Saat akşam 19:00
"Tolga bir saate kadar hazır olmam gerektiğini söyledi. Çok şık bir yere götürecekse abiye giymem gerekir ama ya götürmezse? En iyisi kalem etek ve kısa kollu bir gömlek giymek acaba çok mu resmi olur? bir süre böyle düşündüm ve sonuç olarak kalın siyah taytımı üstüne de somon rengi kazağımı giydim. Sonuçta biz sadece arkadaşız. Ayakkabı olarak yine somon rengi topuklularımı giydim saçlarımı ise hafif dalgalı olsun diye maşa yaptım basit ama güzel kombin oldu."
Saat 19:53
Kapı çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda her zamankinden farklı bir Tolga vardı. Saçları genelde olan gibi dağınık değildi kırmızılı siyahlı oduncu gömleği giyip üstüne kravat takmıştı siyah pantolonu ve yine aynı renk olan ayakkabılarıyla büyük bir uyum yakalamıştı. Beyaz üstü açık spor arabasına bindiler ve sahil yolundan ilerlemeye başladılar.
"Tolga"
"Efendim?"
"Nereye gidiyoruz?"
"Süpriz."
"Hadi ya söyle işte."
"İyi peki söylüyorum." Ne diyeceğini heyecanla bekliyordum.
"Yeni açılan şu cafe restorant var ya oraya"
"Ciddi misin? Orayı çok merak ediyordum ama hiç fırsatım olmamıştı."
"Bende. Bakalım nasıl bir yer"
Konuşurken mekana geldiğimizi anladım.
Tolga"Buyrun bayan" dedi ve kapıyı açtı.
" Ne bu kibarlık Tolga Bey?" Gülümseyip arabadan indi.
" Aşk olsun."
Hale tek kaşını kaldırıp Tolga'ya baktı aynı zamanda gülümsüyordu.
"Kapıda duruyoruz farkındasın değil mi?"
Tolga;"Üzgünüm hadi girelim." Kapıyı açtı. Önden girdim ve girdiği an mekanın büyüsüne kapıldım. O kadar güzeldi ki... Beyaz ama loş ışıkları vardı. Açık kahverengi tüylü koltukları beyaz masaları... Duvarda ki tablolar çok güzeldi ama mekanı sevmesinin nedeni şömine ve yanında ki koltuk olmuştu. Duvarlar ve yerler tahtadandı.
" Tolga..."
"Ne oldu beğenmedin mi?" Yüzü düşmüştü.
"Saçmalama. Burası geldiğim en güzel yer."
Tolga gülümsedi..."Benimde. Hadi oturalım." Şöminenin yanına geçtiler.
"Çok güzel değil mi?"
"Şey.. Evet ama senin kadar değil..." Hale utanmıştı kıpkırmızydı.
"Kıpkırmızı oldun. " Gülmeye başlamıştı Hale'de ona katıldı ve güldüler.
"Yemek yemeyecek miyiz?"
"Yeriz tabii bakalım menüye."
"Peki... O zaman ben bir karides güveç alayım."
"O zaman iki tane karides güveç ve en iyisinden kırmızı şarap."
"Şarap demek."
"Ne oldu sevmez misin?"
"Sevdiğimi iş yemeklerinden ve gazetelerden biliyor olmalısın." Güldüm.
"O zaman sorun yok."
"Evet sorun yok." Yemek ve şarap gelmişti.
"Buyrun efendim."
"Teşekkürler."
"Teşekkürler."
"Birazdan istek şarkılar çalınacak istediğiniz herhangi bir şarkı var mı?"
"Hale? İstediğin bir şarkı var mı?"
"Evet. Pinhani-Ne Güzel Güldün."
"Hemen çalıyoruz efendim.
"Teşşekkür ederim."
"Güzel seçim."
"Biliyorum." Gözlerinin içine bakarak gülümsedim." Bir yandan seçtiğim şarkıyı dinliyor bir yandan yemek yiyor şarap içiyorduk.
...
Saat gece 00:10'a gelmişti.
"Güzel bir geceydi teşşekkür ederim Tolga."
"Gece daha bitmedi biliyorsun değil mi?"
"Öyle mi?"
"Evet. Yakınlarda sabaha kadar canlı müzik yapan bir yer var gidelim mi?"
"Sadece iki saatliğine."
"Nasıl istersen." Koluma girmişti yakın olduğundan yürüyerek gitmiştik. Mekana girdik fazla insan yoktu. Siyah duvarları,bar bölümü,sarı ışıkları vardı.
"Kahve içelim mi Tolga?"
"İçelim tabii alkol iyi gelmedi başım dönüyor." Zift gibi simsiyah sütsüz şekeriz kahvelerimizi içtik.
"O değilde sert baya. Neyse iyi geldi bu."
"Banada."
Yerlerimize geçtik şarkıları dinliyorduk. Birden elimi tuttu.
"Hale... 3 aydır tanışıyoruz biliyorum ama seni seviyorum."
"Alkolün etkisinden çıkamadın sanırım."
"Şu an kendimdeyim ve ayıkken de sarhoşkende seni seviyorum."