Geçmiş ten kesitler...
Sesimi çıkarsam onu hatırlardım, Ama beynimdeki o bağıran Ses çığlıkları herşeyi apaçık anlatıyordu zaten yaşamamın bir sebebi mi var diyip duruyordum kendime doğrusu.
O zamanlar 12 Yaşımdaydım..
Herşeyden habersiz mutlu olduğumuzu sanıyordum. Meğersem tam tersiymiş. Ben annemin haksız olduğunu sanıyordum. Ve hep babamın tarafındaydım. Annem her zaman üzgün bir şekilde yanımdan ayrılıp gidiyordu.. Bende bunları hep tribinden sanıyordum.Meğersem annem bana bir şeyleri anlatmaya çalışıyormuş. Bir gün annem Boş bir tencereye çok az yağ koyup, sonra o yağı ocağa bırakıp gitti. Bende annemin evde olduğunu sanıp bağırdım.
"Anne ocakta birşey mi var?"
Diye. Bilmiyordum ki o gün annemin beni bıraktığı gündü. O sırada sigara kokusunun yanından bile geçemeyeceği ağırlık ta bir yanık kokusunu duydum. Koku giderek kendini keskinleştiriyor neredeyse tüm evi kaplıyordu. O sırada hiç durmadan babamı aradım ama babama ulaşamadım. Babam da meğersem o gün beni bırakıp başka üvey kardeşlerimin yanına gitmiş.
Ben yanık kokusuna aldanmadım dayandım. Bir dakika bile olmadan ev alev aldı . Ben gözümü açıp kapayana kadar ev tutuşmuştu. Evden hemen uzaklaştım. O sırada komşular ambulansı aradı, İtfaiye falan derken kendimi hastanede buldum.Ben o telaş ile babamın evde olduğunu ve babam nerde diye hemşirelere bağırıyordum. En sonunda babam kapıdan çıkıp geldi.O sırada çok sevinmiştim. Babama kendimi o kadar kaptırmıştım ki o sırada baba,baba diyen bir küçük kız geldi. Bende hiçbir şeyin farkında deyildim. O sevgiye kendimi o kadar kaptırmıştım ki annemin nerde olduğunu bilmiyordum. Babam telaşlar içinde odamdan çıktı. Bende en sonunda annemi merak etmiştim. Kimi gördüysem sordum. En sonunda bir polis abla bana yardımcı oldu. Hiçbir şey sandığım gibi değilmiş. Yangın çıktığı gün annemi kaybetmiştim. Bu beni çok üzmüştü.Nereye gitsem babamı bulamıyordum. Annemin cenazesine bile gitmek istemiyordum babamın bana anlattıklarından sonra.
🍂
Bir, iki hafta geçtikten sonra beni yetimaneye götürdüler. Herkes bana ters ters bakıyordu. Aslında ben öyle sanıyordum. Meğersem herkes benim üzerimdeki lüks kıyafetlere takılmıştı. Bende o sırada sinir olmuştum. Ve birden bağırdım.
-Hiç insan görmediniz mi? Diye
Hiç kimse sesini çıkarmadan uzaklaştı. Benimde hiçbir fikrim yoktu neden buraya geldiğim hakkında.
Kendi kendime soruyordum.
Ben buraya neden geldim?
Burası kimsesizlerin yurdu değilmiydi?
Ben kimsesiz miyim?
Diye.
Yetimane bana hastane gibi geliyordu. Eski beni artık arkadaşlarım değil ben bile tanımıyordum. Arkadaşlarım beni çok hırçın deli yürekli bilirlerdi. Ama ben artık o kız değildim. Korkak bir kız olmuştum. Resmen Huysuz birine dönmüştüm. Kendimi sevmeyi bırakmıştım, Kendime olan o özgüvenimi artık yitirmiştim. Ailemi çok özlemiştim. Babama ne olduğunu bile bilmiyordum. Kafam hala o eski küçük çocuğun dediğinde kalmıştı. Neden abi değilde baba?
Aklıma kötü kötü şeyleri getirmemek için kendimi tutuyordum. Duvarların arkasında dolanıp duruyordum. Aynalara bakmaktan korkuyordum. Babamın o küçük prensesi artık yoktu. Kalbi çirkinleşmiş bir kız çocuğu vardı. İlk defa aynalara geçmeye korkuyordum. Hayallerini gerçekleştirmek isteyen kız aynanın karşısında yoktu.
Hiçbir arkadaşım beni sormuyordu. Düşündüğüm kadarıyla artık eskisi gibi zengin olmadığımı anlamışlardı.
Bir yandan bu halime çok sevinmiştim. O eski karaktersiz zengin züppe olan kız yoktu. Kalbi temiz narin vahşi olmayan bir kız vardı. Gün gün geçtikçe bende farkındaydım. Eski babasının prensesi yoktu. Yeni kimsesiz olan bir kız vardı. Herşeyin farkında olan kız vardı. Ailesini hiç bırakmayan kız vardı. Günlerce ağlıyordum. Yüzümdeki tebessüm hiç bitmessede göz yaşlarım gün gün azalıyordu. Artık iki yüzlü bir kız olmuştum. Odasında ağlayan, arkadaş çevresine geldiğinde ise gülüp kahkaha atan biri olmuştum. Bazı insanlar bana çok soğuk davransada ben hala dimdik durmayı başarıyordum. Yeni kimsesiz olan bir kız gelmişti. İsmi ise Peri'ydi. Çok yakın davranan bir kızdı. Onunda ailevi sorunları vardı. Belli etmesede içi ağlayan bir kızdı. Bir birimizi farkında olmadan koruyup kolluyorduk.
Ne yapsak birlikte olmuştuk. Bir gün
bahçede otururken elimi tahtaya attığım an parmağım kesildi ve bende hemen bunu fırsat bilip Peri'ye baktım. Peri'de aynı şekilde bana bakıyordu. Peri'ye dedim ki
-Sende benim düşündüğümü mü düşünüyorsun?
Peri'de dedi ki
-Bilmem ki
Ona bakıp kahkaha attım oda aynı şekilde güldü.
Dedim ki Peri bana gülme ama benim okuduğum bir kitapta gördüğüm bir şey vardı. İki arkadaş parmağını kesip parmaklarını kanatıyorlardı ve kan olan parmaklarını birleştirip birbirine sürüyorlardı. Sürdükten sonrada bir birlerinin parmaklarını yalıyorlardı bu işleme ise kan kardeşliği diyorlardı.
Ve aynı işlemi Peri ile bende denedik birbirimizi bırakmiycağımıza and içmiştik.
Çok eğlendiğimiz günlerden biriydi.
Resmen Peri'yi kardeşim gibi görüyordum. O ne yapsa gülüyordum. Her düştüğümüz an ağlamak yerine gülüyorduk.
Bir gün yetimaneye benim eski halerimi sergileyen biri gelmişti resmen. İsmi Yaren'di. Kendini çok bilmiş zannediyordu. Ama halbu ki hiçbir şey de bilmiyordu. Cahil'in tekiydi. Sinir bozucuydu. Herkesi eski zenginliği ile kendine çekiyordu. Ama hayatından da kimseye bahsetmiyordu. Bahsetse kimse onu takmayı bırakacak ya. Günlerden bir gün okula Peri ile giderken Yarende aynı okula giriş yaptı. Okulumuza ilk gidişimizdi. Tabi eski özel okul kadar olmasa da güzel bir okuldu. Peri ile sınıfa girdiğimizde en ön sırayı ikimiz kaptık. Ve oturup kitaplarımızı çıkardıktan sonra sınıfa havalı bir şekilde Yaren giriş yaptı. Herkesin gözleri onun üzerindeydi. Herkese eski vilasından bahsediyordu. Herkes soruyordu sen bu kadar zenginsen neden bu okuldasın diye.
Ama kimsede bilmiyor ki yetimanede kalıyor.
Zil çaldı yeni Hocamız geldi. Hocamızın ismi Aslı'ydı. Fen öğretmeniydi. Yaren tabi her zaman ki gibi kendini sevdirmeyi başarmıştı. Peri ile bir birimizin marifetlerini göstermek istemiştik. Ve göstermeyi de başarmıştık. Zil çaldıktan sonra Yaren yanımıza geldi. Bizim kardeş mi arkadaş mı olduğumuzu sordu. Tabi cevabımız kardeş gibiyiz oldu. Yaren bize de vilasının olduğunu söyledi ama bilmiyor ki bizde yetimanede yaşayıp onu görüyoruz. Şimdiden anlamıştım yalancı olduğunu. Ona belli etmeye çalıştım. Bize kendini saklamaya çalışma diye . Biliyoruz sen yetimanedesin diye. Tabi bize yalvardı söylemememiz için. Bizde tabi saf olduğumuz için kabul ettik.
Günler geçtikten sonra bizim ile arkadaş olmak istediğini söyledi. Ben doğrusu istememiştim ama benim saf arkadaşım çoktan kabul etmişti bile. Ben aslında çok korkmuştum. Peri Yaren ile arkadaş olup beni unutursa diye. Hep beynimde bu düşünce vardı. İstemsizce Periden uzaklaşmaya başlamıştım . Yaren de bunu fırsat bilip Periyi kandırmaya çalışmıştı. Bende eski ben olmadığımı fark edip hemen arkadaşımı yanlız bırakmamak gerektiğini bir kere daha anlamıştım. İster istemez Peri ile çok samimiliği kesmiştik.
Ve artık bende kendimde suç olduğunu düşünerek Yaren'i sevmeye başlamıştım. Aylar Yıllar geçmişti. Ve o gün ihanet uğrayan ben olmuştum. Kalbimde ikinci kez bir ağrıyı hissetmeye başlamıştım. Hani derler ya intikam güzel şey. Bende o günden sonra bunu düşünerek hareket etmiştim. Yarenin bize ihanet ettiği günde o günden itibaren başlamıştı. Ve bilmiyordum ki hayatımın bu günden sonra en kötü gün olacağını. Ve benim hayatımda burda başlıyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşam Yıldızı
Novela Juvenil"Bir kayık su onu bataklığa çekerken balık kayığı uyarmış kayık denizi çok sevsede balığı alıp oradan uzaklaşmış tam evlerine varmış lar eğlene eğlene balık susuz luktan boğulup ölmuş" karşımda duran Yaren hanıma boş gözlerle baktım "Yani herşey den...