Ashley uyandığında oldukça rahat bir yatakta olduğunu farketti.
Etrafına bakındığında ise aman allahım burası benim odam değil diye
düşündü. Bir an paniğe kapıldı. Hemen yataktan çıkıp kapıya doğru
koştu.Tam o anda kapı açıldı. İçeri üstündeki giysilerden evin
hizmetlisi olduğunu tahmin ettiği bir adam girdi.Adam onu dikkatlice
süzdükten sonra."Günaydın bayan Williams. Rahat uyuyabildiniz
mi?"Ashley tanımadığı adama hızlı ve keskin bir bakış attıktan
sonra."Bayım adımı nerden biliyorsunuz hem bana şuan nerde
olduğumu söylermisiniz?Çünkü dün geceye dair hiçbirşey
hatırlamıyorum. "Ashley adamdan bir cevap bekliyormuşcasına
gözlerini adama dikti. Hizmetkâr hafiften egilerek."Bayan Williams bu
malikane bay Hogue aittir.Kendisi dün gece sizi baygın bir halde
getirdi.Vücudunuzda kesik ve sıyrıklar vardı. Hepsini oksijenli bezle
temizledik .Size bir ağrı kesici verip sabaha kadar deliksiz uyumanızı
sağladık. Sizin kalkmış olabileceğinizi düşünerek size temiz çamaşır
ve bir kaç parça elbise getirdim.Umarım bedeninizi doğru tahmin
etmişimdir. Bu arada banyo yapmak isteyeceğinizi düşünerek banyoyu
da hazırladım.İşiniz bittiğinde beni çagirabilirsiniz.Hemen
gelirim."hizmetkâr odadan dışarı ciktiginda Ashley direk banyoya
girdi.Kapıyı arkadan kitleyip doğruca küvetin yanına gitti. Elini suyun
içine koydu.Su hala sıcaktı.Etrafta çok ekzotik bir koku vardı.
Kokunun nerden geldiğini anlamak için hafifçe küvetin üzerine eğildi.
Küvette suyun üzerinde nane ve leylak yaprakları vardı. Etrafı çok
güzel kokutmuştu. Ashley suyu görünce içinde hemen banyo yapma
isteği iki kat büyüdü. Çünkü üstü başı çamurdu. Hemen üstünü
çıkarıp küvetin içine girdi. Vücudundaki çiziklerin ve sıyrıkların
acımasına aldırmadan suyun tadını çıkardı.Nane ve leylak kokusu
cigerlerini doldurdu. Ashley gözünü açtığında su hala sogumamisti.
Hemen yıkanıp banyodan çıktı. Hizmetkâr'ın getirdiği elbiselere baktı.
Bir beden büyüktü ama sorun olmazdı, kemerle idare edebilirdi. Hızla
giyinip odaya geçti. Boy aynasında kendine baktığında yüzünde fazla
çizik yoktu. Sadece sol gözü morarmıştı ve dudagı patlamıştı. Ama
vücudunun gerisi için aynısı söylenemezdi. Sanki metrelerce taşlardan
aşağı yuvarlanmisti. Allahtan elbisesi uzundu. Vücudunu kapatıyordu,
kolları hariç o da birşey olmazdı. Ashley üstünün güzel olduğundan
emin olduktan sonra odanın kapısını açtı tam çıkacakken hizmetkâr
birden karşısına çıktı. Ashley kısa bir çığlık attı. Hizmetkâr hemen
atılıp..."Bayan Williams sizi korkuttuysam özür dilerim. Sizi korkutma
gibi bir niyetim yoktu." Ashley adamın sözünü keserek."Önemli degil.
Sadece siz bir anda karşıma çıkınca irkildim o kadar."hizmetkâr
Ashley'i korkuttugu için utanıyordu."Bayan Williams lütfen beni
affedin. Gerçekten isteyerek yapmadım. "Ashley artık sinirleniyordu.
Ama adamı kırmak istemiyordu."Lütfen Bayım artık özür dilemeyin,
rica edersem beni bay Hogue'nin yanına götürebilirmisiniz? Kendisine
bir teşekkür borcum var."Hizmetkâr Ashley'e baktıktan sonra
arkasını dönerken "Beni takip edin bayan Williams bay Hogue sizi
salonda bekliyor."Ashley adamın dediğini yaparak onu takip etti.
Ashley yürürken eve de bakıyordu, içinden baya büyük bir evi varmış
bu bay Hogue'nin. Ashley ev hakkında kendi kendine içinden yorum
yapıyordu. İki taraftan aşağı inen merdivenler, her köşe başına
konulmuş vazolar, biblolar, heykeller, duvarlarda ünlü ressamların
resimleri ev tam bir müze gibiydi. Ashley içinden eğer iki gün daha bu
evde kalsa bunlardan eser kalmazdı. Ashley vazolar kırıldığı zaman
bay Hogue'nun yüz tipi çok komik olurdu herhalde diye içinden
gülüyordu. Yaşlı yüzü nasıl buruşacaktı. Ashley hafiften kıkırdadı.
Evdeykende yanlışlıkla annesinin çinilerini kırdığı zaman annesi 2dk
olduğu yerde donup kalmıştı. Kendine geldiğinde bir çiniye bir
Ashley'e bakıyordu. Annesi hiçbirşey demeden yukarı çıktı. Annesi çok
sinirlenmişti. Ashley öyle bir dalmıştıki...