#sixteen

505 66 59
                                    

- Hyunsuk'un anlatımından;

Sabah uyandığımda Jihoon çoktan çıkmıştı. Normalde saatlerce hazırlanmayan birinin bu kadar erken çıkması garipti doğrusu. Üstelik masaya yedek anahtar da koymuştu. Anahtarıma kavuşmama sevinirken Jihoon ile aramız ciddi anlamda kötü olduğu için çok üzülüyordum. Daha önce hiç böyle olmamıştık.

Okula geldiğim gibi sınıfına gitmiştim ama orda yoktu. Üstüne her kattaki lavabolara bakmış, koca bahçeyi de gezmiştim ama bulamamıştım.

Umutsuzca dolapların olduğu katta yavaş adımlarımla yürürken dolabının önünde dikilen Jihoon'u yakaladı gözlerim. Adımlarımı hızlandırıp bir çırpıda yanına ulaştım. Yanındaki dolaba omzumu yasladım.

"Günaydın."

Heyecanlı sesimle konuştum ama her hangi bir karşılık alamadım.

"Evden çıkarken bana haber verseydin birlikte gelirdik. Bir de anahtar için teşekkürler."

Beni cevapsız bırakmaya devam ederken dolabını kapatıp kilitledi ve yürümeye başladı. Hemen arkasından ben de yürümeye başladım.

"Çıkışta bir şeyler yapalım mı? Sinemaya gideriz diye düşünmüştüm. Vizyonda çok güzel bir film var. Ya da sen ne istersen onu da yapabiliriz."

Birlikte hiç böyle güzel vakitler geçiremediğimiz için söylediklerim bana hayal gibi geliyordu ama düşüncesi bile o kadar güzeldi ki. Onunla vakit geçirmek istiyordum ama bir türlü buna vaktimiz olmamıştı.

Beni yine cevapsız bırakırken zil çaldı. Adımları daha da hızlanırken ona yetişmekte güçlük çekiyordum.

Biraz büyük adımlar atıp önüne geçtim ve onu durdurdum.

"Ne yani benimle hiç konuşmayacak mısın?"

"Derse yetişmem gerek Hyunsuk."

Dedi ve yanımdan hızlıca geçip gitti. Tekrar peşinden koşturmanın anlamsız olacağını düşünüp oflayarak sınıfa doğru yürümeye başladım.

________

"Meğerse ona hiç 'seni seviyorum' demediğim için alınmış. Yüksek ihtimal kendi kafasında başka şeyler de düşündü."

Mashi ve Yoshi ikilisine olanları anlatıyordum. İkisinden bir şeyler beklemem saçmaydı ama onların bana bir fikir verebileceğine karşı hala bir umudum vardı.

"Ama çocuk haklı şimdi. Sevmiyor musun onu?"

"Seviyorum tabii ki. Sevmesem bu kadar uğraşır mıyım?"

"Ee niye ona, onu sevdiğini söylemedin o zaman? Defalarca çocuğu cepasız bırakmışsın. Yazık kim bilir neler düşündü."

Yoshi haklıydı. Bir 'seni seviyorum' demek en fazla ne kadar zor olabilirdi ki. Ama diyememiştim işte. Kendimde o gücü bulamamıştım hiç.

"Ben de bilmiyorum. Kafam çok karışık ama konumuz bu değil. Ne yapamam lazım benim? Kendimi nasıl affettireceğim?"

O sırada neredeyse 1 saattir tek bir yere odaklanmış, gözünü bile kırpmadan orayı izleyen Mashiho'yu fark ettim. Baktığı yere baktığımdaysa sadece bomboş bir duvardı.

Junkyu ile yaşananlar onu çok üzmüştü. Bu yüzden günlerdir adam akıllı bizimle konuşmuyordu. Hala aralarında neler döndüğünü bize anlatmamıştı. Belki de doğru zamanı bekliyordu.

"Mashi..."

Kafasını sallayıp yorgun gözlerini bana çevirdi.

"İyi misin?"

Querencia | HoonsukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin