2- Hogwarts'a Dönüş

34 3 37
                                    

Kadebostany/
Castle In The Snow

▪♧▪

"Ona dikkat et. Onu tanı. Onu anla" derinden gelen boğuk ses içine işlerken buna alışkındı.

"Neden?" deyiverdi kısaca, bu tek kelimelik dönüt asla sadace bir soru değildi.

"Anlayacaksın. Başarmak istiyorsan deneyeceksin"

"Bağlantısı ne benimle? Bizi neden ilgilendiriyor?"

"Onu tanı"

Derin bir nefes aldı, anlaşılmıştı. Onun hakkında bir şey söyleyeceği yoktu.

Kaybolmaya başlayan seslere halsiz bir soru daha sordu. Yorulmuştu.

"Hangisine bakmalıyım peki?"

"İkisine de"

▪♧▪

Hogwarts Express'i çoğu kişiye göre muazzamdı. Kırmızı trenin ihtişamı sizi ilk gördüğünüz andan -daha 11 yaşınızdayken- hayran bırakır, etkilerdi. Ve bu hayranlık 7 yıl boyunca duygusal bir bağa sürüklenirdi. Üstelik arkadaşlarınızla buluştuğunuz, ailenize veda ettiğiniz güzel bir peronu da vardı. Herkes bu treni severdi.
Bir kişi hariç:

Tom Riddle.

Tom; içinde sihir olmayan bir şeye hayran olmazdı, hoşlanmazdı, sevmezdi, nefret ederdi. Sihir onun için gelecekti. Ve gelecek onundu. Geçmişi başkalarının elinde çöpe dönmüş bir paçavraydı. Geçmiş; hiçbir zaman olamadığı çocukluk, elinden alınan gökyüzüydü, aydınlıktı.

Karanlığa atıldığında aydınlık olması çözüm değildi, tek çaresi daha karanlık olmaktı.

Bu yüzden pek keyifli geçmezdi tren yolculukları. Arkadaşları kendi aralarında sohbet ederken o kitabını okur yada defterine bir şeyler karalardı. Kimse de ona bulaşmazdı. İlk görüşlerinde bir kaç basit sorudan sonra onu kendi haline bırakırlardı. Çünkü genç oğlanın Hogwarts'a varana kadar uzun konuşmayacağını bilirlerdi.

Yine o yolculukların birinde son saatlere geliyorlardı. Bu kez ne kitap okuyordu ne de kalemini sayfanın üzerimde gezdiriyordu genç oğlan. Düşünüyordu. Bir köprüden geçerken, tünelin içindeyken, dağın yamacından geçerken gözünü bir an olsun çekmemişti camdan. Aklı o gündeydi.

Zihninde tüm olanları tekrar oynattı. Zihnefendet yetenekleri bu konuda epey yardımcı olsada zaten elinde pek bir şey yoktu. Savaş günü ve Çatlak Kazan'da geçirdiği günlerde tesadüfen duydukları, işte hepsi bu kadardı.

▪♧▪

Akşam yemeği için bar/lokanta kısmına iniyordu. Burada bulunduğu hergün hep aynı saatte gelir ve onun için hazır olan yemeği alıp odasına geri çekilirdi. Kendisi gelip alıyordu çünkü An hakkında duyacağı en ufak söylenti bile işine gelirdi. Ve Çatlak Kazan'ın bu kısmı resmen biçilmiş kaftandı.

Bel kısımında olan hafif sızı ile yavaş yavaş merdivenleri inerken yaralarının şaşırtıcı derecede hızlı iyileşmesini sorgulamadı. Bastığı tahtalar sanki gelişini haber vermek istiyormuş gibi gıcırdaması da pek umurunda değildi.

Yemeğini almak için beklerken tezgaha hafifçe yaslandığında buranın sahibi ile çırağının konuşmasını rahatça duyabiliyordu. Bu konuşmaya kulak misafiri olması ne de tesadüftü (!) Tam yemek saatinde ve tam o gelince konuşmaya başlamışlardı. İçinden buna gözlerini devirsede söylenenleri dinledi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Good or BadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin