Ormanda Uyanış

126 5 8
                                    

Nemli havada boğuk boğuk nefes almaya çalısırken, romatizmalarımın azması nedeniyle acı için de inliyerek kendimi zorlukla doğrult'tum.
''Anladım'ki yakın da bir yağmur yağacak'tı.''

Ayağa kalkmaya çalışırken kasıklarıma doğru inen bir sancı hissettim.

Ansızın arkamdan gelen sesten irkilerek kafa mı o yana dönderdim.Ağaçlar dan gelen tak tuk tak tuk sesleri ağaç kakanlara aitti.Her taraf onlarla doluydu.Bu doğa anaya bir tecavüzdü,anamız elimizden gidiyordu.Altında acı içinde uyandığım ağacı mobilya kıvamına gelecek bir şekil de oymuşlar dı bile.

Ne olduğuna ve nerede olduğuma anlam vermeye çalışırken soğuk hava yüzümü yalayıp geçmiş'ti.Başımı eğip gövdeme odaklandığım da gözlerimin irice açılmasına neden olan bacaklarıma baktım.

Neredeyse her santimi kesikler içindey'di.

Daha kafa mı toparlayamadan gözümün dolması ile koşmaya başladım.
''Nereye gideceğimi bilmiyordum.
Nere de olduğumdan dahi bir fikrim yoktu.''
Aklım da bunlar geçerken bir anda dizlerimin üstüne kendimi attım.Gözümden gelen yaş yüzümde kuruyu vermişti.
Yüzümün etrafındaki kesikler kurumuş gözyaşından dolayı yanıyordu . O an aklımdan bir şey geçiremiyordum ama sonra doğal parklarda çalışan dedemin abarjinlerle ilgili anlattığı hikayeler aklıma geldi.Hikayeler de aborjin savaşçılar yaralandıkların da soyunup çamurda yuvarlanırlardı ve yaraları toprakla kapanırdı. Tam bu sırada bacaklarımda hissettiğim romatizma haklı çıktı ve yağmur yağmaya başladı . Üstümü çıkarıp çamurda kendimi yuvarladıktan sonra çalıların altında üstümdeki yorgunluktan dolayı uyuya kalmıştım. Güneş tam tepede yüzüme vurup uyandırmıştı.Üsütümde ki çamur birikintisi bedenimi daha da ağırlaştırmıştı.Göğüsümde kısaca tüm bedenimdeki ki çamurlar kurumuştu.

Üstümde kuruyan çamurdan bir an önce kurtulmam lazım dı ve aşağıdan sese şaşırmadan yüzümü ekşittim.
''Acıkmıştım.''

Nasıl bi acı çekeceğim umurum da olmadan hızla otlu yolda yürümeye başladım.Temizlenecek bir su birikintisi arıyordum.
Kulaklarım da sus sesini duyunca yüzüde bir gülüseme belirdi.
''Neyi neşesi bu nerde olduğunu bile bilmiyorsun.'' Dedi içimde ki ses.
Ona hak vererek su sesinin olduğu yere ilerlemeye devam ettim.

#

Karşım da dibinde ki taşları gözler önüne serecek derece de bir su birikintisi vardı. Temiz ve bir o kadar da berrak.
Düşünmeden kendimi serin suya bıraktım.Ve yeterince kaldığı mı düşünerek nefes almak için yüzeye boynumu uzattım.Önüme dökülen sarı saçları mı elimle tarak misali geriye taradım. Suyun berraklığından dolayı dışarıdan net bir şekilde gözükecek olan çıplak bedenimi görünce yanaklarım da bir sıcaklık hissettim.
Utanmıştım.

''Beyaz tenli, orta boylar da sarışın, parlak yeşil gözlü biriydim.'' Arkadaşlarım bana ''Yeşil'' derler di diye düşünürken çalılar'dan gelen sese tüm hücrelerimin irkilip korkması ile hızla dönüp o yöne bakarken dona kalmıştım.
Arkamı döndüğümde yarı çıplak elinde meyve sepeti bulunan oldukca iri maymun denilecek kadar kıllı göbekli iğrenilecek bir adam gördüm. Kendime hakim olamayıp tuttuğum nefesi dışarıya tiz bir çığlık olarak verdim.Attığım çığlıktan dolayı hızlı davranıp bi anda yanımda biten adam suya atlayıp kafamı suyun içine bastırmaya başladı bunu nefes almaya yetmeyecek süre için de yapmaya devam ediyordu.Boğulacak derecede o kadar çok su yutmuştum ki günlük su ihtiyacımı almıştım sanırım.

Bir anda acı hissetmeye başlamıştım bu acı mayhoş bir acıydı hem gıdıklayan hemde acıtandı ilk defa bu oluyordu adamın yaptığı biraz da hoşuma gitmişti ama zorla yapmasından dolayı çiğerlerimden çıkan boğuk sesle bağırmaya devam ediyordum . Adam işini suda bitiremeyeceğini anlayınca beni su kenarına çekip üstüme azgın hayvanlar gibi abanmaya başlamıştı bir yandan elini vücudumda gezdirip diğer yandan boğazıma yaptığı baskı ile nefes alamıyordum. Dehşet ve çaresizlik içinde ki kurtulma sürecim de - Tabi adama göre şevk dolu bir andı- Çıkmayan sesimi gözlerime vurmuş akan göz yaşları zoprak zeminle birleşen yüzümde çamur olu vermişti.İşin sonunu anlayı verip tam kendi mi adamın iğrenç bedenine bırakmıştım ki üstümde azgın bir ayı gibi doğrulan adamdan yüzüme kan sıçramıştı.

Evet adam tam karnından ok ile vurulmuştu.

Ne olduğuna anlam veremeden kendimi adamın altından hızla geriye doğru sürünerek çekmiştim ve saniyeler içinde az önce olduğum yere yüzüstü yığılan adamın yediği ok sırtından bağırsakları ile dışarıya çıkmıştı.
Ok'un geldiği bulma bulma amacıyla arkamı döndüğüm de

''Geniş omuzlu,esmer, iri yarı, rüzgarda dalgalanan ince sarı omuzlarına dökülen saçları'' ile sert bakışlı gözlerini bedenim de gezdiren sonra yeşil gözlerime donuk bir ifade ile bakan adamla birkaç saniye bakıştık'dan sonra acı için de ezilen bacakları mı utançla karnıma çekip ellerimi dizlerim de birleştirdim.
Az önce beni bir halı gibi yere serip üstüm de boğuşan pis domuz'a bir süreliğine bakıp üstümde ki şoku ve sevinemediğim kurtuluşuma imrenerek, beni kurtaran güvenemediğim adam'a bakmak istediğim için arkadama döndüğümde dibimde diz çökmüş halde olan kurtarıcı mı görünce kısık ve acınası bir sesle çığlık atmak istedim fakat gözlerim aniden kararmış ve olduğum yere yığılmıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dedemin Büyük SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin