but it means the world to me

1.2K 104 26
                                    

parti oldukça gürültülüydü. ve kalabalıktı.

lisa tanımadığı insanların arasında, jennie'nin elinden tutmuş, insanlara çarparak ilerliyordu. yüksek müzik sesi onu rahatsız ediyor, tanımadığı insanlarla çevrilmiş bu mekan ona anksiyete veriyordu.

fakat jennie yanındaydı. lisa'nın bu ortamdan rahatsız olduğunu anlayıp, onu yalnız bırakmamıştı.

parti başlayaşı bir saat olmuştu. salonda dans edenler, partide içenler, ve kendi çaplarında oyunlar oynayanlar vardı.

"tüm gün benim yanımda bebek bakıcılığı yapmanı istemiyorum," dedi lisa. "kai veya diğer arkadaşlarınla takılabilirsin. partiye benimle sessizce takılmaya gelmedin, jen."

"hayır, tam da bunun için geldim. en yakın arkadaşımla takılmak için, diğerleri umrumda değil," dedi jennie. cümledeki "en yakın arkadaş" kısmı lisa'nın kalbini biraz kırsa bile, tamamına baktığında mutluydu. "sahi, kai demişken... nerede o?"

jennie de lisa da etrafına bakındı fakat kai'yi bulamadılar. "lisa, içip bir yerde sızmış olma ihtimaline karşılık kai'yi bulmam lazım... başına bir şey gelmesin. biraz yanından ayrılacağım, ama bulur bulmaz döneceğim, söz. burada kal, sakın içki içme, ikram edilen şeyleri alma, dikkatli ol. geliyorum."

lisa kafasını sallayarak onayladı.

fakat jennie gelmedi. bekledi, bekledi. yirmi dakikadan fazla vakit geçmiş olmalıydı fakat jennie ortalarda görünmüyordu.

en sonunda lisa dayanamayıp aramak için yerinden kalktı. ev oldukça büyüktü, bu yüzden hemen bulmak için insanlara jennie'nin yerini sordu. aldığı tariflerle merdivenlerden yukarı çıktı ve söyledikleri odaya baktı.

odaya girdiğinde jennie'yi bulmuştu. fakat ağlayan bir şekilde. çünkü karşılarındaki yatakta, kai, başka bir kızla çıplak bir şekilde uyuyordu.

i wanna ruin our friendship || jenlisa ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin