29. "Gökler ve Kuşakları"

1.3K 521 2K
                                    

Hoş geldiniz, bölüm atmayalı uzun zaman oldu...Bu bölüm epey uzun, ve yaklaşık birkaç ay eğer ben dayanabilirsem bölüm gelmeyecek.

Lütfen bana kızmayın, benim yakınmamın neye olduğunu bilenler var...Oy ve yorumu da unutmadıysak, Gökler ve Kuşakları için iyi okumalar.♡

🌿

Bölüm Şarkıları:
Dedublüman-Yanmamışım Gibi.
Dedublüman-Gamzedeyim Deva Bulmam.

Dedublüman-Gamzedeyim Deva Bulmam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ona bakarken midemde kelebekler uçmuyordu, ama ona baktığımda gün gece olsa da hava aydınlanıyordu. Birini sevmek midede kelebeklerin uçuşmasıysa eğer, kelebek yutardım. Hattâ illa içimde bir şeylerin ona baktıkça içi gidecekse, kelebekle içimi deşer yine onu severdim.

"Sevmek..." Fısıldarken elleri yaralarımı okşuyordu. "Tutuklu kalmak." diyerek başını aşağı yukarı salladı ve içini çekti, bana bakamıyordu, gözleri gökyüzündeydi.

Yetmiş sekiz çocuk bizi izliyordu sanki.

Derin bir nefes alıp gülmeye başladı, yanağındaki çukur derinleşti. "Melâl, kalp krizi geçirirken sol kolumuz uyuşur muydu? Nefes alır mıyız?" Yüzümden çektiği ellerini saçlarına götürdü ve dudaklarıma bakıp içini çekti yeniden. "Melâl...Senin adın ne güzelmiş." Gülmeye devam ediyordu. Hızla kafasını gökyüzüne kaldırdı, ve elini salladı.

"Gökyüzüne bak! Uçuyorum!" Eliyle bir yeri işaret etti ve tekrar elini salladı. "Kanatlarım var Melâl, görüyor musun? Vecihi Hürkuş gibi hissediyorum. Oha, şimdi de bale yapıyorum!" Gözlerimi yukarı kaldırmak üzereyken elleriyle kapattı. "Sakın bakma, semazen gibi dönmeye başladım." Gözlerinin gülüşümde olduğunu bilsem de durmadım ve karnım ağrıyana kadar güldüm.

Gözümü açtığında bana da elini salladı, sonra kendini işaret edip gülümsedi. "Sen beni seviyorsun, haberin olsun!" dedi bağırarak. "Teşekkür ederim! Söylediğin iyi oldu." Beni önemsemeden kendi kendine konuşmaya devam etti, ellerini belime sardığında gözünü kırptı ve dudaklarını ıslatıp başını eğdi. Yanakları al aldı, gözlerinde oğlanım vardı.

"Lan," dedi, elim omuzlarındaydı ve hızla atan kalbinin sesi kulaklarımda tekrara alınan bir müzikti. "Sen bir de ben de tutuklu kalmışsın, uhu gibi yapışmışsın kalbime! Haberin olsun!" Sağır biriymişim gibi bağırıyordu, bu beni rahatsız etmiyor, aksine içime işliyordu. Yirmi dokuz değildi yaşı, yirmisi dert dokuzu oğlandı.

"Melâl, az önce bana inme indi, çıkma çıktı, dediklerini duyamadım!" Elini kulaklarına götürdü. "Ne demiştin? Valla duyamadım, duysam tepki verirdim, bir daha söyle!" Bir kitabın iki baş karakteri olsak, bizi okuyanlar akıl sağlığı dilerdi. Dudaklarımı birbirine bastırıp sürekli bir şeylerle uğraşan ellerini avuçlarımın arasına aldım. "Sevdiğim, dedim. Ben sende tutuklu kaldım, dedim." Yeşil gözleri kocaman olurken kahkaha atmaya başladı.

ELEM: ÖLÜM YEŞİLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin