Tek hatırladığım bir şeye çarptığımda uçurumdan düştüğümdü.
Tek hatırladığım öldüğümdü. Ölemeyecek kadar hızlı atan bir kalpti.
Pat pat pat
Bembeyaz bir ışıktı. Sanırım ölüyordum. Daha çok küçüktüm. Daha yapmam gereken çok şey vardı. Daha sevecektim sevilecektim. Aşık olucaktım. Terliklerimle pıtı pıtı gezecektim. Bir sahil kasabasında. Daha yapmam gereken bir ton şey vardı. Saçlarımı daha da uzatıcaktım mesela. Sonra tekrar kesecektim. Annem kızacaktı. "Aslı ne yaptın sen" diyecekti.
Ben de umursamadan geçip gidicektim. Her halimle havalı olduğumu düşünecektim.
Daha kırılıcaktım kıracaktım. Yok edecektim kalbimdeki yaraları, yaralayanları...
Daha yeni çıkan filmlere gidecektim. Kitapları okuyacaktım. Sezen şarkı çıkarır mıydı ben ölmüşken. Yapmazdı değil mi?
İtalyayı gezmeden ölmek de ne?
Yo yo hayır bu olamazdı.
Ben yaşamalıydım.
Daha bir sürü şey bir milyon şey yapacaktım.Babamın aldığı 23. yaş doğum günü hediyesini uçurumdan yuvarlamama kızar mıydı? Yanımda kim vardı? Ne yapıyordum? Ben o arabada ne halt ediyordum? Okulun en havalı kızı olduğum için mi bunlar başıma gelmişti? Ya da bunu umursamadığım için mi? İlk defa küçük boşluğum doluyordu sanki. Dolmadan ölecek miydim? Çok mu içmiştim? Neden uçurumdaydım ben?
Kısık kısık sesler doluyordu kulağıma. Hayattan bir şeyler. Hayatta mıydım? İnanmıyorum. Hayattayım sanırım. Bir dakika sessiz olun duyamıyorum.
"23 yaşında kadın hasta. Ağır yaralı. Araba kazası. Acil ameliyat. Ameliyathaneyi hazırlayın. Çabuk! Çabuk!"
"Kimliğini tespit edebildiniz mi?"
"Hayır efendim."
Curcuna sesler neredeydik? Başım çatlıyor. Bir ağrı kesici verebilir misiniz?
Ben tanıtabilirim kendimi. Ben Aslı. Aslı Sezen Kara. Babamın minik serçe hayranlığından gelir bu ismim. Ama sevdiklerim sadece Sezen der bana. Genelde kendimi insanlara Aslı olarak tanıtırım. Şu okuldaki herkesin arkadaşı olan kız var ya o benim. En yakışıklılar çıkan ama hepsi boş beyinlidir hani. İyi biri değilim ama kötü olduğumda söylenemez di mi? Tanıttım işte kendimi bırakın beni. Anne, baba nerdesiniz? Sanki beynimin içine füze koymuşlar gibi bir ağrı var kalbim hıphızlı çarpıyor gibi ama doktorlar "nabız düşük" diyorlar. Ne olucak şimdi bana? Arabayla ne yapıyordum ben? Hatırlayamıyorum. Sanırım beynim uyuşuyor. Ameliyat odası, hastahane kokusu geliyor burnuma. Çok hasta olduğumda babam getirirdi. Bir serum alırdım evime dönerdim. İşte öyle bir koku var. Uyuşuyorum.. sanırım uyuyacağım. Kendimi tanıtma işlerine sonra devam edebilirim..."Ona her şeyi anlatacak mıyız?" Sesler boğuk boğuk ama anlaşılır şekilde kulağıma doluyordu. Annemin sesi bu. Anne seni çok özledim. Gözlerimdeki ağırlıktan dolayı gözlerimi açamıyorum. Her yerim ağrıyordu ama hissedemiyorum sanki. Çok fazla ağrı kesicinin etkisi olmalıydı. Ne zamandır uyuyordum ben? Hastanede ne işimiz vardı? Trafik kazasını hatırlıyorum ama nasıl nerde bu soruların cevabı yok. Hastane kokusu yine geliyor burnuma. Rahatsız bir yatak, beyaz çarşaflar... Hareket edemiyorum kalmışım. Boğazım kupkuru. Su içmek istiyorum. Ama söyleyebilecek gücüm yok. Sonra tekrar uykunun kollarına bırakıyorum kendimi. Bir cümlem bile yok. Uykudayım.
"Hasta birkaç gün içinde kendine gelecek merak etmeyin." Diyor kalın sesli bir adam. Sanırım doktor. Tabi ki doktor. Ama bunu algılamam bile en az bir dakikamı alıyor bu kadar mi geriledi beynim.
"Sanırım hayattayım. Yaşayacağımı düşünmezdim. O kocaman uçurumda, benden büyük İstanbulla başa çıkabilmiş miydim? Nerelerden dönmüştüm. Vay be. Bunu beklemiyordum işte. Açıkçası en ufak şeyde hasta olur, nazlanır ve yerimden asla kalkmazdım. Korku filmlerinde ilk ölecek olan kız benim. Nasıl hayata tuttunduğuma şaşırıyorum. Bilincim yavaş yavaş açılıyordu. Ama konuşamıyordum. Hafıza kaybı mı demişti doktor? Doğru olabilirdi. Çünkü sanki bazı şeyler bölük pörçüktü. Ama önemli değildi. Son 20 senemi hatırlamasam bile hayatımda pek bir şey değişmezdi. Hayata dönmüştüm ya. Yeterdi. Yine yapacak şeyler bulurdum ben. Bir yerden toparlardım. Hayattaydım. İnanamıyorum. O kadar acı çekiyordum ki hastaneye getirilirken sanki ölmüşüm de beni mezara sokuyorlardı. Şimdiyse hastane yatağında hareketsiz bir şekilde yaşama tutunmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Balık
Novela JuvenilOkyanusta bir serçe, gökyüzünde bir balıktım. Ne uçabiliyordum ne yüzebiliyordum. Tek yaptığım çırpınmaktı. Tek yaptığım beni farketmemeleriydi mıntıkalarında. Okyanusta bir serçeyi bir balık farketse ne olurdu? Muhtemelen unuturdu. Ben hem serçe he...