ahmet şafak|gesi bağları

7 0 0
                                    

Güneş batmakta. Üzerinde uçuş uçuş bir elbise, kıpkızıl gök üstünde. Rüzgâr, usul usul esiyor. Bir buğday tarlasındasın, ellerin başaklara değdikçe, rüzgâr tenine estikçe biraz daha özgürsün. Koşmak geliyor içinden, delice koşmak. Yitirmişsin, ne var ne yoksa dünyada. Yitirmişsin kendini batan güneşin ufkunda. Bağırmaya da çağırmaya da yok mecalin, ama bir fısıldasan susmaz dilin. Bir mırıldansan uçsuz bucaksız tarlanın da sesi olursun, bu kesin. Yalnızca susuyorsun, ki biliyorsun susmak tanıktır en büyük haykırışlara.
Kızılın bin tonu dökülmüş yüzüne, eteğin bacaklarına dolanıyor. Ellerin "işte seni bu kadar" dercesine açılmış. O kadar seviyorsun tenini usul usul okşayan rüzgârı. Güneş bir yandan topluyor ışıklarını, yorulmuşsun, ona son bir selam çakıp sırtüstü atıyorsun kendini yere. Yüzünde bir gülümseme,  dilin sonunda dönüyor haykırışlara. Söyleyemediğin ne varsa son bir kıta oluyor dudaklarında.

"Gesi bağlarında üç top gülüm var 
Hey Allah'tan korkmaz 
Sana bana ölüm var 
Ölüm varsa bu dünyada zulüm var 
Atma garip anam beni dağlar ardına..."

GÖĞÜN KANADINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin