• Shadow Punched The Blood

90 21 0
                                    

Müzik ile birlikte okumanızı tavsiye ederim.

Medya: Jessica & Mattheo

     İyi okumalar...

___________🥀
   Lumos !
__________

       Kurduğumuz hayallere ulaşmak zordur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

       Kurduğumuz hayallere ulaşmak zordur. Birinde kaybettiğiniz ruhunuzu geri kazanmak ise ondan bin kat daha uğraştırıcıdır. Asıl yorucu olan şey ise; kaybettiğiniz ruhun, bir zamanlar hayalinizin uç noktası belirlediğiniz kişide olduğu gerçeğidir.

     Jessica, gözlerini yeni bir sabaha Victoria'nın asasından çıkan su ile açmıştı. Kısa süren küfür seansı ile İngilizceye katkıda bulunmuş ve doğrulmuştu yumuşak yatağından.
      "Beni her sabah farklı şekilde uyandırmak zorunda mısın?"
      "Evet."

    Genç kız, başında hissettiği keskin ağrı ile yüzünü buruşturmuştu. Üzerinde geceliği vardı fakat ne zaman değiştirdiğini bırak, geceye dair en küçük bir şey bile hatırlamıyordu beyni. Mavileri Victoria'ya döndüğünde, arkadaşının kendisine uzattığı bardağa baktı.
     "Bu ne?"
Kaşlarını çatan Victoria, alay kattığı ses tonu ile kıza gözlerini devirdi.
     "Bu bir Niffler, Jess. Onu sakladığın yerden kaçmış diğer canlılar ile. Seni yok etmeye geliyorlar, bende senden kurtulmak için işlerini kolaylaştırıyım dedim. Onu sana direk getirdim, gümüş veya altın olan neyin varsa sakla."

     Arkadaşının dediklerine gülen Jessica, gözlerini devirmiş ve bu hikayenin doğruluğunu tartarak kızın elindeki gümüş bardağı almıştı parmakları arasına.
    "Bazen beni korkutuyorsun biliyor musun?"
Victoria, yüzüne serdiği gülümsemede gururun verdiği parçaları saklıyordu.
     "İç şunu, başına iyi gelir."

    Mattheo, yatağının yumuşak yüzeyinde  açmıştı gözlerini. Gece geç saate kadar Jessica'yı bırakamamış, en sonunda mecbur kalarak kendi odasına girmiş ve bir saat sonra uykunun huzuruna bırakabilmişti kendini. Kahveleri saate dönerken, sadece 4 saat uyuduğunu görmüş ve yüzünü buruşturmuştu. Dün gece hem Slytherin partisinde içmişti, hem de Gryffindor partisinde. Oraya gitmeyi düşünmüyordu aslında, fakat gözleri önüne düşen okyanus mavilerine karşı gelememişti. Kızın vazgeçilmez kırmızı rujunu sürekli dokundurduğu dudakların tadına bakmayı çok istemişti. Beklediğinden bile daha güzel bir duyguydu onu öpmek, ama bunu kabullenmemeyi tercih etmişti genç adam.

    Saatin 7 olduğunu gören kahveleri sinirle tekrar kapanmıştı genç adamın. Yataktan yavaşça doğrulup oturdu bir süre, sol eli yeşil çarşaflarını barındıran yatağının üzerine konmuş, sağ eli ise bir yumruk oluşturacak şekilde gözünü ovuşturmaya başlamıştı.
    
    Kahve gözleri yanındaki yatağa düştüğünde, Alphard'ın geceden kalma bir şekilde uyuduğunu görmüştü. Gözlerini devirerek uyandırma tenezzülünde bulunmadan kalkmayı düşünmüş fakat sırıtarak asasına uzanmıştı kemikli parmakları arasına.
   "Hover"
Fısıldadığı kelimeler ardından Alphard'ın anında yatağından fırlamasını ve tavana kadar uçarak yerin sert yüzeyi ile buluşmasını sağlamıştı.
    "Ne bok yiyorsun Riddle?!"

~ Inhale ~ The Rise Of The PhoenixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin