14.

5.9K 580 382
                                    


Kitaba bir kaç gün, hatta tahminimce uzun süre bölüm gelmeyecek. Sebebi bölüm sonunda yazıyor. Oraya bakmadan geçmeyin sakın 😡!!

Ayrıca 4K için hepinize teşekkür ederim, elimden geldiğince en iyisini yapmaya çalışıyorum, yorumlarınız ve görüşleriniz benim için değerli ♡

Geçiş bölümüydü, kısa oldu kusuruma bakmayın. 

Oy verip bol bol yorum yapmayı unutmayın!!

"Midem bulanıyor Jisung! Çek şunu gözümün önünden." Minho sinirle kendisine bağırdığında, elindeki kaşığı kendi ağzına götürdü. Bal ağzında erirken kendisine çatık kaşarla bakan kızıl çocuğu umursamadı. 

Dudaklarını diliyle ıslatıp, "neden balı sevmiyorsun? Seninle bal fantezisi yapabilirdik." dedi sinsi gülümsemesiyle.

Minho göz devirip mutfaktan çıkmadan önce, "klişe olma Jisung, daha çekici bir şeyler bul."

Mutfaktan çıkıp oturma odasına geçti. Beraber oldukları günden sonra Jisung onu arkadaşlarıyla tanıştırmıştı. O gün aklına geldikçe hala gülüyordu, kendi haline. Hararetli geçen geceden sonra Minho yürümekte biraz zorlanmıştı, vücudunun her yeri aşk ısırıklarıyla kapalıydı ve o halde çocuklarla buluşmaya gitmek zorunda kalmıştı. Herkes -özellikle Hyunjin- onunla çok dalga geçmişti.

Hepsiyle iyi anlaşmıştı. İçlerinden en çok Felix ve Hyunjin'le yakınlaşabilmişlerdi çünkü onlar tam olarak Minho'ya benziyorlardı.

Buluşmadan sonra Jisung ona evinde kalmasını teklif etmişti. Minho başta fikre pek sıcak bakmamıştı, çünkü ailesi Jisung'u tanımadığı için, öğrendiklerinde sıkıntı çıkarabilirdi. Fakat Chan'le konuşup haber verdikten sonra, Jisung'un teklifini kabul etmişti.

Yaklaşık üç gündür birlikte kalıyorlardı. Araları gayet iyiydi, ama ortada kesinleşmiş hiç bir şey yoktu. Jisung hala ona bir teklif yapmamıştı, Minho da sadece 'takılmak' istediğini düşünüp üzülmüştü.

Aslında konunun üzerinde biraz düşündüğü zaman, bir sıfat altında birlikte olmalarına gerek yoktu. Sevgili olmak yerine Jisung ve Minho da olabilirlerdi.

Sevgililik bir sıfattan daha ilerisi değildi.

Koltukta yanına oturan mavi saçlıya baktı. O da kendisine bakıyordu.  Bakışları biraz farklıydı.

"Ne oldu?" diye sorma gereği duydu.

"Ne düşünüyorsun?"

Minho yakalanma düşüncesinden nefret etti, hevesli gibi gözükmek istemiyordu.

"Sadece- bilmiyorum. Burada seninle böyle olmak beni biraz-"

"Boşluğa sürüklüyor? Beni de." beni tamamladı. Her zamanki gibi.

"Evet. İllaha bir sıfat altında konuşalım demiyorum ama böyle olmak beni biraz geriyor. En azından, aramızda ne varsa bunu konuşalım." dedi tek nefeste. Ne olacağı yada nasıl geri dönüş alacağı artık umurunda değildi.

Jisung konuşmadı. Minho yenilgiyle omuzlarını düşürüp gitmek için hazırlanırken, beline sarılan kollarla durmak zorunda kaldı.

" Bunu nasıl anlatmam gerekiyor bilmiyorum ama, yanımda olman hoşuma gidiyor Minho. Bana anlattıklarından sonra, ilk tanışmamız ve dahası... Sana karşı bir sempatim var; bu hoşlantı mı yoksa aşk mı bilmiyorum." 

Kendisini kırıcı cümlelere hazırlayan minho, bu cümleleri gerçekten beklemiyordu. Başta nasıl cevap vereceğini bilemedi. Sustu ve kendisi ayaktayken, belinden sarılıp kafasını göğsüne koyan çocuğu izledi.

"Ben sana aşığım Jisung. Çok fazla," dudaklarından dökülen cümleler tamamıyla içinden geçenlerdi. Kendine bile itiraf edemesede, birlikte oldukları günden sonra emin olmuştu. Minho, Jisung'dan başkasıyla yapamazdı.

"Ama sen hislerinden emin olmadıkça seninle sevgili olmak istemiyorum. Baskı altında olmanı istemiyorum. Birlikte vakit geçirelim, iyice düşün ve nasıl devam edeceğimize karar verelim. Olur mu?"

Jisung kafasını kaldırıp konuşan çocuğu izlerken başıyla onayladı. Gülümsemesi büyümüştü. Küçük bedenin arada kendisini domine etmesi hoşuna gidiyordu.  Kafasını göğsünden cekip, kucağına oturttu.

"Vakit geçirmek derken... Seks de dahil mi?" kucağındaki bedeni kızdırmak için sorduğu soruyla birlikte ikiside güldü.

Aslında daha çok Jisung, Minho'nun güzel gülüşüne güldü.

"Üzgünüm babacık, buna seks  dahil değil. Vakit geçirmek derken, birlikte date'e çıkmak gibi, sıradan şeyler-" Jisung boynunu emmeye başladığında cümlesi yarıda kesildi.

"H-hey, beni dinle."  kafasını geriye atıp, gözlerini kapatmamak için kendini zor tuttu.

"Hmm. Dinliyorum, devam et." söylediğinin aksine, dinlemiyordu. Dudakları ezbere bildiği boyunda ıslak bir yol çizmeye başlamıştı.

Minho dayanamadığını hissettiğinde ellerini altındaki bedenin omuzlarına koydu. Ufacık öpücükleri üzerinde yıkım kadar büyük etkiler gösteriyordu. Çünkü karşısındaki kişi basit birisi değildi, Han Jisung'du.

"Sanırım- sanırım vazgeçtim babacık. Beni yatağa götür."

________

‼️Minik bir reklam verelim burda‼️
Kitabın konusunu açmayacağım, siz okuyun ve öğrenin.
Keyifle yazdığım, bir kaç saatte tamamen oturttuğum bir kurgu oldu, okuyucularını bekliyor :)

 Keyifle yazdığım, bir kaç saatte tamamen oturttuğum bir kurgu oldu, okuyucularını bekliyor :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
 cigarettes after sex • minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin