*Rebekah'nın ağzından*
Eve gittiğimde "Hayley" denilen kızda ordaydı.Bunun anlamı Klaus antlaşmayı kabul etmişti.Marcel'i.tahtından indiriceklerdi.Bu kadar umrumda olmamalıydı ama Marcel benim eski sevgilim gibi bir şeydi.Daha sonra Klaus ondan ben ve vampire dönüşmek arasında seçim yaptırdı ve o da vampirliği seçti.Bense 50 yıl boyunca hançerli kaldım.Bu biraz karışık bir hikaye.Düşüncelerimi bi kenara bıraktım ve Hayley denilen kıza odaklanmaya karar verdim.Tam bana doğru geliyordu ki onu boynundan tutup duvara yasladım ve biraz havaya kaldırdım(tabii hepsini vampir hızıyla yaptım)Ve konuşmaya başladım;
-Seni uyarıyorum kurt kız.Eğer aileme bi oyun oynuyorsan,eğer Klaus'un düşmanlarından biri seni tuttuysa ve bu bir oyunsa seni parçalara ayırırım.
Hayley o sırada nefes alamıyordu.Bir anda kendime geldim ve ellerimi boynundan çektim.Ne yapıyordum ben o hamileydi;
-Üzgünüm!Ben..ben kontrolümü kaybettim.
-Sanırım Klaus'u çok seviyorsun.
-O piç heriften nefret ederim ben.Zorbanın teki o.
-İstediğin kadar aksini iddaa et.Gözlerin öyle demiyor.Ona cevap vermeden ordan uzaklaştım.
Bu kız kendini ne sanıyordu?Nedense içimde ona karşı kötü bir his vardı.Ona güvenemiyordum.Bu yüzden burda kalmam gerektiğini düşünüyordum ama... hayır olmaz.Her zaman ve sonsuza dek benim için bitti.Kendi başlarının çaresine baksınlar.
********
Veda etmek için evin heryerinde Elijah'ı aradım.Ama bulamadım.Artık telefondan vedalaşacaktım.Ve Klaus... kesinlikle ona veda etmiyicem onunda bunu çok umursayacağını sanmam.Ah ve Marcellus.Bilemiyorum o da pek vedayı hakketmiyor.Ama o benim için çok değerliydi.Ahh olamaz yine anılar gözlerimde canlanıyordu.Klaus'un Marcel'i kurtardığı günü dün gibi hatırlıyorum.1860 yılıydı New Orleans'a yeni yeni alıştığımız dönemlerdi.Valinin evinde balo vardı.Valinin oğluna karşı birşeyler hissediyordum.Elijah onu dönüştürmek istediğimi onu sevdiğimi söyledim.Klaus'da bunu duymuştu ve valinin oğlunu öldürmüştü.Bu şaşırılacak bişi değildi ben ne zaman birine aşık olsam ya Klaus onu öldürürdü ya da aşık olduğum kişiyi tehdit ederdi.Herneyse valinin oğlunun cenazesindeydik.Elijah yanımdaydı ve elimi tutuyordu Klaus da yanımdaydı ama ona bakmıyordum bile daha sonra Klaus at üzerindeki gencin çocuğa işkence ettiğini gördü elmayı aldı ve at üstündeki adama sert ve hızlı bir şekilde attı.Böylelikle adam öldü.Klaus çocuğun yanına gitti onla konuştu ve ona Marcel yani Marcellus ismini verdi daha sonra onu eğitti Klaus onu oğlu gibi sevdi.Marcel küçükken büyüyünce seninle evlenicem derdi.Bense bunu şakaya vururdum.Fakat Marcel büyüdü ve çok yakışıklı oldu.Aramızda birşeyler değişti.Klaus bunu farkedince Marcel'i uyardı.Benden uzak durmasını söyledi.Marcel daha sonra bana konuşmalarını anlatmıştı.Klaus benim hakkımda;
-Kardeşimi severim ama konu erkeklere gelince....Rebekah için erkekler gidici ben kalıcam.O benim ailem.
Demiş.Ve Marcel bu sözlerden etkilenmişti. Ama ertesi gün beni öpmüştü ve Klaus bunu duyunca beni hançerledi.Marcel'e de vampir olmak ve benim hançerimi çıkarmak arasında seçim yaptırdı.
-Rebekah!
Beni düşüncelerimden ayıran Klaus'un sinir bozucu sesi oldu.
-Ne istiyorsun piç herif?
-Gittiğini zannediyordum.
-Merak etme bende burda kalmaya meraklı değilim.Şimdi gidiyordum.
-Bize mükemmel planı uygulamakta yardım etmeyecek misin?Hem Marcel'le aramı düzelttim bile(meşhur gülümsemesini yapar)
-Size saçma planınızda bol şans ben almayayım.Sen,Marcel ve bu şehir arasındaki saçmalığın bir parçası olmayacağım.
-Yoksa gerçek aşkı bulmak için dünyayı mı geziceksin?
Suratımda alaycı bir gülümseme belirdi ve vampir hızıyla yanda duran kalemlerden birini ona fırlattım.O da hızla kalemi yakaladı ve sırıtmaya devam etti.
-Savaş ve düşmanlıkla dolu hayatında sana mutluluklar.Elveda Nik.
Daha sonra yukarıdan bavulumu aldım ve yola koyuldum.Yoldayken Elijah'ı arayıp durdum ama açmadı.Aslında endişeliydim Elijah'ı o piçle yalnız bırakmak istemiyordum.Ve o kurt kız içimden bir ses o kızın abilerim arasında bir sorun çıkarıcağını söylüyordu.Biliyorum umursamamalıyım çünkü Klaus beni binlerce kez ihanete uğrattı ve Elijah onun içinde hâlâ umut olduğuna inandığı için beni bırskıp onla kalmayı seçti.Ama onlar benim ailem.Tanrım!bundan nefret ediyordum.Ne yaparsa yapsın ondan(klaus)nefret edemiyordum.Hem ne yapmayı planlıyorum?Mystic Falls'a gidip yeni bir hayat mı kuracağım?Mutlu mu olacağım?Mystic Falls'a Klaus sayesinde gelmiştim.Şimdiyse o olmadan yaşayacağım.Bu çok garipti bütün hayatımı onunla geçirdim.Daha önce o olmadan başka bir yere gitmedim her zaman onun yanındaydım ama o bunu hiç farketmedi. 1920 yılında kendi başıma yaşamak istiyorum diye beni 90 yıl hançerli bırakmıştı ama şimdi özgürdüm.Evet yalnız değil sadece özgür...Klaus için çok kötü şeyler yaptım umarım ordakiler beni affeder.
*(1hafta sonra)*
Tam 1 hafta geçmişti ve Elijah'dan haber alamamıştım ve bu nedenle New Orleans'a geri dönüyordum.Harika başladığım yere dönüyordum.
***
Eve girer girmez bağırmaya başladım.
-Klaus!Gel buraya ve abime ne yaptığını söyle!Seni narsistik,arkadan bıçaklayan pislik.
-Yeter!Ne bağırdın öyle?Bir türlü benden ayrılamıyorsun dimi?
Alaycı bir şekilde sırıtarak.
-Kapa çeneni!Ve Elijah'a ne yaptığını söyle!
-Ben bişi yapmadım.Belkide ikimizdende sıkılmış ve bizi terk etmiştir sonuçta bunu daha öncede yapmıştı
-Evet.Yapmıştı.Ama bu sefer Elijah senin yanında duracağına söz verdi ve o asla sözünü bozmaz.
-O zamanlarda da her zaman ve sonsuza dek diye söz vermişti.
-Klaus!Eski defterleri açmayı kes ve bana Elijah'a ne yaptığını söyle!
-Bilmiyorum
-Onu bulana kadar her yeri karış karış arayacağım ve bulduğumda...
-Sana bol şans!
Harika bir şekilde yine onun yanına döndüm.Bir şeyler beni sürekli ona doğru çekiyor.Merdivenlere doğru baktığımda kurt kızın bizi izldiğini gördüm.
-Elijah'nın nerede olduğunu biliyor musun?
-Hayır.Dün beni koruyacağı bırakmayacağı ile ilgili sözler veriyodu.Ve şimdi o yok.
-Bu işte Klaus'un parmağı var.Elijah verdiği sözü mutlaka tutar.
-Peki nerde o?
-Muhtemelen Klaus onu hançerledi.Ama burada değil.Onu nereye koyduğunu bulmalıyız.Şeytani abimin iyi abime ne yaptığını öğrenmeliyim ve sende bana yardım edeceksin.
-Ben nasıl bir aileye düştüm?
-Dünyanın en ölümcül ailesine ama endişelenme karnındaki çocuk doğana kadar Klaus seni canı pahasına korur.Ama o doğunca muhtemelen senin için de bir tabut hazırdır.
Gülümsedim.Hayley'se bana şaşkın ve korkak bir şekilde bakıyordu.
*********
Terastaydım ve gözümde eski anılar canlanıyordu.Klaus'un bana yaptıkları.Belkide burda olmamalıydım.Elijah beni Klaus'un yanında olmadığım için suçluyor.Ama 1000 yıl boyunca ona katlanan bendim.Elijah gittiğinde bile yanında durdum ama Klaus?Hep bana ihanet etti.Onun mutluluğu için ben özgürlüğümden oldum.Ah ne kadarda salakmışım.Ben bunları düşünürken bir anda vampir hızıyla biri yanıma geldi.Bu Marcel'di.Kızgın bir ses tonuyla;
-Ne arıyorsun burda?
-Hey hey sakin ol.Dışarıdaydım seninde burda olduğunu olduğunu gördüm ve geldim.Biliyorsun Klaus'la barıştım.
-Klaus beni ilgilendirmiyor.Ben Elijah için burdayım onu bulamıyorum sen onun nerde olduğunu biliyor musun?
-Hayır hiç bi fikrim yok.
-İyi şimdi gidebilir misin?
-Rebekah yapma.Bana bu kadar uzak davranmana gerek yok.
-Evet Marcellus var.Şimdi git burdan.
********
Eve geldiğimde Klaus'un viski içtiğini gördüm ve karşısındaki koltuğa oturdum.Bana da bi bardak verdi ve;
-Elijah bulduktan sonra gidecek misin?
-Evet.Ve bu kesin kararım.Hem neden umursayasın ki?
-Benim yanından kalmak istiyenin sen olacağını düşünürdüm.Sonuçta genellikle bunu yapan sendin.
-Bunu farketmene şaşırdım.
-Gerçekten onu çok seviyor ve benden bu kadar iğreniyor musun?
-Eskiden seni çok seviyordum daha sonra senin bir pislik olduğunu farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Always&Forever
FanfictionKöken kardeşler Rebekah,Klaus ve Elijah. Yıllar önce verilen bir söz HER ZAMAN&SONSUZA DEK... Onlar çok hasar görmüş bir aile ama ne olursa olsun birlikteler... Rebekah ve Klaus bazen kavga etselerde birbirlerini çok seviyorlar peki bir gün bu sevgi...