This Girl...

161 45 21
                                    

Dilenci değilim ama bir oy alırım.

Jungkook'tan

Lalisa'yı göreceğim için oluşan gerginliği ellerimle oynayarak geçirmeye çalışıyordum.

Ama sadece çalışıyordum. Dövmemi kapatan yara bandını bir kez daha kaldırıp tekrar yapıştırdım.

Tam o sırada restorana birinin girdiğini belli eden zil sesiyle bakışlarımı ellerimden çekip kapıya odakladım.
Yine tapılası güzelliği ile kapıdan girdi. Grinin en güzel tonu olan saçlarını iki yana ayırıp taranmış kahküllerini alnını hiç açık bırakmayacak şekilde düzleştirmişti. Mavi beyaz düğmeli bir bluz giymiş altında kot pantolonu ile mükemmel duruyordu. Sol koluna taktığı dışarıdan bile pahalı olduğu anlaşılan saat bileğini daha ince göstermişti.
Boş bakışları bizim masayı bulunca gülümsedi ve kahkahalarla koşmaya başladı. O sırada ismini Tae'den öğrendiğim Jackson isimli çocuk küçük bir kahkaha atıp ayağa kalktı. Lalisa'yı belinden tutup havaya kaldırdı. Döndürdükten sonra yere bıraktı. Yaklaşık 8 yıldır sevdiğim kadını başka bir adamla görünce ister istemez dolan gözlerimi umursamayarak gülümsemeye çalıştım. O da benim gözlerimin dolduğunu fark etmiş olmalı ki ben gülünce her şeyin yolunda olduğu kanısına vardı. Ve endişeli yüz ifadesi dağılmış yerine sevecen bir gülümseme gelmişti.

Oyuncu olmam gerek

- Yerine geç Jackson.
Jackson yerine geçince tek boş olan yere- benim yanıma- oturdu. Bana samimi nir gülümseme sunup abisine döndü.
-Abi bizi arkadaşlarınla tanıştırmıyacak mısın?

- Tabii, içlerinde seninle aynı yaşta olan var. Jungkook yanında  olan.

Bana döndü ve gülümsedi.
- Ben Lalisa.
- Beni biliyorsun zaten.
Deyip hafifçe güldüm. Gamzelerim çıkmış olmalı ki gözleri bir süre gülümsememe takıldı. Başını hafifçe iki yana sallayıp gözlerime baktı kafasını aşağı yukarı sallayıp yine Tae'ye döndü.

- Ah bir de Rosé gelsin sana anlatacağı birşey var. Jungkook Rosé'nin  abisi ama aralarında sadece 2 ay var Jungkook erkenden doğmuş piç sabredememiş.

O gözlerini kocaman açıp bakarken ben onun bu surat haline hafif sırıttım.
- Evet o paçoz benim kardeşim.
Dedim.
O da bana samimi bir gülüş attı.
- Neyse zeka küpü Namjoon hyung,
Uyku hastası Yoongi hyung,
Kız hastası Jimin
Her zaman aç Jin hyung
Umut saçan hoseok hyung.

O da anladım dercesine başını salladı. Sonrasında garson gelip be alıcağımızı sordu. Baya bir kahvaltılık sipariş ettiğimizde herkes yanındaki kişi ile ilgilenmeye başladı. Lisa bana döndüğünde nefesimi tutmuş ve gülümsemiştim. Ama onun bir sevgilisi vardı ve ikimizin olmayacağını biliyordum.

Biraz sohbet edip birbirimizi tanıdıktan sonra - ki ben onu izlemiştim- karşımızda Rosé belirdi. Lisa ona öldürücü bakışlar atarken ben sırıtıyordum. Rosé ise ikimiz bakıp şirince gülümsemeye çalışıyordu.

- Bebeğim kıza öyle bakma ölmesini istemem.

Jackson bunu dediğinde kalbime acı girmiş olsa da Lisa'nın - her ne kadar sinirli bir ses tonuna sahip olsa da- sesini duyunca içimi huzur kaplamıştı.
Tam o sırada benim sormak istediğim soruyu Yoongi hyung kurmuş beni büyük bir utançtan kurtarmıştı.

- Siz sevgili misiniz?

Bu soru üzerine Lisa ile Jackson birbirine bakıp büyük bir kahkaha patlatmışlardı.
Lisa'nın gülerken kısılan gözleri daha da kısılmış inci gibi dişleri öne çıkmış bir şaheser gibi duruyordu.

Bu kız bütün dengemle oynuyordu.
Bu kız...

Ay bu fotoğrafı çok seviyorumHer neyse galiba az çok tahmin ediyorsunuz Jungkook'un Lisa'yı nereden tanıdığını

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ay bu fotoğrafı çok seviyorum
Her neyse galiba az çok tahmin ediyorsunuz Jungkook'un Lisa'yı nereden tanıdığını.
Neyse ı love you
Maskelerinizi takın biçıslar
Öptüm by. 💋🤍

I Am For You ° LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin