4. Bölüm

56 19 8
                                    

Multimedya Katy

Keyifli okumalar...

''Ben Katy.'' dediğinde ellerimle daha sıkı tuttum.

Ellerimden destek alarak yürümeye başladı. Kasabanın büyük kapısından içeriye girdiğimizde diğerleride yanıma geldi ve  herkes Katy'nin başında toplandı. 

''İyi misin?'' dedim ve destek amaçlı omzunu sıktım. Pek iyi gözükmese de ruhen iyi olduğunu biliyordum. Bana bakıp gülümsedi ve gözlerini kapattı. Anlaşılan başı dönmüştü. Birkaç saniye gözlerini açmayınca endişelendim ve hafifçe omzundan tutup salladım. Sanki benim sallamamı bekliyormuş gibi bir anda yere yığıldı. Etraftan gelen birinin çığlık sesleriyle gözlerimi devirdim ve çığlık atan kişiye baktım. Emma şaşırmış gözlerle Katy'e bakıyordu. 

''Sakin kalamadım üzgünüm.'' deyip gülümsedi. Bu kız gerçekten deliydi. Bakışlarımı terkar Katy'e çevirdim. Koltuk altlarından tutup kaldırmaya çalıştım. Bu kız kaç kiloydu? Görünüşte zayıf gözüksede içinde sanırım bir ayı vardı. Daniel kaldıramadığımı anladığında Katy'nin diğer kolundan tuttu ve bana yardım etti. Katy'i revire bıraktık. Oradaki görevli bizi dışarı çıkardı daha doğrusu kovdu ve yüzümüze kapıyı kapattı. 

''Buradaki kimse kibar değil.'' deyip ellerimi göğsümde birleştirdim ve Daniel'e baktım. O omuz silkip önden ilerlemeye başladı. Beni dinlememesini sevmiyordum. En azından kibar davranabilirdi sonuçta beni bulan ve buraya getiren oydu. Bir bakımdan da onun sorumluluğu altındaydım. Peşinden koşarak yanında yürümeye başladım.

''Sence Katy'nin güçleri nedir?'' diye bir soru yönelttim. Birkaç saniye düşünür gibi yapsa da bana cevap vermedi. Omzuna yumruk attığımda yüzünü bana çevirdi ve güldü.

''Gerçekten çok acıdı.'' dediğinde kaşlarımı çatıp ona baktım. Eskiden bu çok işe yarardı. İnsanları korkutmak için bu bakışımı kullanırdım ama sanırım işe yaramıyormuş. Daniel korkmadığını belli etmek için daha çok gülümsediğinde pes edip yüzümü somurttum. Bir anda elimi tutup çekiştirmeye başladı. Durdurmaya çalışsam da gücüm yetmediği için onun adımlarına uymaya çalıştım. 

Sonunda elimi bıraktı ve bir binanın içerisine girdi. İçeriye girmeden önce binayı inceledim ve bana birşey yapmaya kalkarsa hangi tarafa koşacağımı hesapladım. Evet bende delirmiştim. Emma beni delirtmişti. Sürekli Daniel'in bana birşey yapıp yapmadığını soruyordu ve artık bende tedirgin olmaya başlamıştım. Gözlerimi binadan çevirip içeriye girdim. İçeride spor aletleri vardı. Bu kadar yorgunken bir de spor mu yapacaktım?

Daniel'in yanına gidip beklemeye başladım. O gelmeyince kendim çalışmaya karar verdim. Onu beklemek zorunda değildim sonuçta. İlk olarak dambılların yanına gittim. 5kg'lık olanı elime aldım ve kaldırmaya başladım. İlk başta oldukça ağır gelse de  birkaç saniye sonra alışmıştım. 10 kere kaldırıp indirdiğimde yorulduğumu hissettim ve yerine geri bıraktım. Halteri gördüğümde koşarak yanına ilerledim. Ağırlık sehpasına yattım ve derin bir nefes aldım. Bunu yapabilirdim. Kaç kg olduğuna bile bakmamıştım. Halteri kaldırıp yerinden çıkartmamla halterin üzerime düşmesi bir olmuştu. 

Nefes alamıyordum. Sanırım ölecektim. Yüzümün mor rengini aldığına emindim. Kalan son nefesimle konuşmaya başladım.

''Lanet olsun Daniel çabuk gel!'' elimden geldiğince bağırmıştım. 

Şuan üzerime bir panda oturmuş gibi hissediyordum. O kadar ağırdı ki. Anne panda bana gülümserken bende ona gülümsedim. Beyaz tüyleri onu oldukça güzel gösteriyordu. Üzerimden kalksa daha güzel olurdu. Anne panda başımı okşadı ve dilini çıkarttı. Sanırım bu seni birazdan yiyeceğim demek oluyordu. Anne pandanın üzerimden kalkmasıyla rahatladım ve derin bir nefes aldım. Anne pandanın boynuna atlayıp bacaklarımı da belinde birleştirerek bağdaş kurdum.

THE ENDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin