-Marcel
Buna inanamıyordum.O biz burdan giderken ölmüştü bu gerçek olamazdı.
-Şaşırmış gibi görünüyorsun
-Sen nasıl hayattasın.
-Öldüğümü sanmıştınız ama ölmemişdim hayattaydım.Ve biliyor musun Rebekah siz gittikten sonra her şey çok değişti bu şehri baştan kurdum.Kurtadamları kovdum.Cadıları emrime amade yaptım.Artık bu şehirde vampirlerin sözü geçiyor.Ve siz benden izinsiz bir şekilde buraya gelip yeniden herşeyi alabileceğinizi düşündünüz.Klaus'a söyledim buraya misafir olarak gelebilir ama sadece o kadar ve 3 kökeni birden kabul edemem.
Hem çok şaşkındım hemde bu sözlerine çok kızmıştım nasıl benimle bu şekilde konuşurdu
- Bir kökenle böyle konuşulmaz sözlerine dikkat etmelisin.Ayrıca burda kalmak gibi bir niyetimiz yok en azından benim.
Herkes etrafımıza toplanmıştı ve bizi izliyordu.Bir tanesi konuşmaya başladı.
-Bir kökene göre çok güçsüz görünüyo
Lafını tamamlamasına izin vermeden kalbini söküp almamla herkes bir adım geriye çekilmişti.Marcel bana kızgın bir şekilde bakıyordu.
-Rebekah!Ne yapmaya çalışıyorsun?
-Bir kökenle nasıl konuşulmıyıcağını öğretiyorum.Eğer dikkatli olmassan bir sonraki kalp seninki olur.
Bunu söyledikten sonra ordan ayrıldım.Eve gidip Nik'le konuşmam gerekiyordu.Artık neden beni içki içmeye çağırdığını biliyordum
***
-Klaus!Ne kadar mükemmel bir abi olduğunu tekrar kanıtladığın için teşekkür ederim.Artık neden beni içki içmeye çağırdığını anladım!
-Yine bu kadar bağırmanı gerekdirecek ne oldu?!
-Marcel oldu.Neden bana söylemedin?
-Ah şu konu.Sana bunu güzel bi içki eşliğinde anlatmayı planlıyordum kardeşim.Ama sen öğrendin bile.Hem niye bana bu kadar kızıyorsun ki yoksa şoka girdiğin için onu hemen yatağa atamadın mı? Ya da sana yaşadığını söylemeyip başka kadınlarla olmasına mı kızdın bu kadar?
Bunları söyledikden sonra ona tokatı yapıştırdım.Ve yüzündeki sinsi gülümseme yok oldu.
-Senden nefret ediyorum.
- Nefretin hala bitmedi mi kardeşim gönlünü almak için ne yapmalıyım?
-Kalbine beyaz meşe kazığını sapla.Aa doğruya senin bir kalbin yoktu.
(Beyaz meşe kazığı bizi öldürebilecek tek şeydi)
-Kalpsizliği sürekli birilerine aşık olup daha sonra hep aynı kalp kırıklığını yaşıyıp ama yinede ebedi aşk için savaşmaya tercih ederim
-Benimle dalga geçmeye devam et Nik ama en azından ben herkes tarafından nefret edilen bir canavar değilim ve birilerine değer verebiliyorum.
- Sonunda da hep acı çekiyorsun değil mi?
Elijah'nın içeri dalmasıyla kavgamız da sonlanmış oldu.
-Sizin bu kavgalarınızdan bıktım artık yine ne oldu?
-Artık ona katlanamıyorum Elijah.Neden burada olduğumuzu söyle artık da bir an önce gidebileyim.
-Pekala benimle gelin.
Klausla birbirimize baktık.Ve Elijah'nın arkasından bizde gittik.
***
Mezarlık gibi bir yere geldik.Bu yeri hatırlıyordum.Burası cadıların kutsal mekanıydı.Kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım
-Burda ne işimiz var Elijah?
-Biraz daha sabırlı ol kardeşim.
Elijah'nın bana "sabırlı ol" demesinden çok sıkılmıştım artık ama ona cevap vermedim.Daha sonra yanımıza bir cadı geldi ve bizi içeri davet etti.Buna şaşırmıştım ama bişey demedim.Klaus'a baktığımda şeytani gülümsemesini yapmıştı.
-Sophie Anna-Devurox.
Kaşlarımı çatarak Klaus'a baktım.
-Onu nerden tanıyorsun ki sen?
-Bana ittifak kurmuş bir cadı olduğu için buraya sizden önce gelmiştim ama geldiğimde cadı ölmüşdü.Ben de bu yüzden geri dönmüştüm.Hatırlıyor musun?
-Evet orasını biliyor...
-İşte Sophie onun kardeşi
Vaov bunu duyunca gerçekten şaşırmıştım peki Elijah'nın onla ne işi vardı?Ben bunları düşünürken cadı konuşmaya başladı
-Sana bi ittifak kurduğumuz falan yoktu o seni buraya getirmek için uydurduğumuz bişeydi.
Klaus'un konuşmasına müsade etmedim ben konuşmaya başladım.
-Peki neden?Ölümünüze mi susamıştınız?
Klaus meşhur gülümsemesini yaptıktan sonra Elijah konuşmaya başladı.
-İşte kardeşim biz de bunu öğrenmek için burdayız.
Bunu söyledikten sonra cadıya baktı cadı yürümeye başladı.Ve Elijah onu takip etmemizi işaret etti.Biraz yürüdükden sonra mağara gibi bi yere gelmiştik içerde cadı olduğunu düşündüğüm bi kaç kişi vardı Sophie denilen cadı diğerlerine kafasıyla işaret yaptı ve cadılar yanlarında bi kız getirdiler Klaus kızı görünce gözleri fal taşı gibi açıldı.
-Hayley
Acaba kızı nerden tanıyordu.Kimse konuşmuyordu ki.Elijah sessizliği bozdu.Yüzünde bir gülümseme vardı ve konuşmaya başladı
-Niklaus!kız senin çocuğunu taşıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Always&Forever
FanfictionKöken kardeşler Rebekah,Klaus ve Elijah. Yıllar önce verilen bir söz HER ZAMAN&SONSUZA DEK... Onlar çok hasar görmüş bir aile ama ne olursa olsun birlikteler... Rebekah ve Klaus bazen kavga etselerde birbirlerini çok seviyorlar peki bir gün bu sevgi...