seni seviyorum!

31 4 4
                                    

Tekerlekli sandalyemden onları izlemeye doyamamıştım. Karpuz şekeri ve diğerleri havada takla atarak teker teker kendilerini suya bırakıyordu. Ne eğlence ama! Sanki bende onlarla yüzüp eğleniyordum, öylesine keyif almıştım izlemekten. Kız ise su altında çeşitli numaralar yaparak diğerlerine su fırlatıyordu.
Sanırım bu bacaklarıma milyonuncu lanet edişim, elimden hiç bir bok gelmemesi beni deli ediyor. Doktor bana ömrüm boyunca hiç bir şekilde bacaklarımı kullanamayacağımı söylediğinde dünyam tam anlamıyla başıma yıkılmıştı. Bu kaza elimden bacaklarımı almasıyla birlikte tutkularımı da elimden almıştı, sen hariç kediciğim. Sana olan tutkum hep kalbimin bir kenarında şu anda seni izlediğim gibi izleyecek. Biliyor musun günlük, keşke onunla deniz kabuğu avı oyununu oynayabilseydim. Denizin derinliklerinde bulunabilecek en güzel kabukları bulabilirdim ona, belki o kabuklardan daha güzel olan gülüşlerinden birini bahşederdi. Tıpkı şu anda sevgilisine sunduğu o büyük tebessümü gibi, ruhumu okşardı.
El ele tutuşup son kez serin suyun tadını çıkardılar, yavaşça ilerliyorlar. O sırada diğer çocuklar da gelmişti ve hasırlarına kuruluyorlardı. Büyük oğlanla elleri güzel olan çocuk ise çoktan sudan çıkıp güneşin altına geçmişlerdi. Elleri güzel olan çocuk yine kahverengi şapkasını taktı, küçük oğlanın kötü bakışlarına maruz kalan gözlerini ondan kaçırarak büyük oğlanın yanından ayrılmamayı tercih etmişti. İyi de yapmıştı, sanki ilk fırsatta kavga edecek gibiydi. O böylesine nefret dolu gözükse de, sanki gözlerinde pişmanlığın izleri okunuyordu. Sarışın oğlan ise sadece sessizce oturup yanındaki esmer çocukla duyabildiğim kadarıyla çalıştığı iş hakkında fısıldaşıyordu. O da büyük bir dikkatle dinleyip kafa sallayarak hafifçe gülümsedi. Güzel gülüyordu, derin gamzeleri vardı. Sonra büyük oğlan yanındaki topu kaldırıp 'kaldırın o kıçlarınızı da azıcık oynayalım' dercesine oturanları işaret etti. Miniğimin güneşten gözleri kısılmıştı ve yukarıya bakamıyordu, ne şirin gözüküyor öyle! Ya yine başına güneş geçerse? Elleri güzel olan çocuk kahverengi şapkasını geçiriyor, yanlarına yanaşıyor oynamak için. Aralarına almıyorlar. Ellerinin büyük ve güzel olmasına rağmen sanırım oynamayı pek beceremiyodu. Buna karşılık geniş omuzlu, yakışıklı oğlanın voleybol yeteneği de göz ardı edilemezdi. Ayrıca oynarken çekici görünüyordu, bunu ona hayran hayran bakan kızlardan anlıyordum. O ne zaman oyuna başlasa hemen etraftaki kızlar kalabalıklaşıyordu, herkes bir yerlere yerleşerek onu izliyordu. Eminim içlerinden 'ne zaman karın kaslarını görebileceğiz' diye geçiriyorlardır. 
(...)
Gün batıyor. Gökyüzü tüm ihtişamıyla önümde, karanlık deniz ise altımda. Kayalıkların oradayım, bugün ilaçlarımı zamanında içtim. Güzel hissediyorum, rüzgar saçlarıma ve yüzüme çarpıyor, biraz gıdıkladı.
Tahminen hava kararana kadar kalacağım. Sanki genleştikçe genleşiyorum ve çok hafif hissettiriyor, keşke yaz hiç bitmese. Keşke o burada olsa, kalbim yine fazla çarpmaya başladı.
Biliyor musun kediciğim, bazen hasta olan bedenime fazla ağır geliyorsun, bu öyle güzel bir ağırlık ki, kalbim bunu taşımaya yeminli gibi.
Seni seviyorum! Seni karpuzu sevdiğinden daha çok seviyorum.

watermelon sugar •sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin