-5-

209 38 52
                                    

Jisung yine odasından çıkmamıştı. Onun için fazlaca endişeleniyordum. Kontrol etmek için odasına girdiğimde odanın her yerinde buruşmuş kağıtlar gördüm, o ise masaya kafasını koymuş öylece duruyordu.

Elimi omzuna koyduğumda irkilerek bana baktı. Yemin ederim gözlerinde çaresizliğin en kötüsünü gördüm. Yatağa geçip onu da yanıma çektim. Hiçbir şey söylemiyordu, ara sıra iç çekiyor ve sessizliğine kaldığı yerden devam ediyordu.

"Bu şekilde devam edemem." dedi. Anlamadığımı söyleyince bana yaşadığı zorlukları anlattı. Başarılı olan ilk denemesinin hayal kırıklığı yaşattığını söyledi. Ben ise sadece saçlarını okşayıp her şeyin düzeleceğini söyledim. Ama bir yandan da buna olan inancım sıfırdı.

Zorla ona duş aldırttım, yemek yedirdim ve sevdiği tatlıdan yaptım. Biraz olsun morali yerine gelmişti. Benden büyük olmasına rağmen ben ona büyüğü gibi davrandım, o da ara ara bunun imasını yaptı, beraber güldük.

Sonra onu çalışması için yalnız bıraktım. Bahçeye çıkıp bir sigara yaktım. Düşündüm. "O hayatımda kısa bir süredir var ama ben ona kendimden daha çok güveniyorum" diye geçirdim içimden. Sebebini bilmiyorum ama ona gerçekten güveniyorum, sanki bir başka evrende berabermişiz gibi. Her ne kadar sinir olsam da bazı şeyler bunun önüne geçiyor, onun mutlu olmasını istiyorum.

________

"Minho, uyan geldik abicim."

Chan'ın seslenmesi ile irkilen Minho sıkıntıyla gözünü içeriden çekmişti. Yaklaşık yarım saattir Jisung ve Felix'in konuşmalarını izliyordu.

Felix ile karşılaşmalarından sonra panikle eve gelmişlerdi. Yolda gelirken Hyunjin ve Changbin boş durmamış, dolusunca içki almışlardı. Köy yanıyordu ancak o ikisi saçlarını taramakla meşgullerdi.

"Bak boşver Felix'i, benim yarim ol diyorum sana."

"Ya yürü git aptal sarhoş, ölsem de bakmam ben sana."

Üstüne yığılan Changbin'i bir kenara atmıştı Hyunjin, onun aksine kendisi sarhoş değil çakır keyifti. Masanın üstünde duran bira şişelerinden birini Minho'ya uzatmıştı. Minho sorgularcasına ona bakarken şişeyi alması için biraz daha ittirmişti.

"Gevşe biraz Minho, çocuk bizden daha hassas. Bir de yakın arkadaşlarmış, kabullenmesi zor oluyordur."

Minho istemeyerek de olsa şişeyi alırken Chan aklına takılan şey ile duraksamıştı.

''Yalnız; Felix ve Jisung arkadaşsa, bu üçü de Felix ile açık ilişki yaşıyorsa, biz Jisung'u nasıl hiç görmedik?''

''Cidden..''

_____________

''Yani Felix; ben başardım. Hep istediğimiz o hayali gerçekleştirdik. Şu an muhtemelen portalın diğer ucunda beni bekliyorsun. Ama ben burada sıkışıp kaldım.''

Felix hala şok içindeydi. Arkadaşı ona sürekli hayallerini anlatırdı fakat bunun gerçekleşebileceğine olan inançları çok azdı. Şimdi ise hayallerinin gerçekleştiğini gösteren en somut örnek karşısında oturuyordu. 

Bir süredir arkadaşının anlattıklarını dinliyordu, artık ikna olmuş ve üstündeki şoku atlatabilmişti. Üstelik Jisung aklındaki soru işaretlerinin çoğunu da silmişti. Şimdi önemli olan tek şey Jisung'u kendi zamanına döndürmekti.

Felix yapmayı unuttuğu bir şeyi yapıp Jisung'un üstüne atladığında ikisi de gülmüş, Felix'in gıdıklanmaya başlaması ile ayrılmışlardı. Jisung kendisini dikkatlice izleyen Minho'yu fark ettiğinde dışarı çıkma zamanı geldiğini fark etmişti.

Viatorem | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin