2. Bölüm - Her şeyin başlangıcı

25 5 0
                                    

1940'ların Polonya'sında, küçük bir kasaba da, herkesten uzakta, kendini soyutlamış genç bi' oğlan çocuğunun acı dolu aşk hikâyesi.

Byun Baekhyun dizlerinde sıyrıklarla, semtin genç zorbalarından koşarak kaçmaya çalışıyordu. Oradan oraya koşuştururken, yorgunluktan bayılacak kıvama gelmişti. Sanki ruhu bir vakumla çekiliyordu. Yorgun ve sıska bacaklarıyla, kendini sarılarla bezenmiş bir ayçiçeği tarlasında buluverdi. Son nefesini dikkatli bir şekilde vererek kendini sarıların arasına bıraktı. Saçları toprakla bütünleşirken, her zaman yanında taşıdığı küçük radyoyu eline alıp, o zamanların en sevdiği şarkısını " Marc aryan - Kalbin yok mu? " açtı.

O gün güneş batarken, yanına
gamzeli, kulakları hafifçe kepçe,
ayrıca güleryüzlü sevimli bir
çocuk uzanmıştı. Byun bir anlığına ürkmekte haklıydı. Bu kadar sessiz bir yanaşma onu endişelendirmişti elbette. Fakat bozuntuya vermeden boğazını temizleyerek yavaşça doğrulmuştu.

" Burası benim yerim. Kendine başka bir ayçiçeği tarlası bul. "

Çocuk umursamaz bir tavır takınarak kaşlarını kaldırıp, ona doğru yöneltti bakışlarını.

" Marc Aryan dinleyen birine göre çok kabasın, lâkin şimdilik bunu sorun etmeyeceğim. Eğer tapusu sendeyse göster buradan gideyim. Ya da birbirimize katlanarak sessizliğin tadına varalım. "

Baekhyun şaşkındı. Çünkü yaşıtları onu sevmezdi genelde. Bu yüzden herkese karşı önyargısı vardı.
Hem yetim, hem öksüzdü. Kimse tarafından sevgi görmemişti. 70'lerinde bir babaanne ile hayatını sürüyordu çaresizlik içinde. Bu yüzden çocuklar onu dışlayıp, yanlarında koymuyorlardı.

Baekhyun derin bir nefes alarak onunla tanışma faslına atlamak istiyordu. Ne kadar kötü olabilirdi ki? diğerleri gibi ona zorbalık yapar mıydı? şansını denemekte bir sorun görmemişti. Byun her zamanki utangaç tavrını takınıp ona doğru döndü. Bacaklarını bağdaş pozisyonuna getirip, elini uzattı.

" O halde tanışmamızda bir sorun yok, değil mi yabancı çocuk? Adım Byun Baekhyun. Sende bana adını lütfeder miydin? "

Yabancı çocuk tebessüm ederek ona uzatılan eli tuttu.

" Ben Chanyeol. Park Chanyeol. Seni buralarda daha önce görmemiştim. Sürekli bu ayçiçek tarlasına gelirim. "

Byun elini ensesine atıp kaşıyarak konuşmaya başladı, hikayesini kısaca anlattı ona.

" Ailemi kaybettim... bi kaza da. bu yüzden babaannem ile kalıyorum.
Tek sahip olduğum insan kendisi.
Arkadaşım yok. Kasabalı çocuklar beni sevmez pek. Ailem olmadığı için hor görüyorlar. Kendimden nefret etmemi sağlıyorlar. Eh, kendimle başbaşa kaldığım vakitler çok fazla olmaz. Bu yüzden tüm vaktimi burada değerlendiriyorum. "

Chanyeol, Byun'un dizlerinde ki sıyrıkları fark ederek ona doğru eğildi. Dizlerinin üzerine minik bir buse kondurarak, Bir ayçiçeği yaprağı koparıp mikropları silmeye çalıştı.

Hal böyle olunca Baekhyun
şaşkınlığını gizleyememişti. Dudaklarını birbirine bastırıp
minik mırıltılar çıkardı ağzından.

" Dudaklarınla yaptığın o şey, öpücük müydü? eğer öyleyse, dudakların kirlenmiş olmalı, Chanyeol. "

Chanyeol ona doğru dönerek kulağına fısıldadı titrekçe.

" Aksine, teninle buluşan dudaklarım en büyük hediyeyi kapmış oldu. "

Byun irkilerek Yeol'ün dediğine anlam veremese de dudaklarını aralayıp, gözlerini büyüttü.

" Şimdi gitmem gerek, Tanıştığıma memnun oldum Baekhyun. "

Ayçiçeği Tarlası / ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin