(Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayıın)
Psikologdan çıkmış ve stüdyoya doğru giderken telefonunda Harry'nin aradığını gördüm. Genel olarak araba kullanırken aramalara cevap vermediğim için reddettim ve sonra arayacağım dair bir mesaj attım. Normalde Harry, ard arda aramaz hatta ben müsait olmadığını söyleyince özür bile dilerdi. Fakat bu sefer tekrar arıyordu.
Bir sorun olduğunu anlatıp hemen arabayı kenara çekip telefonu açtım. Harry nefes nefese ve çok endişeli bir ses ile konuşmaya başladı.
"Charlotte bayıldı. Ne yapacağız?" Anında arabayı çalıştırdım ve hızla stüdyoya sürmeye başladım. Bir yandan Harry'yi sakinleştirmeye çalışırken benim de sakin olmam gerektiği geldi aklıma ve hızımı biraz düşürüp Harry'ye bazı konular vermeye başladım.
"Şu anda sakin olmak zorundasın. Hemen Charlotte'un ayaklarını havaya kaldır ve havada tut. Bir anda mı bayıldı yoksa bir şey mi oldu?" Etraftan gelen seslerden herkesin panik içinde olduğunu anlamıştım. O anda onları sakinleştirecek kişinin ben olduğumu da gayet iyi biliyordum. Derin bir nefes alıp telaşla konuşan Harry'yi dinlemeye başladım.
"Ne olduğunu anlamadım. Bir anda başım dönüyor deyip bayıldı. Şimdi ayaklarını kaldırdım. Lütfen hemen gel." Neredeyse ağlayacaktı ki stüdyonun önüne arabayı park edip binaya girdim. Kapıdaki güvenlik görevlilerinden birine hemen,
"Ambulansı ara!" diye bağırıp zaten bulunduğum katta olan asansöre girdim.
İçeri büyük bir hışımla girdiğimde adeta bir kriz anı vardı. Yerde yatan Charlotte ve herkes etrafına toplanmıştı. Çantamı yere fırlatıp hemen herkesi Charlotte'un etrafından uzaklaştırıp nabzına baktım. Gayet güzeldi. Biraz yavaşlamış olsa da bayılmasından kaynaklandığını biliyordum. Bir yanımdan Harry neler olduğunu sesli bir biçimde anlatırken eski bilgilerimi aklıma getirmeye çalıştım.
En sonuna kapatılmış olan gömleğinin düğmelerini açıp daha kolay nefes almasını sağladım. Ardından çantamdaki ağır kokulu bir kalem parfümü elimin dışına sıkıp burnuna yaklaştırdım. En sonunda yavaşça gözlerini açınca hemen olanları anlattım ve bazı basit sorular sormaya başladım.
"Adın nedir?"
"Charlotte." Kafasının inanılmaz karışık olduğunu gözlerinden anlayabiliyordum. Herkesi susturup sorularıma devam ettim.
"Hangi yıldayız tatlım?" Sorulara hızlı ve doğru cevap vermesi çok önemliydi.
"2019. Neler oluyor Florence?"
"Peki hangi aydayız?"
"Eylül" Şu ana kadar doğru gidiyordu. Bu soruları beynine herhangi bir darbe almış mı diye soruyordum.
"Benim için dilini ısırır mısın?" Bunu da darbeden değil, daha farklı bir sorun olup olmadığını saptamak için yaptırıyordum. Bunu da sorunsuz bir şekilde yapınca görünürde acil ve önemli bir sorun olmadığını anladım. Ama bu başka bir sorun olmayacağı anlamına gelmezdi.
"Amerika'yı kim keşfetti?"
"Cristopher Columbus"
"236 + 26 nedir?" İşte şimdi sıkıntı başlamıştı. Tarih, hatırlama gibi bilgileri yapabilirken, matematik yapamıyordu.
Ben bu tetkikleri yaparken ilk yardım ekibinin hızla içeri geldiğini gördüm. Yerimden kalkıp görevliye anlatmaya başladım.
"Charlotte Bowden, 23 yaşında, kadın. Darbe veya herhangi bir dış etkene bağlı olmadan bayılma. Ayaklar havaya kaldırıldı ve ilk tetkikler yapıldı. Sıkıntının sulcus centraliste olduğunu düşünüyorum. Sayısal bilgisi sıfır olmasına rağmen tarih veya hatırlamada gayet iyi."
Görevli bana şaşkınlık içinde bakarken Charlotte'u ambulans aracına bindirdiler ve bize de arkalarından takip etmenizi söylediler.〰️〰️
Hastanenin önüne geldiğimizde hemen arabayı park ettim ve içeri girdim. Charlotte'un başında, sedyeyle ilerliyor ve yanımıza gelen doktora olanları ve tahminlerim anlatıyordum. Belli bir süre sonra doktor önümde durdu ve ellerini beline koyup kendinden emin bir şekilde konuşmaya başladı.
"Pardon da hanımefendi, siz kimsiniz?"
"Nörolog Florence Rogers. Memnun oldum doktor bey." Önümde adeta mora dönüşmesini gayet iyi anlıyordum. Uzmanlığımı aldığım gibi bu işin bana göre olmadığını anlayıp müziğe yönelmiş ve hiç de doktor gibi bir tipim yoktu. Kolumdaki dövmeler, giydiğim şeyler, hiçbiri bir doktor gibi değildi.
"Benimle yürüyün lütfen." dedi. Bu tabir doktorlar arasında çok kullanılırdı. Bir hastanın yanına giderken aralarında bilgi alışverişi yapmak için birlikte yürürler ve bu arada da konşurlardı.
"Durumu anlatın lütfen." Sırıtarak konuya girdim.
"Lobus temporalis gayet iyi çalışırken sulcus centralis sıkıntılı. Basit matematik problemleri için çok fazla düşündü ve en sonunda yapmadı. Adı, tarih, sözel bilgiler gibi şeyleri yapsa da dediğim gibi sayısal kısımda sıkıntı var. Darbe yok, dış erken yok. Herhangi bir hastalığı olmasdığı için ilk başta kan şekerinden şüphelensem de 2 saat önce yemek yediğini öğrendim. Ciddi bir şey olabilir. Adınız neydi bu arada?"
Anlattıklarından hemen sonra derin bir nefes alıp doktorun cevabını dinlemeye başladım.
"Haklı olabilirsiniz. Fakat tomografiye girmesi gerek. Bu arada adım Jared Moore." Adama çok sinir olsam da ona ihtiyacımız vardı.
Biraz daha konuştuktan sonra dışarda bekleyen Harry ve diğerlerinin yanına gittim. Çimlerde oturmuşlar ve Nai ağlıyordu. Hızla yanına gidip sıkıca sarıldım ve ağlamasını durdurmaya çalıştım. Bu arada bize bakan Harry'ye de gülümseyip Nai ile konuşmaya başladım. Doğal olarak morali çok bozuktu. Arkadaşı için endişeli ve üzgündü.Nai'yi biraz daha sakinleştirdikten sonra Harry'nin yanına gidip ona da sarıldım. Ardından kulağıma
"Sakın tıp okudum deme." diye fısıldayınca sessizce kıkırdayıp,
"Kaç sene hayalini kurduğum şeyi yapmadan ölemezdim, biliyorsun." dedim.
10 yaşımdan beri tıp okumak ve doktor olmak istiyordum. Hatta hayattaki en büyük tutkum haline gelmişti. Ta ki işin içine girene kadar. Okuması gayet zor fakat bir o kadar da keyifli olsa da çalışma hayatına geçince istediğim hayatın bu olmadığını fark etmiş ve bir diğer tutkum olan müziğe başlamıştım. Hiç aktif olarak çalışmasam da uzmanlığımı daha 1 yıl önce bitirdiğim için bilgilerim gayet tazeydi."Ama sen 26 yaşında değil misin? 6 sene fakülte ve sonra da 4 sene uzmanlık. Nasıl oldu?"
"Fakülteyi 5 senede ve uzmanlığı da 3 senede bitirdim. Genel olarak iyi bir öğrenciydim." Bana şaşkınlık içinde ve hayran hayran bakarken bir yerden adımın çağırıldığını duydum. Hızla ayağa fırlayınca doktor Jared'ın gözleriyle beni aradığını gördüm.
"Charlotte yanında sizi istiyor." Hızla birlikte içeri girdik ve tomografi odasına gittik. Charlotte sessizce ağlıyor ve endişe içinde etrafına bakıyordu.
"Ben geldim Charlotte. Neden ağladığını anlatmak ister misin?" Elimi sıkıca tuttu ve bana bakıp gülümsedi.
"Çok korkuyorum. Bu makine kocaman. Ve çok sesli." Çok haklıydı ve onu çok iyi anlıyordum. Çünkü ben de korkuyordum. Gelecek sonuçtan, ileride olacaklardan çok korkuyordum.
Merhaba herkse!!😊
Nasılsınıız? İyi misiniz?
Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Önerileriniz varsa yazın lütfen⭐️
🌈Love Is Love🌈
Sizi çok çok seven Melina💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Guitarist┊h.s.
FanfictionHarry Styles ve yeni gitariste aşık olmak mı? Profesyonelliğe tamamen uzak ama çok keyifli... Harry'nin grubundaki gitarist Mitch, şehir dışına taşınır ve gruba yeni bir gitarist arayışı içine girerler. Harry'nin menajerinin tanıdığı olan Florence...