4.BÖLÜM

211 35 4
                                    


Lisa'ya söz verdiğim gibi onu bir restorana götürmüştüm. Tahminlerime göre iki gündür doğru dürüst bir şey yiyememişti. Ona güzel bir şey söylemeye karar vererek kendimize birer et söyleyip garsonu yanımızdan göndermiştim. 

Şimdi de o, önündeki dumanlar çıkan tabağı izliyordu ben de merakla onu izliyordum. Bir müddet öylece onu izledikten sonra hiçbir şey yapmayacağını anlayıp çatal bıçağımı elime aldım.

-Neyi bekliyorsun Lisa? Yesene.

Olumlu anlamda başını sallayıp bir eline çatalını aldığında önüme dönüp etimi kesmeye başladım. Yan gözle ne yaptığına baktığımda eti nasıl kestiğimi dikkatlice izlediğini ve benim yaptığım gibi etini kesmeye çalıştığını fark ettim. 

Keşke bıçağın ters tarafını kullanmaya çalışmasaydı ve çatalı düzgünce tutabilseydi.

-Çatalını yanlış tutuyorsun. Diğer eline alman lazım.

Kısa bir duraklamanın ardından kafa karışıklığıyla elindekilere bakmaya başladığında iç çekip elimdekileri bıraktım ve meraklı bakışları altında sandalyemi ona doğru yaklaştırdım.

Tabağı yavaşça önüme çekerken bıçağını elime alıp etini yavaşça kesmeye başladım. "Böyle yapman gerekiyordu." bakışlarımı ona çevirdim "Anladın değil mi?"

Usulca başını salladığında çatal bıçağı ona uzattım ve arkama yaslanıp onu izlemeye başladım. Beceriksizce eti kesmeye çalıştığında yüzümde minik bir gülümseme oluştu. O düşündüğümden de farklı birisiydi. Başından ne geçti bilmiyorum ama şu durumda sanırım ona yardım etmem gerekiyordu.

...

Elimdeki anahtarla evin kapısını açarken bilmem kaçıncı defa duyduğum zil sesiyle sinirle Lisa'ya döndüm.

Göz göze geldiğimiz gibi elini hızla zilden çekerken suçlu bir çocuk gibi elini önünde bağlayıp beni izlemeye başladı. Sıkıntıyla alnımı sıvazlayıp kapıyı açtım ve içeriye girmesi için kenara çekildim. Gidecek herhangi bir yeri olmadığını anladığımda onu evime getirmeye karar vermiştim.

Adımlarını salona çevirdiğinde kapıyı kapatıp peşine takıldım. "Sen burada bekle üstümü değiştirip geleceğim."

Bakışlarını salonda gezdirirken başını salladı "Tamam."

Arabanın anahtarını sehpanın üzerine koyduktan sonra hızla yatak odasına ilerleyip dolaptan Lisa'ya uyacak birkaç parça şey çıkardım. Yarın kayıp şubeye gidip gelen ihbarlara bakmak gerekecekti. Belki ailesi onu arıyor olabilirdi. 

Üzerimi değiştirdikten sonra Lisa için ayarladığım kıyafetleri de alıp odadan çıktım. Onu salondaki aynanın karşısında gördüğümde ne yaptığını anlayamamıştım. Öylece ayna ile bakışıyordu. Ne yapmaya çalıştığını sormak için dudaklarımı aralayacakken kolunu yavaşça havaya kaldırdıktan birkaç salise sonra elini hızla ağzına atmasıyla kaşlarımı çattım.

Sanki dünyanın en ilginç şeyini görmüş gibi ağzından şaşkınlık dolu bir nida çıkardığında dudaklarım istemsizce yukarıya kıvrıldı. Sanırım bugün hayatımda hiç gülümsemediğim kadar çok gülümsemiştim. 

Elimdeki kıyafetleri koltuğun üzerine bıraktıktan sonra yanına adımladım. Aynadaki yansımamı gördüğü gibi bakışlarını hızla bana çevirdiğinde alt dudağımı ısırdım. Şaşırdığında kocaman olan gözleri neden onu bu kadar tatlı yapmak zorundaydı ki?

Lisa "Orada bize benzeyen iki kişi var."

Kısaca hayranlıkla baktığı yere yani yansımamıza bakıp bakışlarımı tekrardan Lisa'ya çevirdim ve sanki çok normal bir durummuş gibi aynanın ne olduğunu açıklamaya başladım. Sonuçta konuştuğum kişi Lisa'ydı. Onun yanında normalle anormal durumlar birbirine karışıyordu.

Ağzımdan çıkan her kelimede şaşkınlığı bir tık daha artarken en sonunda aynaya dönüp saçma sapan hareketler yapmaya başladı. Yaptığı her harekette yüzündeki gülümseme biraz daha büyürken bana döndü.

Lisa "Keşke denizde de bundan olsaymış."

Kafa karışıklığıyla dudaklarımı araladım "Denizde derken?"

Gülümseyen suratı yavaşça solarken telaşla olduğu yerde kıpırdandı. Ardından salona yüksek sesli bir kahkaha bahşetti. "Sadece şaka yapıyordum. Deniz ne alaka ki? Orada yaşayacak değilim ya? Öyle bir şey olamaz zaten."

Sona doğru sesi yavaşça kısılırken ne kadar saçmaladığını fark etmiş olmalı ki ağzını kapatıp bakışlarını benden kaçırmıştı. Yüzündeki sahte olduğundan adım kadar emin olduğum gülümsemesi de silinirken huzursuzca elleriyle oynamaya başladı. 

Lisa "Uyumak istiyorum."

Şimdilik üzerine gitmek istemediğim için onu hızla onayladım ve koltuğun üzerindeki kıyafetleri eline tutuşturdum. "Koridorun sonundaki odada kalabilirsin. Duş almak istersen odada temiz havlu var."

Hiçbir şey demeden yanımdan geçip gittiğinde kafa karışıklığıyla onu izledim. Daha beş dakika önce gayet mutluydu. Bir anda ne değişmişti ki? Acaba onu rahatsız edecek bir harekette mi bulunmuştum? Belki de bana hala tam olarak güvenmiyordu ve yakın olmamız onu rahatsız etmişti. Sanırım ona biraz daha mesafeli davranmalıydım.

...

Elimdeki dosyaları arşiv odasına götürmesi için Mina'ya uzattıktan sonra huzursuzca etrafıma bakınıp odama ilerledim. Lisa'yı tek başına evde bıraktığım için huzursuz olmuştum ve bütün gün de aklım onda kaldığı için hiçbir şeye tam olarak odaklanamamıştım.

Taehyung "Hey Chaeyoung! Sana sesleniyorum duyuyor musun?"

Kulağıma ilişen yüksek sesle olduğum yerde durup arkama döndüm ve koridorun başında bekleyen Taehyung'un yanına adımladım. "Kusura bakma bugün biraz dalgınım da."

Beni onaylayan birkaç mırıltı çıkardı. "Belli bütün gün etrafta boş boş gezinip durdun. İstersen bugün erken çık. Ben senin işlerini hallederim."

Başımı olumsuz anlamda salladım "Hayır gerek yok ben hallederim. Senden istediğim kayıtlara baktın mı?"

Taehyung "Baktım, yakınlarda gelen herhangi bir kayıp ihbarı yokmuş. Sen bunu niye sordun ki?"

Elimi boşver dercesine salladım "Önemsiz bir şey." aklıma gelen şeyle hızla devam ettim. "Peki sahilden herhangi bir şey çıktı mı? Cinayet aleti falan?"

Başını olumsuz anlamda salladı "Hayır daha bir şey bulamadık. Aramaya devam ediyorlar."

Olduğum yerde rahatsızca kıpırdanıp elimi sıkıntıyla saç tellerim arasından geçirdim "Otopsi?"

Aldığım olumsuz cevap sinir katsayımın artmasına sebep olurken kısaca etrafıma bakınıp Taehyung'a doğru bir adım attım. "Otopsi sonuçları ilk benim elime geçecek. Kimsenin sonuçların çıktığından haberi olmayacak."

Kafa karışıklığıyla yüzüme baktı "Tamam da niye ki?"

-Orasını boşver sen sadece dediğimi yap.

Çünkü buradaki hiç kimseye güvenmiyordum. Kim Seokjin'in adamları her yerdeydi ve daha geçen ay aramızdan birinin onun adamı olduğunu öğrenmiştik. Şimdi de elimizde bir şüpheli varken kimse onu harcamak için bir dakika dahi düşünmeyecekti. İnsanlar acımasızdı. Kendi çıkarları için kendinden dahi haberi olmayan bir kızı harcamak onlar için çocuk oyuncağı olacaktı.

Taehyung yanımdan uzaklaştığında göz ucuyla kolumdaki saate baktım. Pekala çıkmama daha vardı ama Taehyung'un dediği gibi bugün biraz erken çıkabilirdim. 

Akşam trafiğine kalmamak için aceleyle odama gidip ceketimi ve masanın üzerindeki ışığı yanıp sönen telefonumu elime aldım. Gelen bildirimlere bakmak için telefonu açtığımda Joy'dan gelen mesajın üstüne tıkladım.

Joy: Evde olduğunu düşünerek yanına geliyorum. Konuşmamız lazım.

Tanrım! Lisa'yı o evden bir an önce çıkarmalıydım.


Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Chaelisa'lı günler efenim♡

My Love İs Longer Than My LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin