,isim kısmına gelince duraksadı. ''Uhm şey, adın neydi?'' Sarışın gözlerini kısıp dudaklarını araladı, şaşkınlığı sinire dönünce sesi tıslar gibi çıktı. ''Changbin, ne var biliyor musun? Siktir git.'' Saçlarını düzeltip arabadan inecekti ki Changbin'in kolundan tutmasıyla olduğu yerde kaldı. ''Hayır! Bekle lütfen, tamam özür dilerim. Aklımdan çıkmış, adını söyler misin?'' Derin bir nefes alıp mırıldandı. ''Se-ju'' ''Tamam Se-ju , özür dilerim tekrar. Yarın arayacağım.''
Se-ju arkasına bakmadan arabadan inince, Changbin ellerini saçlarından geçirip ön koltuğa geçti. Changbin işinin yarım kalması yüzünden olan siniri ile son hızla sürekli takıldıkları bara gitti. Gerçekten önemli bir şey yoksa Jisung'a fena patlayacaktı. Otoparka girip arabayı park ettikten sonra hızla bara girdi. Her zaman oturdukları masada oturan Jisung ve Minho'yu görüp yanlarına gitti. "Ee Jisung?" Jisung telefonundan bakışlarını ayırıp gözleri alev gibi olan adama baktı. "Ne ee bebeğim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lycoris | Changlix
FanfictionDışarıdan çok güzel görünüyordu Lycoris, ama ölümü simgeliyordu.