Kapağı değiştirdim ve çok hoşuma gitti bu seferki. Sizce de feci yükseltici (taşşaklı) olmamış mı?
-
Akıp giden zaman ve saatin tik tak sesleri haricinde tamamen yalnız olduğu dairesinde sessizliğini bölen piyanonun ruhsuz melodileri yankılanırken Min Yoongi; bebeğim diye sevdiği ve vaktinde onun için bol miktarda para biriktirerek satın aldığı siyah piyanosunun başında deri piyano koltuğunda oturmuş, en az evin kendisi kadar dumanlı olan bakışlarıyla iki eli arasındaki piyano tuşlarını izlerken bir yandan da ince parmaklarını siyah beyaz tuşlarda gezdirmekteydi.
Evinin kalın güneşliklerini sonuna kadar çekmiş olmasına rağmen perde aralarından sızan bir tutam gün ışığı, evi aydınlatan yegane ışık kaynağıydı. Yaklaşık bir iki gündür pencereleri açmadığından ötürü içerisi neredeyse yaşanılmayacak raddeye gelmiş derecede havasızdı ve sanki bu yetmiyormuş gibi ardı arkasına tükettiği sigaralar yüzünden de bütün oda burun deliklerini sızlatır cinsten duman kokuyordu.
Yoongi diğerlerine Chungha'nın evden ayrılışından sonraki dönemlerde bile bir an olsun yalnız bırakmayıp ona yardımcı oldukları için minnettardı fakat artık kendi yoluna bakması gerekiyordu. Dışarıdan bakan herhangi bir göz için depresyondaymış ya da klasik karamsar sanatçı boşluğuna düşmüş gibi görünse de aslında her şeyi kabullenme evresindeydi. Bu yüzden bir süredir aksattığı işlerini de bahane ederek onu bir süre yalnız bırakmalarını rica etmişti. Bir hafta oluyordu adeta evine sığınıp kalmasının üzerinden. Yoongi evinde yalnız başındayken daha önce fark edemediği bazı şeyleri idrak edebildiğini görmüştü. Chungha artık çocuk değildi ve kendi hayatını kurması, kendi yoluna gitmesi gerekiyordu.
Ayrıca Yoongi yalnız başınayken daha üretken biriydi, yalnızlık ona iyi geliyordu. Yarım bıraktığı şarkı sözlerini tamamlamış, yeni besteler üzerinde çalışmıştı. Uzun zamandır ertelediği işlerini tamamlaması ve dahi bir süre kendisine boşluk yaratacak kadar şarkı yazmış olması menajerinin de oldukça hoşuna gidecekti.
Yeni bir sigaranın ihtiyacıyla kurumuş dudakları sızladığı esnada piyano başında gezinen parmakları duraksamış, eğdiği başını kaldırarak piyanonun üzerinde duran içi dolmuş küllüğü sanki ilk defa görüyormuş gibi bir süre inceledikten sonra kendi kendine "Bu kadar yeter." diye fısıldamıştı.
Piyanosunun başından kalktığında kendini üzeri battaniye yığınlarıyla dolmuş koltuğuna atarak kenardaki sehpanın üzerinden içi karalamalarla dolu defterini almış ve ayaklarını uzatıp en son yazdığı sayfayı açarak daha önce yazdıklarını kısa bir süre gözden geçirdikten sonra bir süre boyunca yerinden hiç kıpırdamadan sadece şarkı sözleri yazmıştı.
Başı ağrımaya başlayana kadar sözler üzerine düşünüp özellikle son şarkı için pek de tatmin kalmadığı kelimeleri, ağrımaya başlamış gözleri yüzünden okunaklı olmayan yazısıyla defterine geçirdikten sonra sıkıntılı bir şekilde oflayarak defterini kapattı. Ev sessiz olmasına rağmen bugün dikkatini nedensiz bir şekilde toparlamakta zorluk çekiyordu.
Önce piyanosu, sonra sözlerini yazdığı defteri ve şimdi de odağının yeni hedefi koltuğun kenarına yaslı halde duran mat siyah gitarı olurken gitarına uzanıp onu kucağına çekmiş ve yerinde daha rahat bir pozisyon alarak bu aralar çalıştığı şarkıyı tekrar edebilmek adına uçları pürüzleşmiş işaret ve orta parmağını tellerde gezdirerek çalışmaya başlamadan önce bir süre notaların sanki rüzgarda salınıyorlarmış gibi zihninde dolaşıp durmalarını seyretmişti.
Her ne kadar kafasını toparlayabildiğini söylese de şu an sadece parmaklarını okşarcasına tellerin üzerinde gezdirip onlara hükmedemezmiş gibi öylece durması zihnindeki bitmek bilmeyen karmaşadan ötürüydü. Sanki gökyüzünün bütün yükü omuzlarındaymış gibi dertli bir edayla iç çekerek henüz pek de ustalaşmış sayılmadığı gitarını kenara bıraktı. Daha fazla kendini zorlamak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pearls and laces | yoonmin
FanfictionMin Yoongi, evlenmek üzere olan kız kardeşinin ısrarıyla dünyaca ünlü bir gelinlik mağazasına gider.