RENKLER VE YİYECEKLER
Renklerle yaşarız hayatı. Duvarlarımızın,eşyalarımızın,giysilerimizin,çantamızın ya da kahve kupamızın renkleri bizi yansıtsın isteriz. O günkü ruh hâlimize göre giyiniriz fıstık yeşillerini, koyu kahveleri, vişne çürüklerini. Tatil düşlerimiz turkuaz mavisi, aşkımız pembedir. İş yerini canlı renklerle tasvir edenimiz çok azdır. Peki, gözümüzün gördüğü her şeyle bu kadar ilişkiliyken, acaba renkleri doğru kullanabiliyor muyuz? Doğrusuyla yanlışıyla kullandığımız renkler hayatımızı ne kadar etkiliyor?
Renk, ışığın değişik dalga boylarının gözün retina tabakasına ulaşması ile ortaya çıkan bir algılamadır. Bu algılama, ışığın maddeler üzerine çarpması ve kısmen emilip kısmen de yansıması nedeniyle çeşitlilik gösterir ki bunlar farklı renkler ve farklı tonlar olarak algılanır. Renklerin; ışık ve fizik olarak gözümüz vasıtasıyla beynimize ve dolayısıyla hormonlarımıza etkileri olduğunu biliyoruz. Bu etki de hem fiziksel, hem mental, hem duygusal olarak yansıyor hayatın her evresine.
Günümüzde renkler, fiziğin ve optiğin olduğu kadar, inşaat, iç mimari ve dekorasyon dallarının, psikolojinin ve antropolojinin,yemek sektörü, beslenme, satış, reklam ve pazarlamanın araştırma alanları arasında da yer almaktadır...
Renksiz bir dünya olsaydı yaşadığımız mekan, her şey tek renk üzerine Nasıl olurdu yaşam hiç düşündünüz mü? Tek düzeliği, renksizliği ve zamansızlığı...
Renkler hayatın vazgeçilmezlerinden...Gökyüzünün mavisini yitirdiğini evrendeki tüm renklerin birbirine karışıp neticede alelâde bir gri rengin tüm dünyaya hakim olduğunu hayal edin lütfen...
Yiyeceklerin çekici renklerini silin gözlerinizden Afiyetle içtiğiniz çorba ile tabağınızın, tabak ile kaşığınızın hatta elinizin, kaşığınızın aynı renk olduğunu düşünün Ya beslenme nasıl olurdu? Çiçeğin kokusunu duyabilmek ama rengini görememek ne kadar tatmin ederdi bizi?
Evren içinde pek de dikkate değer bulmadığımız bu küçük ayrıntıyı yitirdiğimizi düşünelim bir anlığına...Yitirilen birçok güzellik gibi nasıl da büyürdü gerekliliği gözümüzde... Denizin, bulutların ve gökyüzünün rengi aynı, balıkların rengi aynı... Her şey tek düze ve hep aynı Sonsuzluğa aşık insanoğlu için ızdırap dolu olurdu yaşam.Oysa dünya öyle güzel renklerle donatılmış ve bu minik "renk" dediğimiz detaya öyle güzel vazifeler yüklenmiş ki İnsanın sadece renkler için dahi her gün şükretmesi gerekiyor...
Renklerin kullanılış ustalığı da, sihirli renkler dünyasının başka bir muamması .Öyle ki, karpuzun rengi kırmızı... Zamanımızın araştırmaları insanların kırmızı rengini daha çok tükettiğini kanıtlıyor ve yazın en kavuran sıcaklarında bu kırmızı şerbet topları ; uzmanlar yazın şekerli sıvılar tüketmemizi önerirken imdadımıza yetişiyor.
Yine bir araştırma, insanoğlunun "canım çekti" dediği şeylerin, aslında metabolizmasının ihtiyacından kaynaklandığını kanıtlıyor Yani grip olacak bir insanın canı portakal istiyorsa bu bir tesadüf değil .İşte böylesi önemli bir yaşam aktörü olan renkler, beslenme ve yemekler için de ayrı anlam ve önem taşır.
Beslenmede Renkler:
Sağlıklı beslenme renkli beslenme ile mümkündür. Kırmızı besinler alkali ağırlıklı, yeşil besinler nötr, menekşe, eflatun, mavi, çivit mavi ve mor besinler asit ağırlıklıdır. Evde zayıf ve kansız biri varsa kırmızı besinler yedirilmeli. Sinirli ve stresli bir işle meşgul biri varsa yeşil besinler ile beslenmeli. Yine gökkuşağının yedi rengi kullanılarak yapılmış bir salatada öğüne mutluluk ve sağlık yükleyecektir.
Kırmızı Besinler; tüm kırmızı derili meyve ve sebzeler, et, su teresi, pancar, lahana, kiraz, biber, üzüm, soğan, turp.
Turuncu Besinler; havuç, portakal, balkabağı, tatlı mısır, kayısı, mandalina, şeftali.
Sarı Besinler; kayısı, tereyağı, yumurtanın sarısı, greyfurt, hint kirazı, ilik ve sarı derili diğer meyveler.
Yeşil Besinler; bütün yeşil sebze ve meyveler.
Mavi Besinler; erik, böğürtlen, çay üzümü, balık, kuşkonmaz.
Menekşe Besinler; patlıcan, mor lahana, pancar, mor üzüm, böğürtlen.