Bölüm 26

16K 1.5K 853
                                    

Merhabalar ve iyi geceler

Kaos öncesi soft bir bölüm yazayım dedim. İnşallah soft olmuştur

Yazım yanlışı görürseniz haber edin. Kontrol ettim ama çok uykuluyum. Gözümden kaçmıştır.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar~

Taehyung odasının kapısını yavaşça aralamasıyla anında burnuna Jungkook'un tatlı feromonları ulaştı. Bütün odaya yayılmış koku Taehyung'un yüzünde küçücük bir tebessümün peydah olmasına neden oldu. Gözleri ise direkt kendi yatağında uzanmış olan Jungkook'u buldu. Merdivenleri ikişer üçer çıktığı için sık sık nefes alıyor, geniş göğsü hızlıca havalanıp iniyordu. Bir süre nefeslerini düzene koymak için öylece orda bekledi. Bu sırada gözleri ise Jungkook'un yüzünü turladı.

Jungkook'un göz altları morarmış, bir iki ay önce dolgun olan yanakları çökmüştü. Ten rengi dahi sanki bir hastalığının olduğunu anlatmaya çalışır gibi soluktu. Omega gözle görülür bir şekilde kısacık bir sürede zayıflamıştı. Ruh eşi bağı ruhsal acılarla beraber fiziksel acıları da getiriyordu. Jungkook ise hem ruhsal hem de fiziksel olarak bunun en iyi kanıtı niteliğindeydi.

Taehyung burnundan sıkıntılı bir nefes verdi. Jungkook'u bu halde görmek hiç şüphesiz en çok onu üzüyordu. Jungkook'a iyi gelmediğini düşünerek kendini yiyip bitiriyor, yetersiz hissediyordu. Halbuki Jungkook'a ne kadar iyi geldiğini bilse kendisiyle gurur duyardı.

Bir melek gibi yatağında uyuyan Jungkook'u uyandırmamak için bir kaç dakikadır açık olan kapıyı büyük bir titizlikle kapattı. Yavaş adımlarla yatağa doğru yürüdü. Jungkook yatakta yan bir şekilde uzanmıştı. Bir elini yastık gibi kullanarak başının altına koyarken, diğer eli de göğsüne çektiği dizleri arasındaydı. Minik, kiraz rengindeki dudakları ise öne doğru büzülmüştü. Dudaklarının rengi dahi öncesine göre daha cansızdı. Fakat Taehyung halen o küçük dudakları, dudakları arasında hissettmek istiyordu.

Her şeye rağmen, Taehyung'un gözünde Jungkook hâlen en güzeliydi.

Taehyung'un gözleri yastığına dökülen uzun siyah tutamları bulunca gülümsedi. Buruk bir mutluluk buyur etmişti bedenini. İçi kıpır kıpırdı. Deltası küçük bir oğlan çocuğu gibi sabırsızdı. Jungkook'un kendisine oranla küçük olan bedenini kolları arasına almak istiyordu. Seokjin'in tehditleri en çok onu korkutmuştu. Jungkook'u koruma iç güdüsü içini yakıp kavuruyor, masumca uyuyan bedeni kolları arasına almamak için kendisini zor tutuyordu.

Yine de hem Taehyung hem de deltası Jungkook'u uykusundan dahi uyandırmaya kıyamıyordu. Jungkook konusunda hassas ve korumacıydılar. Saçının tek bir teline dahi zarar gelmesine izin vermeyecek bir seviyedeydiler. Taehyung, Jungkook'u eşi olarak görüyordu. Jungkook'u uzun süredir kendince sahiplenmişti. Deltalar alfalara göre eşleri konusunda daha hassas olurlardı. Bütün hayatlarını dahi onlara adayabilirlerdi.

Taehyung'un durumu ise diğer deltaların durumundan daha farklıydı. Her an Jungkook'u kaybetme korkusuyla yaşıyordu. Jungkook onu ruh eşi değildi. Sanki her şey ince bir ipin ucuna bağlanmış gibiydi. Taehyung her gün içindeki korkularla savaşırken, aynı zamanda da Jungkook'u kazanmak için elinden geleni yapmıştı. Büyük uğraşlar sonucu şu anda oldukları konuma gelmişlerdi. Fakat bu durum Taehyung'un Jungkook'a olan aşkının hastalıklı bir düzeye ulaşmasına neden olmuştu.

Taehyung Jungkook'a söz verdiği gibi her şeyi üstlenmek için elinden geleni yapıyordu. Mümkün olsa ruh eşi bağının Jungkook'a verdiği acıyı dahi sırtlanırdı.

Dakikalarca irisleriyle Jungkook'un yüzünün her bir yanını defalarca kez yaptığı gibi yine zihninin en güzel yerine kazıdı. Bu sırada farkında olmadan ağır feromonlarının bütün odayı doldurmasına neden oldu. Jungkook uykuda olsa dahi omegası deltanın kokusuna karşı fazla duyarlıydı. Jungkook'un uyanmasına neden olmuştu.

I Want Only You | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin