1- Guruplar karşı karşıya

102 7 2
                                    

Kulaklara hoş bir melodi gibi gelen brozonun sesi ile gülümsedim. Sakinleştirici sesin arkasında büyük bir kargaşa vardı. Her zaman yaptığım gibi odama çıkıp camın önüne geçip savaşı izlemeye başladım.

16 yaşındaydım o yüzden savaşa katılmama izin yoktu. 18 yaşına gelmiş ve geçmiş kişiler savaşırdı. Ayda 4-5 kere ordularımız savaşırdı. Hangi vampir ordusunun daha güçlü olduğunu görmek ve birbirlerini yok etmek için.

Elime bir ok aldım ve beklemeye başladım. Tabiki boş durmayacaktım. Bizim orduyu korumak ve kazanabilmek için bende gizli, gizli savaşırdım. Düşmanı ok yağmuruna tutardım ama kimse bilmezdi oku kimin attığını.

Oklarım bazı insanların hayatını kurtardığı için bana özel bir ad verilmişti. "Oksaru" Kim olduğum bilinmediği için verilmişti bu ad. Aileme yaklaşan 30-40 yaş arası bir düşmanı görünce oku ona fırlattım. Ok ona değil yanındaki arkadaşına gelmişti. Tekrar attım bu seferde kolunu sıyırmıştı boş bulunduğu için ailem onu öldürmüştü. Bu görüntüyle yüzümü buruşturdum.

Arkadan bir adam gelmiş ve arkadan babama kılıcını saplamıştı. Ağzım şokla açılırken elime yayımı alıp hemen adama attım adam sırtından vurulmuştu ama bu onu engellemedi anneme de sapladı kılıcını.

Elime bir ok daha alıp bu sefer kafasına attım. Aileme bakıp iç çektim. Yapabileceğimiz hiç birşey yoktu belliydi. Adamın kılıcı büyülüydü çünkü babamın yarası kapanmamıştı. Kılıç hala annemin içinde olduğu için annemin ki belli olmuyordu.

Bir adam kılıcı alıp bizim orduya saldırıcaken büyülü okumu alıp kılıcı yok ettim. Büyülü kılıcı sadece büyülü başka bir silah yok edebilirdi. Büyücü arkadaşım bana büyülü ok vermişti. Oksaru olduğumu bir tek o biliyordu.

Tekrardan öten brozon ile guruplar ayrıldı. Bu bir kuraldı ayrılmazlarsa idam edilirlerdi. En acı yönetmlerle hemde. Diğer vampir ordusu gidince hemen aşağı koştum.

Mutfağa gidip su aldım ve ailemin yanına koştum suyu ağızlarına döküp büyülü şekerleri ailemin ağzına verdim. %1 ihtimalle kurtula bilirlerdi. Ama hiç bişi olmadı.

Yanıma görevli gelip omuzumu sıvazladı ve eğilip ailemin nabzına baktı. Sonraysa başını eğip çakmağını çıkardı. Ölen vampirler yakılırdı. Ailemi yakarken yapabildiğim tek şey ağlamaktı.

2 yıl sonra

Brozan sesi ile gülümsedim. Bu ilk savaşım olacaktı. Büyücü arkadaşım ile sözleştiğim gibi kapının önüne geldim. Bana bir şeker verdi.

"Bu şeker yaralarının daha hızlı iyileşmesini, daha az canının yanmasına ve büyülü kılıcı devre dışı bırakmaya yarıyacak"

"Teşekkür ederim"

Bu şekeri sadece ikimiz kullanacaktık çünkü yasaktı herkes kendi hakkı ile kazanacak veya kaybedecek diye bir kural vardı. İkimizde ailemizi böyle kaybettiğimiz için öc almak için kullanacaktık.

Kılıcımı sıkıca kavradım ve koşarak düşmana saldırdım. Önüme gelene kılıcımı savuruyordum. Bazı insanların "Oksaru" diye bağırışlarını duyuyordum.

Savaş alanından çıkıp odama gittim. Ve bazı kişilere okumu fırlattım. Savaş alanında olduğum bilinsin istemiyordum. Sonra tekrar savaş alanına gittim.

Kolumun acısı ile hafifçe inledim meyve keserken parmağımı kesmişim gibi hissetmiştim. Acım azalsın diye şeker yediğim içindi.

Tahminen 7-8 kişi öldürmüştüm. Yaraları iyileştiği için ölmeleri zor oluyordu. Bizde 100-150 kişi onlarda 250 kişilik bir ölüm vardı. Arkadaşım ile zafer gülümsememizi yaptık sonrasında bizi çağıran konsey üyeleri ile gülümsememiz soldu.

Vampir JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin