[+2]

8.5K 755 714
                                    

merhaba!!

-

jeongguk, elindeki telefonun ekranıyla bakışırken gözlerini saniyelik olarak yanında dikilen taehyung'a çevirdi. kaşları çatıktı ve o da telefonuna bakıyordu, ekranda bir şeylere bastıktan hemen sonra kulağına yasladı telefonunu, jeongguk merakla ona bakarken taehyung gözlerini jeongguk'a çevirip derin bir nefes aldı.

"dayak yemedi bu hiç bizden, o yüzden böyle."

"şiddet bir çözüm değil."

taehyung gözlerini devirdiği sırada açılan telefon ve oğlunun sesini duymasıyla gözlerini kocaman açtı. "neredesin sen eşek sıpası?!"

"dışarıdayım baba."

jeongguk kulağını telefonun dışına dayayıp konuşmayı dinlemeye başladı. taehyung aldığı cevapla yüzünü buruşturdu. "saatin kaç olduğundan haberin var mı? okuldan sonra eve geleceğim diyorsun, saatlerdir yoksun. üst-"

"baba, tamam. geliyorum. evde konuşabilir miyiz?"

taehyung arkadan gelen seslerle kaşlarını çatıp konuşmaya devam edecekti ki jeongguk'un kolunu dürtmesiyle derin bir nefes verdi. "tamam. çabuk gel."

yeonjun bir şey demeden telefonu kapattığında yüzüne kapanan telefonla tekrar yüzünü buruşturdu taehyung. "herife bak bir de yüzüme kapatıyor! ergenliğine veriyoruz her şeyi ama bu sınırı aşıyor artık."

jeongguk kapanan telefon ekranından sonra gözüken ana ekrandaki dörtlü fotoğraflarına baktı. buruk bir şekilde gülümsedi.

en arkada taehyung vardı, yüzü kaplan gibi boyanmıştı. hemen önünde jeongguk vardı, tavşan olmuştu, kafasında da tavşan kulakları vardı ve taehyung onun omzuna kollarını sararak kafasını o kulakların arasından geçirmişti. jeongguk'un hemen önünde yeonjun vardı, onun yüzü yeşil ördek rengindeydi, kafasında tatlı bir ördek şapkası vardı. hemen önünde, kameraya uzanmaya çalışan bir de bebek vardı, eunha, ayakta zor durmasına rağmen yeonjun onu belinden tutarak sabitlemeye çalışıyordu ve tombul yanaklarına kalp ve çiçek çizilmişti. burnunda minik kırmızı bir nokta da vardı, biraz kediyi andırıyordu.

ailelerine katılmasının birinci yıldönümüydü o gün, o fotoğraf da her yıl aynı gün çektikleri fotoğrafın üçüncüsüydü.

taehyung üstten gelen mesaj bildirimine tıklayıp jimin'le konuşmaya başlarken jeongguk hiç dokunulmamış yemek masasına baktı üzüntüyle. son bir haftadır yeonjun eve geç geliyordu, bugüne kadar haberli olsa da bugün habersiz bir şekilde geç kalmıştı ve bu herkesi telaşlandırmıştı.

"aç mıdır acaba?" diye mırıldandı.

"aç olsa bile bizimle yemeyeceği kesin." dedi taehyung homurdanarak.

"kalsın yine de."

"sen yesene bir şeyler." dedi taehyung kafasını telefonundan kaldırarak. jeongguk kafasını sağa sola salladı, "canım pek istemiyor."

"jeon-"

"baba!" diye bağırarak koşa koşa mutfağa giren eunha, elindeki sulu boyayı ve kirli su dolu bardağı jeongguk'a uzattı. "bitti." dedi, jeongguk elinden alırken muhtemelen yerlere döküldüğü için yarısı boş olan bardağı ve birbirine karışmış renklerle dolu sulu boyayı tezgaha bıraktı. eunha kirli ellerine bakıp hızla arkasına dönerken taehyung onu yakalayıp kucağına aldı.

"nereye küçük hanım?"

"ya, baba bırak!"

"temizlenmeden olmaz." dedi ve dışa dönük tuttuğu eunha'yı öne doğru uzatarak jeongguk'un ıslak mendille minik ellerini silişini izledi. tamamen ona odaklıydı, eunha temizlenmemek için elleri arasında çırpınsa da gözleri son günlerde mutsuz olan eşinin solmuş yüzündeydi. her şeyin farkındaydı ama ne yapacağını ve sorunun asıl kaynağını bilemediğinden sadece onu neşelendirmeye çalışmıştı kaç gündür.

life goes on | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin