Bu fici unutmuşum resmen, vakit hızlıca yb atma vaktidir demek ki artık. 4K yazmışım, o yüzden şevkimi de kırmamak adına oy ya da yorum sınırı hiç koymadım ama lütfen hayalet okurluk yapmayın ve oylarınızla güzel yorumlarınızı eksik etmeyin.
-
Kalın perdelerinin arasından sızmayı başarıp parkelerin üzerinde değişik geometrik şekiller oluşturan güneş ışınları dışında tamamen karanlığa gömülü odasında kollarını yastıklarından birine sıkı sıkıya dolamış halde battaniyesinin altında derince uyuklayan Min Yoongi için huzurlu sayılabilecek bir pazar sabahıydı aslında. Ona kalsa battaniyenin aralığından sızan azıcık oksijenle bile tüm günü öylece uyuyarak geçirebilirdi, tabii kız kardeşi evde olmasaydı...
Yoongi'ye göre daha gün ışıklarının bile ortaya çıkmaması gereken saat on bir civarı kız kardeşi neşeli bağırtıları eşliğinde odasının her daim kapalı duran kapısını bir anda açtığında şansa bakın ki en güzel rüyasının ortasında, uykusunun da en tatlı yerindeydi. Sıçrayarak uyandığında dahi henüz kapalı duran kedi gözlerini bile aralayamazken kuş yuvası gibi karışmış saçlarının arasından parmaklarını geçirip ağzını şapırdatmıştı. Bu tatlı görüntüsünün aksine ince pembe dudakları arasından yeni uyandığından olsa gerek hırıltılı bir "Siktir git." mırıltısı dökülmüş ve yuvalandığı battaniyeden oluşan deliğine geri dönmek adına kollarını yastığına sararak battaniyesini burnuna kadar çekmişti.
"Yoonie bugün bak ne güzel bir gün, hadi kalksana!"
Benzer fiziksel özellikleri ve aynı soyadına sahip olmaları dışında abisiyle kesinlikle en ufak bir ortak yanı bulunmayan Min Chungha özellikle evliliğine bu kadar az bir süre kalmışken geceleri heyecandan zar zor uyuyabiliyor ve sabahlarıysa güneşin ilk ışıklarıyla kalkıyordu. Şimdiyse saat öğlene yaklaşmışken halen daha uyuyan abisini uyandırıp bu güzel günü onunla geçirmek istemesi ona göre en büyük hakkıydı.
Çoktan uykuya dalmış abisinden cevap olarak bir kıpırtı dahi alamazken sinirle topuz yaptığı saçlarından firar etmiş uzun buklesini kulağının ardına sıkıştırıp belki de abisinin bu hayatta en nefret ettiği şeylerde rahatlıkla ilk üçe girebilecek o ölümcül hatayı yaptı: "Kalksana diyorum!" diye tıslarken uçlarından kavradığı battaniyesini bir hışımla üzerinden sonuna kadar çekip aldı.
Sıcaklığına alıştığı battaniyesinin bir saniye içinde parmak uçları dahil tamamen üzerinden alınmasıyla bedenine nüfuz eden soğuk hava dalgasıyla titremiş ve kedi gözleri sonuna kadar açılmıştı. Bir hışımla yatakta doğrulurken kolları arasında sarmaladığı yastığı kenara fırlatmış, sinirden nefesleri hızlanırken büyük yatağından doğrulup terliklerini bile giymeden çıplak ayaklarıyla parkeye basmıştı. Soğuk parkenin altında parmaklarının donduğunu hissederken üzerinden düşmek üzere olan pijama altını çekiştirmiş ve işaret parmağını doğruca kendisine sırıtarak bakmakta olan kız kardeşinin yüzüne çevirmişti.
"Sen- Senin benimle ne derdin var söylesene? Ne istiyorsun düğününe ölü gelin olarak katılmayı falan mı?" Sabrının taşmak üzere olduğu, sallarken gereğinden fazla titreyen elinden belliyken Chungha onun bu sinirli hallerini gram takmamış, aksine sırıtarak neşeli mırıltıları eşliğinde ona cevap bile vermeye tenezzül etmeden odadan çıkmıştı.
Yoongi sinirle zaten dağınık olan saçlarını iyice karıştırdığında dilini yanağının içinde gezdirip bakışlarını önce yerdeki battaniyesinde, ardından da yastıkları uzak köşelerde duran çarşafı kırışmış yatağında gezdirdi. İstese tekrardan uyuyabilecek olsa da Chungha onu büyük ihtimalle yine uyandıracak olduğundan bu seferlik bu isteğini göz ardı ederek çıplak ayaklarını yerde sürükleye sürükleye banyoya doğru ilerledi. Ayılmak adına soğuk suyu açıp yüzüne çarparken suyun soğukluğu sıcak tenine temas ettiği an titremişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pearls and laces | yoonmin
FanfictionMin Yoongi, evlenmek üzere olan kız kardeşinin ısrarıyla dünyaca ünlü bir gelinlik mağazasına gider.