4.BÖLÜM"ASHLEY'NİN AİLESİ "

133 8 2
                                    

Multimedyada; Wen Hogue
Andrew arabayi sola çekti. Ashley le başka sefere görüşmek üzere ayrıldılar. Ashley yolda yürürken hayatının daha ne kadar karisabilecegini kestirmeye çalışıyordu. Ashley'nin aklına birden ailesi geldi. Kim bilir ne kadar merak etmişlerdir. Kesin annesi polisi aramak için diretmistir. Babası da annesini sakinleştirmeye çalışıyordu. Halbuki ki babasıda içten içe Ashley' i merak ediyordu . Onları bu kadar meraklandirmaya hakkı yoktu . Ashley adımlarını siklastirarak hızlı adımlarla ilerlemeye başladı . Ashley uzaktaki evinin önünde bir kargaşalık farketti. Ashley daha hızlı yürümeye başladı. Evin önüne vardiginda polisleri gördü. Tahmini doğru çıkmıştı. Annesi polisi aramıştı. Ashley polisleri dikkate almadan direk kapıdan içeri girdi . Gözleri annesiyle babasını aradı. Ama ortalıkta göremedi. Ashley'nin bir anda kalbi sıkıştı. Acaba onu kaçırmayın çalışan adamlar onlara kötü bir şeyler yapmıştı. Koşar adımlarla bütün evi aradı. Ama yoktular. Ashley arkasını döndüğünde bir polis memuru ona doğru hizlica yaklasiyordu. Ashley ne yapacağını bilmiyordu. O sırada polis memuru Ashley'nin kolunu tutup hizlica dışarı çekmeye başladı. Ashley'nin buna hiç itirazı yoktu . Çünkü ne konuşacak hâli vardı. Nede yürüyecek.Sanki bütün dünya etrafında dönüyordu.Polis memuru Ashley'i evden dışarı çıkardı. Doğruca amirinin yanına götürdü. Polis amiri Ashley'i süzdü."Sen bu ailenin neyi oluyorsun. Yakınımısın? "
Ashley konuşamiyordu. Ağzını açtı ama sadece aglamayla karışık hıçkırık çıktı. Ailesine ne olmuştu. O şeyi o fikri aklından bile geçirmek bile istemiyordu.Ashley sormaya korkuyordu. Ya aklından geçenler doğruysa ne yapardı bilmiyordu.Ashley son bir gayretle
"Ben onların kızıyim. Lütfen bana doğruyu söyleyin onlara ne oldu? " Ashley'nin artık gücü kalmamıştı. Polis memurunun ağzından çıkacak bir kelimeye bakıyordu. Polis memuru biraz sıkılarak
"Bayan Williams bu nasıl söylenir bilmiyorum ama başınız sağolsun. Anne ve babanızı dün gece yarısı ölü bir halde evde bulduk.Lutfen kendinizi bırakmayın. Şimdi sizin en güçlü olma zamanınız. " Ashley tamamen dağılmıştı. Ayakta duramiyordu. yere oturdu.Ashley ağlamaktan utanmıyordu artık bağıra bağıra ağlamak istiyordu. Ama yapmıyordu. Neden aglayamiyordu. Anlamıyordu bir türlü...Içi kan ağlarken neden aglayamiyordu.Ashley bir ân kendinden geçti. Gözlerini açtığında kendini bir arabanın arka koltuğunda uzanırken bulmuştu. Ayağa kalkmaya çalıştı. Ama başı döndü. Geri uzandı. Başının dönmesi geçtikten sonra ayağa kalktı. Arabadan inip ayakta biraz bekledi. Etrafa baktı. Polisler hala evdeydiler. Ashley kendini çok yalnız hissediyordu. Ne yapıcakti şimdi. Anne ve babasını şimdiden çok özlemişti. Onlarsız nasıl hayata devam edicekti. Hiçbirşey bilmiyordu. Çünkü arkasında hep annesiyle babası vardı. Dayanamiyordu. Arabaya yaslandı. Gözlerini karşıya dikmiş bakıyordu. Karşıdan biri geliyordu. Dikkatlice baktığında gelenin Wen olduğunu farketti. Ashley Wen ' nin gelmesini beklemeden koşup aniden boynuna sarıldı. Wen şoka uğradı. Ashley ona sariliyordu. Daha sonra anladı Ashley ağlıyordu. Wen hiç hareket etmedi. Ashley'nin biraz sakinleşmesini bekledi. Ashley biraz sakinlestikten sonra Wen'den uzaklaştı. Wen Ashley'e baktı. Onu hiç böyle görmemişti. Gözleri kan çanagı gibiydi. Ağlamaktan yüzü gözü şişmişti. Dağılmış gibi duruyordu. Sanki karşısındaki kız bu sabah ki kız değildi. Wen Ashley' nin yanına yaklaşarak elini tuttu. Gözlerini gözlerine kenetleyerek.
"Ne oldu. Neden bu haldesin kötü birsey mi oldu. " Wen Ashley' nin tekrar aglayacagini farketti. Ashley Wen'e bakarak. Derin bir nefes aldı. Ama konuşamadı boğazı düğümlendi. Yaşlar gözüne hücum etti.Yine ağlıyordu. Ama bu sefer daha şiddetli ağlıyordu. Ashley'nin bütün vücudu titriyordu. Wen Ashley'i böyle görünce dayanamadı ve Ashley'e sarıldı. Wen Ashley'e o kadar sıkı sarıldı ki bir an tek vücut olacaklarını sandı. Kollarının arasında küçücük olmuştu. Kafasını göğsüne yaslamiş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Acaba ne olmuştu. Onu bu kadar üzebilecek olan birsey.Wen kendi düşünceleriyle boğuşurken, kollarında kıpırdanma hissetti. Kafasını hafifçe aşağı egerek Ashley'e baktı. Hala ağlıyordu. Kafasını havaya kaldırıp derin bir nefes aldı. Etrafına baktı. Polislerden bir grup gitmiş. Bir grup kalmıştı. Onlarda evin Etrafına şerit çekiyorlardi. Tekrar Ashley'e baktığında sakinlesmisti. Ama onu burda tek bırakamazdı. Ashley'e sarılarak arabasına doğru yavaş yavaş yürümeye başladı. Arabasının yanına geldiğinde ön kapıyı açıp Ashley'i oturttu. Arkadan dolanip şoför koltuğuna oturdu. Arabayi çalıştırdı. Bulluster Otabaninda ilerlemeye başladı. Kafasını çevirip Ashley e baktığında yatmıştı. Uyurken bile masum ve guzeldi.Ona baktikca içinde tuhaf şeyler oluyordu.Onu diğerlerinden farklı kılan neydi onun için... Onu böyle delicesine kendine aşık eden. cevabını biliyordu ama kendine itiraf edemiyordu. Cevabini adi gibi biliyordu. Bu kiza abayi yakmışti. Tekrar kafasını çevirip yola baktı. Sonra Otabandan çıkıp sağa döndü ve taslik yolda ilerlemeye başladı. Araba o kadar sallaniyordu ki Ashley kafasını arabanın camina çarptı. Ashley o acıyla irkildi. Gözlerini açmaya çalıştı ama ilk sefer de açamadı. Gözleri yanıyordu. Sızlıyordu. Çok ağlamaktan oluyordu bu gözlerindeki ağrı ve sızılar. İkinci sefere daha dikkatli bir şekilde yavaş yavaş açtı. Böylesi daha iyiydi. En azından gözleri ağrımıyordu artık. Etrafına bakındığında ise ormanlık bir yolda ilerliyorlardi. Bir an korktu. Onu nereye götürüyordu. Wen'e doğru döndü. "Beni nereye götürüyorsun. "
Wen den cevap çıkmayınca tekrar kafasını arabanın koltuğuna gömdü. Hiç sesini çıkarmadı. Öylece yola baktı. Biraz daha yol aldıktan sonra bir uçurumun önünde durdular. Ashley önce karşıdaki muhteşem manzaraya baktı sonra Wen'e baktı.Bogazina hıçkırıklar birikerek "Beni neden buraya getirdin."Wen bir an durakladi. Derin bir nefes aldı.
" Ben kendimi ne zaman kötü hissettigimde, köşeye sıkıştıgımda, buraya gelirim.Buradaki sesizlik içime huzur verir. Sanki dış dünyadan soyutlanmis gibi hissederim. Kendimle başbaşa kalırım, iç sesimi dinlerim ve artıları eksileri bir kenara yıgarım sonra çekilip kenardan bakarım. Eğer artilarim fazla ise oldukça mutlu bir insanim ama eksilerim fazla ise yine mutlu olurum. " Ashley Şaşırmıştı insanın hayatında eksileri fazla olursa nasıl mutlu olabilirdi ki. Merakını gidermek için. " Ama nasıl oluyor.insanin hayatında eksileri fazla ise mutlu olamaz.ama sen mutlu oluyorsun bu nasıl oluyor."Wen Ashley'e bakarak gülümsedi. " Aslında çok basit polyannayi biliyormusun.? "
" Evet biliyorum ben küçükken annem okumustu bana. " Dediği anda Ashley biranda sustu.gozleri doldu.ama aglamadi.bogazina dolan düğümleri zorla yutarak konuşmasına devam etti."Ben ben çok sevmiştim. Çok hoşuma gitmişti. Onun gibi olmaya özenmiştim. Ama sadece bir hafta ikinci hafta sıkıldım. Vazgeçtim. .."
Wen Ashley'e bakıp gülümsüyordu. Sonra kafasını önüne eğip iki tarafa salladı. Alttan alttan da gülüyordu. Ashley birden sinirlendi. Koltukta yan dönerek Wen'e kaşlarını çatarak sinirli sinirli baktı. "Neden gülüyorsun. Komik birsey mi söyledim? O zaman ben daha çocuktum tamam mı? " Wen Ashley'nin onu yanlış anladığını düşündü ve bir an açıklama isteği duydu."Ashley beni yanlış anladın. Bu özenti meselesi değil. Bu bir yaşam tarzı...Polyanna sadece bir örnekti o kadar. Her neyse boş ver zamanla öğrenirsin. Daha çok uzun bir süre birlikte olucagimiz için yavaş yavaş öğrenirsin. " Wen arabadan inip Ashley'nin kapısını açtı. Elini ona doğru uzatıp..." Hadi gel sana bir şey göstericem." Ashley Wen ' e baktı. Bir ân tereddüt etse de wen'nin uzattığı elini tutmadan arabadan indi. Wen ona bakıp gülümsedi. Ashley'le yan yana uçurumun ucuna kadar geldiler. Ashley biraz korkarak" Beni neden buraya getirdin. Ne yapıcaz burada. " Wen Ashley'e bakarak...
"Çok etkili bir terapi yapıcaz. "

MAFYALARIN ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin