XXX

609 96 62
                                    

⌀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Buna ne dersin?"

"Hayır."

"Peki bu?"

"Hayır."

"Alia!" dedi çemkirircesine bana dönen Youra. Kaşları çatılmış ve alnının ortasında belirgin bir çizgi oluşmuştu. "Bugün ne kadar mızmızsın!"

Omuz silktim. "Ben baloya gelmek istemiyorum, bensiz gidin."

"Pardon?!" dedi Jae Rin bir hışımla arkasını dönüp bana bakarak. Hemen ardındansa bana yaklaşıp omuzlarımı tutmuştu. "Bu mümkün değil, anlıyor musun? O baloya üçümüz beraber gideceğiz. Kaytarmak yok, bizi yalnız bırakamazsın. Kalk hadi!"

Kaldırdıktan sonra beni omzularımın arkasından Youra'ya iterken oflamıştım. Neden benden hiç bıkmadıklarını da anlamıyordum. Üçü arasından en sıkıcı, sakin, ortama ayak uydurmak yerine kendi halinde takılan bendim. Heves kırıcı biri olmama rağmen peşimi bırakmayıp beni aralarına almaya çalışıyor oluşları gerçekten garipti. Belki de değildi, sonuçta arkadaşlar böyle yapardı. Sadece ben özellikle bugün bunlardan hiçbirine katlanamadığımdan yaptıkları hiçbir şey beni memnun etmiyordu.

Çünkü üç gündür haber alamadığım ve artık erkek arkadaşım olup olmadığını bilmediğim biri dolanıyordu aklımda. Hiç çıkmıyordu ve bu çoğu zaman nefes darlığı yaşamama sebep oluyordu. Yaptığımız konuşmayı hatırladıkça göğüs kafesime bir şeyler batıyordu ve bu da nefes almamı zorlaştırıyordu. Onun için değerli biri olduğumu düşünmüştüm. Hala öyle düşünüyordum da ama... bana iyi davranıyor oluşunun sebebinin sadece sevgisi olduğunu düşünüyordum, vicdanı değil.

Üstelik kavalyem olacağına söz verdiği bir baloya gelmeyeceği bu kadar açıkken bunu bir de oraya giderek yaşayıp deneyimlemek istemiyordum. Yeterince kötüydüm, bununla beraber taşıdığım yükün altında biraz daha ezilesim yoktu.

Tek istediğim yatağıma dönüp hıçkırıklarım duyulmasın diye ağzımı kapatmaktı. İki gündür yaptığım gibi.

Onsuz hiçbir şey yapmak içimden gelmiyordu. Ne ara ona bu kadar bağlanmıştım bilmiyordum.

"Gelecek."

Youra'nın sesini duyduğumda daldığım yerden kafamı kaldırıp refleksle ona baktım. Gözlerinde şefkat duygusu gördüğümde elbise tutmayan eliyle omzuma dokundu ve dostça sıvazladı. "O gelecek, Alia. Seni bırakmaz."

Burnumdan sert bir nefes çıkararak kısaca gülerken "Ben o kadar emin değilim." diye mırıldandım.

İki gündür attığım hiçbir mesaja, hiçbir aramaya dönmemişti. Sırf benimle konuşmamak için telefonunu imha ettiğini düşünmeye başlamıştım. Bana cevap vermeye tenezzül dahi etmezken baloya mı gelecekti? İki yıl boyunca düzenlendiği halde hiç katılmadığı baloya?

my lips ft. yours ᥫ᭡ w.harutoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin