5. "Daire"

143 24 112
                                    

Kabimin atışını kulaklarımda duyabiliyordum, nefesim boğazımda tıkanıyordu. Neden bu kadar gerildiğimi bile anlayamıyorum. Hiç anlayamadım.

Kaç ya da savaş.

Hayır Linda, sen hiç kaçmazsın.
İstisna olamaz mı?
Mantıklı ol, tehlikede bile değilsin.
O halde neden düzgün düşünemiyorum?
Alt tarafı bir hikaye?
Ne hikayesi? Anı.
Şşşştt. İzin ver de anlatayım. Ben mi? Hı? Korkak Linda. Şaşırmadım.

Sherlock bana doğru eğildi. "John, sanırım bu pek iyi bir fikir değildi? Linda? Nefes almaya çalış."

"Al işte, su iç." Ve kalan bir sürü uğultu...

O kadar kötü bile değil. Abartıyorsun.

John elimi alnıma dayadı.
"Sherlock? Ateşi mi var?"
"Doktor olan sensin!"
"Daha düne kadar insanları çok iyi tanırım diye..."
"Ben yalnızca danışman dedektifim! O da senin manyak arkadaşın! Kriz mi geçiriyor?"
"Şok!"
"Battaniye?"
"Psikojenik şok."
"Battaniye?"

Kanepede yine gözlerimi açarken söyleniyordum.
"Artık sıkıcı olmaya başladı bu."

John alçak bir sesle "Bu kez bizim hatamız değildi, psikojenik şok geçirdin, yani sanırım."dedi.

"Sanırım?"
"Bu konuda uzman değilim."
"O halde neden hastahaneye gö... Bir dakika. O ne yapıyor öyle?"

Sherlock tepetaklak şekilde koltuğunda ayaklarını birbirine vuruyordu. Bay Holmes, sonra da beni Sherinford'da kapatıyorsunuz? Alınıyorum.

John kafasını iki yana salladı.
"Tanrı bilir, ne yapıyor?"

O sırada alt kattan Bayan Hudson'un sesi geldi. "Linda, buraya gel. Sana sıcak çorba yaptım. Hemen iyişeceksin."

Mutfakta çorbamı içerken Bayan Hudson sürekli konuşmaya çabalıyordu. Ama hakkını yiyemem, hayatımda yediğim en güzel çorbaydı.

"Ah kızıl saçların var. İskoç musun?"
"Hım hm."

Bu sorudan sonra uzunca konuşacak bir şeyler düşündü. Bir şey söylemek için kıvrandığı gözlerinden belliydi, konuyu nasıl getireceğini bilmiyordu.
Sanırım ben de pek yardımcı olamıyordum.

Tabağını bitirmiştim ki aniden konuya girdi. "Linda, görüyorsun ben yaşlı bir kadınım."
"Olur mu öyle şey?"
"Bak tatlım, bunu sana dramatik olsun diye söylemiyorum. Kulaklarını iyi aç. Senden bir şey isteyeceğim."
"Tabii ki."
"John ve Sherlock'un birbirlerine duydukları ilginin az çok sen de farkındasındır."

Bunun üzerine istemsizce sırıttım. Nasıl farkında olmayabilirdi ki?
Bayan Hudson da gülüp omuzundan dürterek karşılık verdi.

"Tabii farkındasın. Bak John'u da geçmişten az çok tanıyorsun. Sana güveniyor, sen de ona. Sherlock ile de aranız hiç fena değil, hatta gayet iyi. Sadede geleceğim."

"Lütfen."

"İkisinin arasını yapsan yapsan sen yaparsın Linda. Bu iki salak çocuğun birbirlerine açılmak gibi bir düşünceleri yok. Bu iki aptal iş işten geçtikten sonra fark edecek birbirlerini sevdiklerini. Sen de nişanlını kaybetmişsin, geç kalmanın ne olduğunu bilirsin. Hem ben deyince kızıyorlar ama John'un sana büyük bir saygısı ve güveni var..."

Sensitive Heart Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin