I CAN'T HANDLE CHANCE"Rien de ce que je fais n'est assez bien"
Burası benim evimden, dünyamdan çok başkaydı. Yaşadığım hayat bir gece de değişmişti. Annem beni her şeye hazırlamaya çalışmıştı. Tüm bu kötülüklere. Ama burası için hiç hazır değildim. Güçlerim vardı, perim vardı, sarayda kendime ait bir odam vardı. Ve de çözülmesi beklenen sırlar.
Ne işim vardı burada? Her şey bir tesadüf müydü yoksa bir oyunun içinde miydim? Bunları öğrenebilmem için hayatta olmam gerekiyordu. Güçlü olmam gerekiyordu. Ama hiçbir şeyi yeterince iyi yapamıyordum. Burada yeniydim belki de ama ölüm bunu umursamazdı. Kimseye kendimi ezdirmeye niyetim yoktu ama bu dünyaya ait çoğu şeyi bilmiyordum.
"Sahip artık yemek yemelisin. Aç olduğunu söylemiştin ki hissedebiliyorum da."
Ciaran beni saraya bıraktıktan sonra bir şey yememiştim. Acıkmıştım ama yemek istemiyordum. Geldiğimden beri camın kenarına oturup kırmızı ormana karşı düşünüyordum.
Ciaran'ı anlamak zordu. Beni anlamak daha da zordu. Ona karşı koyamıyordum ama ondan uzak durmaya çalışıyordum. Gözlerindeki okyanusta boğulmak istiyordum ama kendimi o okyanustan uzak tutuyordum.
Burada daha yeniydim. Kimseye güvenemezdim. Ella hariç, o benim canıma sahipti. Ruhlarımız kopmayan bir iple bağlıydı. Bunu hissedebiliyordum.
"Canınız bir şeye mi sıkkın sahip? Rahatsız olmayın diye düşüncelerinizi okumamaya çalışıyorum ama iyi görünmüyorsunuz. Ben yokken bir şey mi oldu?"
"Hayır. Sadece tüm bu olanlar, of bilemiyorum Ella. Deliriyor gibi hissediyorum."
Yanıma geldi. Dizlerimi kendime doğru çekmiştim. Ella da dizime oturmuştu.
"Bu çok normal sahip. Bir anda kendinizi burada buldunuz. Ama bu hepimizin iyiliği içindi. Sizin burada olmanızın ve neden bu yaşınızda buraya geldiğinizin bir anlamı var sahip. Burada her şeyin bir anlamı vardır. Ama endişelenmenize gerek yok. Bu yükün altından kalkabilecek kadar güçlü olduğunuzdan eminim."
Tatlı perinin ağzı iyi laf yapıyordu.
"Neyse hadi biraz yemek yiyip kitap okuyayım."
Ella dizimden kalktı. Ben de doğruldum ve masaya geçtim. Bir yandan yemeğimi yerken elime bir kitap almıştım. İçinde Obscure'un yerleri vardı. İlk olarak Ciaran'la gittiğimiz köprüye baktım.
Belirsiz Köprü. İsmi buydu. Buraya geldiğimden beri kendimi adlandırdığım gibi.
Ne olduğu belirsiz. Niye burada olduğu belirsiz. Nereye ait olduğu belirsiz. Kim olduğu belirsiz kişiydim ben.
Köprüye de benim ismimi vermişlerdi. Nedenini merak ettiğimden dolayı altındaki yazıyı okumaya başladım.
Belirsiz Köprü diğer bir deyişle Belirsizlik Köprüsü ismini hem Aydınlık Bölgeye hem de Karanlık Bölgeye ait olmamasından almıştır. Karanlık Bölge ile Aydınlık Bölge Tanrıçalar tarafından oluşturulurken kararlar Belirsizlik Köprüsünde verildiği için Belirsizlik Köprüsünü paylaşamamışlar. Tanrıçalar da bu durumdan rahatsız oldukları için Belirsizlik Köprüsünü iki bölgeye de dahil etmemiştir.
![](https://img.wattpad.com/cover/258639089-288-k326217.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM MELODİLERİ
FantasyBurası Obscure... Bir bilinmezlik ama tek gerçeklik. Issız ormanları, yersiz korkuları... Cadılar, büyücüler, melezler, kurtlar, vampirler... Ve hepsini koruyan 5 büyük Tanrıça "Bilinmeyene attığın her adım, çekiyor seni içeriye." Karanlıkt...