"Geldiğin için gerçekten çok mutluyum Yoon." Kız kardeşi Min Chungha cümlesini tasdiklercesine mutluluk parıltılarıyla dolu olan irislerini Yoongi'ye çevirmiş, güzel dudaklarında samimi bir gülümseme yer edinirken kendisine bakmak yerine camdan dışarıyı izleyen bedenin kucağında tuttuğu kemikli ellerini kendi zarif ellerinin arasına almıştı. "Ciddiyim, minnettarım sana." Min Yoongi'nin bakışları en sonunda camdan ayrılarak birleşik duran ellerine giderken kardeşinin yüzük parmağındaki küçük bir servet değerindeki parıldayan yüzükle sakince iç geçirmiş ve kendi büyük ellerinden daha ufak olan pürüzsüz narin eli, onu desteklediğini belirtmek istercesine hafifçe sıkmıştı. Halen nişanlı olduğuna inanamadığı, saygı söylemlerinden kesinlikle yoksun olan küçük kız kardeşiyle birlikte iki hafta sonraki düğünü için gelinlik bakmaya gidiyorlardı ve her ne kadar kardeşini sevip başının üzerinde tutsa da gelinlik bakmak ona göre değildi, istemsizce geriliyordu ve bu konuda yapacak bir şeyi yoktu.
Gözlerini kız kardeşiyle birleşik duran ellerinden ayırarak dikiz aynasından sevgi dolu bakışlarla ikisine bakmakta olan kardeşinin iki hafta sonraki müstakbel kocasına diktiğinde gözlerindeki ifade sertleşmiş, aksi bir tavırla ona bakarak damadın bakışlarını kaçırmasına neden olmuştu. Belki sadece iki kardeş birlikte gidiyor olsaydı bu kadar huysuzlanmazdı lakin damadın gelme sebebi, gittikleri mağazanın gelinlik satmasının yanı sıra damatlık ve takım elbise de satmasıydı. Yoongi ona hiçbir şekilde katlanamıyordu ve yarım saattir aynı arabada olmaları bile yeterince huysuz değilmiş gibi daha da gerilerek huysuzlanmasına neden oluyordu. Aslına bakılacak olursa kardeşinin Yoongi'ye gelmesi adına bu kadar ısrar etmesinin ikinci bir diğer sebebi de düğün içi kendisine güzel bir takım almasını istemesiydi. Min Yoongi'nin haddinden fazla takımı olabilirdi fakat bu özel bir gündü ve hayatta bulunmayan babasının yerini alarak kız kardeşiyle beraber mihraba yürürken iyi görünmesi gerekirdi.
Nişanlısıyla Yoongi arasında gerçekleşen gerilimin farkında olmak Chungha'nın canını fazlaca sıksa da elinden bir şey gelmezdi. Jung Hoseok gerçekten iyi bir adamdı, Min Yoongi de bunun farkındaydı fakat Hoseok ne kadar iyi olursa olsun kız kardeşini ondan alacak olduğunun bilinciyle ona karşı akıl almaz bir katlanamama durumu sergiliyordu. Dikiz aynasından bakışan ikiliye karşı gözlerini devirerek başını büyüğünün omzuna yaslamış ve sakince gözlerini kapatmıştı. En azından mağazaya gidene kadar aralarındaki bu sesizliğin sürmesini umuyordu.
Yoongi omzuna yaslanan kız kardeşinin başıyla gözlerini Hoseok'un üzerinden çekmiş ve hâlen elleri arasında olan kardeşinin pamuk kadar yumuşak olan elini hafifçe okşamıştı.
Tek istediği şey, bu hayattaki tüm varlığı olan Min Chungha'nın mutlu olmasıydı.
Ülkenin en lüks mağazalarının bulunduğu Cheongdamdong bölgesine girdiklerinde yaklaşık on dakika daha süren araba yolculukları boyunca kimse konuşmamıştı. Hoseok, Yoongi yüzünden gerginken Min Yoongi ise yaklaşan düğünün omuzlarını çökerten ağırlığı yüzünden tedirgin hissediyordu. Min Chungha aralarında en rahat olandı, birbirinden güzel gelinliklere bakacağı ve bu gelinliği büyük bir dünya markası olan Omelas'tan alacak olması onu ziyadesiyle mutlu etmişti.
Hoseok arabayı beş mağaza büyüklüğündeki üç katlı devasa mağazanın önünde durdurduğunda şık kıyafetler içindeki birkaç görevli aceleyle yanlarına ulaşarak yüzlerindeki büyük gülümsemeleriyle kapılarını açtıklarında vale olan bir tanesi Hoseok'un yerine geçmiş ve Yoongi daha maskesini indiremeden arabaları mağazanın arkasındaki otoparka doğru yola çıkmıştı bile. Diğer iki güler yüzlü çalışan mağazanın girişine doğru kendilerine eşlik ederken Yoongi mağazanın bu denli düzenli işleyişine karşı hayret etmeden edememişti. Her şey yaklaşık elli saniye içinde gerçekleşmişti ve ömrü boyunca uyuşukluğu ve kaplumbağa hareketleriyle tanınan Min Yoongi bu hızla akışa ayak uyduramamış gibi hissediyordu. Üzerinden silkip atamadığı hayreti hâlen üzerindeyken Hoseok'un koluna girmiş olan kız kardeşi Chungha da müstakbel eşiyle birlikte mağazanın şatafatlı görüntüsüne büyülenmeden edememiş ve dışarıdan bile kalite kokan bu güzel yerin içinin nasıl olacağı hakkında düşüncelere dalmıştı. Güzel yüzündeki neşe dolu gülüş büyürken kendilerine gülümseyerek bakan görevlinin eşliğinde içeri adımını atmıştı.
Kız kardeşinin hemen arkasından içeri giren Yoongi ise yüzündeki donuk ifadenin aksine içinde tam bir duygu karmaşası içindeydi, kanını kaynatan adını koyamadığı değişik bir heyecan kol geziyordu damarlarında.
Nereden bilebilirdi ki istemeye istemeye kazandığı bir erkek kardeşin yanı sıra inciler ve dantellerin arasında parıldayan bir de mücevher kazanacağını?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
