4.BÖLÜM:SİYAH ZARF

38 8 6
                                    

   Ben neyin içine düşmüştüm böyle? Cihan kimdi, Hazal kimdi? Tabii ki bunları pat diye soramazdım Cihan'a çünkü ne kadar canının yandığını, ne kadar üzüldüğünü kendi gözlerimle görmüştüm...
      
    Cihan gideli neredeyse iki saatten fazla oluyordu ama hala gelmemişti. Ben de korkumdan yerimden kıpırdayamıyorudum, o kanın görüntüsü ve sert kokusu miğdemi bulandırmıştı.

    Birden giriş kapısı açılmaya başladı ve içeri bir kadın girdi, içerisi karanlıktı ve lambayı açma suretinde bulunamamıştım. Hatta ne ara akşam olduğunu bile anlayamamıştım.

   Kadın birden lambayı yakınca elimi gözlerime siper ettim. Kadın orta yaşlı, hafif kilolu ve çok tatlı görünüyordu.
   Başında saçlarını tam örtmeyen bir baş örtüsü vardı ve gözleri bir okyanus kadar masmaviydi.

   "Merhaba kızım"

   "Merhaba" diye karşılık verdim.

   "Pardonda siz kimsiniz?"

   "Kızım beni Cihan gönderdi, malesef Hazal Hanım'ı kaybetmişiz" dedi üzgün bir ifadeyle.

   "Başınız sağ olsun"

   "Sağ ol kızım sağ ol. Cihan sana bunları vermemi istedi." dedi ve elime  bir telefon bir de bir katlanmış bir kağıt bıraktı.

   "Kızım telefonda Cihan'ın telefon numarı ve gerekli her şey varmış öyle söyledi ve de bu kağıdı sana vermemi istedi." dedi ve her getirdi şeyleri koltuğun üstüne bırakıp çıktı gitti.
    Tabii korkmuştum kadının bir şey söylemeden sadece suratına bakıyordum.

    Yavaşça koltuğa doğru gittim eşyaların yanına oturdum. Önce telefonu incelemeye başladım, baya kaliteli duruyordu ve hangi ara aldığına şaşırmıştım. Belkide vardı adam para sıçıyor sonuçta!.

    Cihan kadına verdiği kağıdı açıp okumaya başlamıştım:
  
    Sevgili adını bilmediğim kız, evden sakın çıkma. Olanları gördün sonuçta ve tüm herkes(düşmalarım) seni yanımda gördüler ve sana zarar vermek isteyebilirler.
    Seni düşündüğümden değil masraflarını karşılamak istemediğimden bu laflarım. Ben gelene kadar evden çıkma ve o kanlı odayı sil eve birileri gelirse kapıyı açma zaten benden biri olan eve anahtarıyla girebilir
   Aynı Emine Teyze gibi.

    Demek ki  gelen kadının adı Emineydi ve neden bana çocukmuşum gibi davranıyordu. Evet olanları görmüştüm ama neden yapmışlardı bunları. Hazal kimdi ve Cihan'ın hayatında ki yeri neydi?

    Şuan Cihan' ı aramalımıydım ya da dediği gibi odayı silmelimiydim. TABİİ Kİ ODAYIN SİLERKEN KUSMAZSAM SİLERİM!

     İşte şuan Cihan'ı arayacaktım normalde böyle hassasiyetlerim yoktur ama sanırım gördüğüm görüntü beni kötü yapmıştı.

     Hemen Emine Teyzenin getirdiği telefonu aldım ve armaya yerine girdim sadece Cihan'ı telefon numarası vardı ve hiç düşünmeden o numaraya basıp Cihan'ı aramaya başladım.
   
    "Ne var?" diye açtı telefonu
 
    "İnsan bir alo der açarken"
 
    "Şuan seni dinleyecek durumda değilim adını bilmediğim kız."
  
    "Dolunay"
 
    "Ne dolunay?"
 
    "Adım diyorum adım Dolunay ben Dolunay."
 
    "Peki şuan seni dinleyecek durumda değilim 'DOLUNAY'" dedi adımı bastırarak.

    "Araman için önemli bir sebep yoksa arama. Ne söyliyeceksen söyle yoksa suratına kapatacağım."

     "Tamam önemli olmadığı sürece aramam. Görüşürüz." dedim ve suratıma kapattı.
 
      "OFF, nasıl temizlicem ben o odayı."

     Yavaşça kalktım ve Hazal denen kadının öldürüldüğü odaya doğru yürümeye başladım. Odanın kapısı açıktı ve daha odaya gelmeden kanın ağır kokusundan miğdem bulanmıştı.

     Odaya gitmeden önce aşşağı tekrar indim, bir kova su ve bez parçası aldım. Bakalım o kadar kanı bir bez parçasıyla nasıl silecektim.

Ben DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin