Rahat uyuya biliyo musun ?

272 31 3
                                    

Geceleri rahat uyuyabiliyor musun rüyalarından

çıktığımdan beri? Ben de karşılığında sana şiir

yazmıyorum artık.

Ölmeden önce son isteğimi sormadan beni bir pazar

akşamüstü öldür, sokak köpekleri ve kargalar eşlik

etsin cenazeme, birdenbire herkes unutsun

varlığımı. Ampulü bozuk bir sokak lambası mezar

taşım olsun. Hayat "kaldığı" yerden devam etsin.

Bu şehri havaya uçur benimle beraber bir gece,

sevmediğin bu şehirden ve benden geriye enkaz

bir aşkın küllerinden başka bir şey kalmasın.

Güzel bir senaryo hazırla her zaman yaptığın gibi.

Çizdiğin sınırlar içinde kendine bir hayat

şekillendir, kendi aşklarını yarat... Yollar da

çizebilir misin kaçabileceğin? Gidebileceğin kadar

uzağa gittiğinde ve geri dönüp baktığında

arkandan takip etmediğimi görürsen üzülür

müsün? Sarışın bir pazar akşamüstü yüreğinin cam

kırığı parçacıklarıyla kes bileklerimi. Kan

parmaklarımın ucundan süzülürken ani bir darbe

ile bakışlarını da sil gözlerimden. Beni bir pazar

akşamüstü herkesin gözleri önünde öldür, cesedimi

bir tımarhanenin arka bahçesinde bulsunlar,

katilimi kimse bilmesin.

Sesini dök karanlık sokakların kuytu yerlerine.

Çakırkeyif ve neşeli bir akşam eve dönerken

birlikte yürüdüğümüz yollardaki ayak izlerini sil,

baktığın her yer kör olsun. Susman gereken her

noktada asla sözlerinin tamamını

hatırlayamayacağın bir şarkı mırıldan. Çek git bu

şehirden, hep hayalini kurduğun gibi. Giderken

kendini de götür; gözlerini, dudaklarını, asil

duruşunu…

Giderken hiç bir parçamı götürme!

Beni sensizliğimle baş başa bırak kapısı olmayan

bir odada. Göğsümde cam kırıkları söndür,

izmaritlerle yarala kalbimi. Bırak biz kaybedelim,

başkaları kazansın. Başkaları takıp maskelerini

çalıntı aşk sözcükleri söylesinler birbirlerine,

maskelerinin ardından sahte gülümsemeler

fırlatsınlar, yüzeysel sevişsinler, derinliğini

kendileri belirlesin kazılacak mezarlarının. Bırak

biz kaybedelim, kırılsın kalemimiz, müebbet aşk

cezasına çarptırılalım. Taburemi tekmele,

sallansın biriktirdiğim karanlık anılarım dar

ağacında. Beni bir pazar akşamüstü yağmurlara

göm.

Darbe oldu, karartma geceler yaşıyorum. Sigara

ve yalnızlıkla besleyip kalbimi, başından beri yalnız

olduğum yalanına inanmaya çalışıyorum. Beni

tekrar sevmeyerek cezalandır, tekrar

düşünmeyerek uzaklaştır kendinden. Darbe oldu,

ben sarhoş oldum sonra; her aynaya baktığımda

kendimi göremedim, yalnızlığıma üzülüp tüm

ışıkları kapattım. Bana ustaca planlanmış bir

suikast girişiminde bulun. Silahında tek kurşun

olsun, yalnız bir kurşun, göğsümü parçalayıp

kalbimi yalnızlığından tanıyacak kadar yalnız bir

kurşun!

Tetiği en masum parmağınla çek…

Beni bir sahil kenarından fırlat denize doğru.

Rüzgar saçlarını dalgalandırmasın ve suskunluğu

bozulmasın kumsalın.

Bazen koyu gecenin sabaha karşısı gibiydin sen,

gözlerinde herkesin farkına varamayacağı bir ışık

vardı, beni o ışıkla sabote et. Parmak uçlarını

sevincime batır, maskelerimi yırt. Beni topluma

kazandır ve uzaklaş geldiğin karanlığa doğru.

Yağmuru sustur şimdi, gecenin tüm sessizliğini

içine çek. Belki ben de bu koyu sessizliğe

katlanabilirdim, mevsimlerden sonbahar

olmasaydı...

Aşktan AfarozHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin