Bazı insanlar hayatı yaşarken aslında yaşamaktan ziyade hayatı kaçırmakla meşguldürler. İşte bu insanlar hayattan zevk almadıkları gibi, hayatlarını kendileri şekillendiren insanlar karşı da sert tavılar ile yaklaşmaktadırlar. Bunun en büyük sebebi ise insan olma bilincinin kaybedilmesidir. Sen sen ol, hayatını yaşarken, hayatının ellerinden alınmasına izin verme, insanlığını yitirme.
İnsanın en kötü huyu, yanıldığını kabullenmemesidir. Bu bazen yaralar, bazen ağlatır, bazen de pişirir. Kontrol etmen lazım kendini bakalım yanılmışsınız, bakalım ne kadar yanmış ne kadar ağlamışsın. Dönüp kendi içine bakmalısın ki insan olmaktan geri kalmayasın
Güven o kadar mühim bir meseledir ki, bir kez kaybedildiği vakit, yerine gelmesi hem çok zor hem de eskiden olduğu gibi olmamaktadır. Bir insanın güveninizi kazanması oldukça uzun zaman alırken, bu güveni yerinden oynatmak ise çok kısa sürer.
Tıpkı “Dört Mevsim ” gibidir insan.
Gülerken ” yaza”
Sevinirken ” İlkbahara”
Sogurken ” Kışa”
Hayalleri yıkılırken… “Sonbahara” benzer.Biz eski zaman cocuklarıyız… Varlıgı da, yoklugu da biliriz, Cefayı sonuna kadar ceker, Vefayı fazlasıyla öderiz.. Büyük şeylerde gözümüz olmaz, Kücücük mutlulukları yegleriz… Nerden geldigimizi unutmaz, Geldigimiz yeri hazmederiz.. Yüregimizle yaşar, Sevdiklerimizi dünya malına degişmeyiz… Büyürken, kücülmeyi biliriz biz… Düşerken dik durmayı, Yeri geldiginde susmayı, Özümüzü korumayı, Biliriz biz…