bir

118 8 10
                                    

Her zaman oturduğu banktaydı, elindeki kitabın sayfalarını çevirirken önüne düşen saçları kulağının arkasına attı. Soğuktan kızarmış dudaklarını ıslattı ve okuduğu satırla birlikte kaşlarını şaşkınlıkla havaya kaldırdı. Okuduğu kitabı merak ediyordum, kitap okurken hep başka bir dünyaya geçiş yapmış gibi görünüyordu. Hakkında pek bir şey bilmiyordum. Sadece aynı sınıfta olduğumuz için ismini öğrenebilmiştim, Mira. Okula yeni gelmişti ama şimdiye kadar kimseyle konuştuğunu görmemiştim.

Dışarıdan mesafeli bir görüntüsü vardı. Yanına yaklaşmaya cesaret edemeyeceğiniz türden bir mesafe.

Sert yüz hatları vardı, yüzü sanki başka bir döneme ait gibiydi. Burnu hafif kemerliydi ve dudakları pembenin soluk bir tonuydu. Göz altlarını kapattığını hiç görmemiştim, gece hiç uyumamış gibi yorgun görünüyordu ama bu ona ayrı bir güzellik katıyordu.

Gözümün önünde şıklatılan parmakla düşüncelerimden sıyrılıp bakışlarımı Asya'ya çevirdim.

''Bakışlarınla yedin kızı yine, bu kadar ilgini çekiyorsa gidip konuşsana.'' Asya cinsel yönelimimi bilen tek kişiydi. Lisenin ilk senesinden beri arkadaştık ve bir süre sonra erkeklere ilgi duymadığımı ben söylemeden de anlamıştı. Çevremde beni kabul eden birinin olması bir nebze de olsa içimin rahatlamasını sağlıyordu.

''Konuşmak istemediğimden değil zaten biliyorsun. Cesaretimi toplayamıyorum bir türlü, rahatsız edecekmişim gibi hissediyorum.''

''Aynı sırada oturuyorsunuz illa konuşacaksınız. Rahatsız olacağını düşünmüyorum.''

Bakışlarımı hala bankta kitap okuyan kıza çevirdim ve tam o sırada bakışlarımı hissetmiş gibi kafasını kaldırdı ve gözlerimiz buluştu. Panikleyerek başka bir yöne bakıyormuşum gibi davrandım ama numaramı yemediğini hafifçe sırıtıp başını salladığı zaman anladım. Siyah paltosunun yakalarını düzeltip okul binasının içine yönelirken utançtan yanaklarımın yandığını hissettim. Resmen kızı dikizlerken yakalanmıştım. Sol tarafımdan gelen kahkaha sesiyle Asya'ya dönüp koluna vurdum, ''Ya gülmesene! Belki başka bir şeye gülmüştür.'' diyerek kendimi rahatlatmaya çalıştım.

''Tabii ki canım, hatta arkamızdaki beyaz duvarı görüp ona gülmüştür. Ben de bazen boşluğa bakıp sırıtıyorum.'' diyerek kıkırdamaya devam etti.

''Dalga geçtiğini biliyorum ama son söylediğinde ciddi miydin değil miydin anlaması biraz güç.''

Önce alınmış gibi yaparak gözlerini inanamazmışcasına bana dikti sonraysa sırıtarak ellerini saçlarımı atıp karıştırdı. ''Bunu asla bilemeyecek olman çok üzücü. Hadi ders başlayacak bahçede kimse kalmadı gidelim biz de.'' demesiyle ayaklanıp sınıflarımıza yöneldik. Asya'nın sınıfı benimkinin tam karşısındaydı.

Sınıfa girdiğimde Mira'nın bakışlarını üzerimde hissettim. Bakışlarımı kaçırıp yanına yerleştim. Konuşmayacağını biliyordum ama yine de içimde bir beklenti hissi vardı. Aramızdaki sessizliği sınıfın gürültüsü bastırıyordu.

Ders felsefeydi ve bu son dersti. Çok geçmeden İpek Hoca kapıdan içeri girdi ve sınıfa hızlıca sessizlik hakim oldu. Felsefe dersini severdim. Kendimi bildim bileli hep bir anlam arayışı içerisinde olmuştum ve felsefe bir şeyleri anlamlandırmama yardımcı oluyordu. Kendi içimde sorguladığım konuların farklı perspektiflerden ele alınıp yorumlanması ilgi çekiciydi ve soruların farklı yönlerini görüp cevaba ulaşmaya çalışmak güzel bir uğraştı.

Ders hızlı geçti ve dersin bitmesine on dakika kala İpek Hoca vereceği proje ödevi hakkında konuşmaya başladı. ''Bir felsefi görüş seçeceksiniz ve siz bu görüşü savunurken partneriniz ise bu görüşün zıttını savunacak. İkili gruplar olacak bu yüzden sıra arkadaşlarınızla eşleşin.'' Söylediği son cümleyle beraber başımı Mira'ya çevirmemle beni incelediğini gördüm. Tam o sırada zil çaldı ama ikimiz de sıradan kalkmadık.

Aradan geçen birkaç saniyelik sessizlikten sonra Mira'nın sesini duydum, ''Kütüphaneye mi gitmek istersin yoksa ikimizden birinin evinde buluşup mu halledelim?''

''Evde halletsek daha iyi olur sanırım. Kütüphane için fazla sesli bir proje.'' dedim. Bir süre duraksayıp ekledim, ''Yani fazla sesli derken tartışacağız ya o yüzden öyle dedim.''

Mira eğlenircesine sırıtıp kaşlarını kaldırdı, ''Anladım, fazla sesli başka ne yapılabilir ki zaten?'' Utançla bakışlarımı yere çevirdim. Cevap vermek için dudaklarımı araladım ama ne diyeceğimi bilemediğim için susmakla yetindim.

Aramızdaki sessizliği bozdu, ''Bizim evde yapabiliriz. Konumu atarım sana.'' diyerek ayaklandı, astığı paltosunu alıp çantasını da omzuna atarak sınıftan çıktı.

Karnım düğümlenmiş vaziyette arkasından bakakaldım.

00.43

Film izlerken telefondan gelen bildirim sesiyle irkildim. Filmi durdurup telefona uzandım. 

Mira: konum*

Hilal: Ne zamana müsaitsin?

Mira: yarın müsaitim

Hilal: 2 gibi gelsem uyar mı?

Mira: istediğin saatte gelebilirsin

Hilal: Tamamdır o zaman.

Hilal yazıyor...

Hilal çevrimiçi.

Hilal yazıyor...

Hilal: İyi geceler

İletildi.

Tam pişmanlıkla telefonu yatağa bıraktığım esnada bildirim sesi duyuldu.

Mira: iyi geceler

black beauty • [gxg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin