"Pekala," dedi James pazar akşamı. "Onlardan öcümüzü nasıl alacağız?"
"Kimlerden öç alacağız?" dedi Peter, başını kaldırmadan, notlarının arasında bir şey arayarak.
Gryffindor ortak salonundaydılar, McGonagall'ın verdiği ödevlerini yapmaya çalışıyorlardı. Biçim değiştirmenin temel yasaları üzerine 14 inçlik (36 cm ) ödev yazmaları gerekiyordu. Sirius ve James kendi ödevlerini bitirmişlerdi, Peter en az 6 incini tamamlamıştı ve Remus daha başlamamıştı.
"Slytherinlerden." diye tısladı James. "Gelişmeleri takip et, Pete."
"Slytherinlerin hepsinden değil " diye sordu Peter endişeli gelen bir sesle "Sadece Snape ve Mulciber'dan, değil mi?"
"Hepsinden." diye onayladı Sirius. Paylaştıkları masanın altından henüz çıkmış ve bir parça parşömen doğrultmuştu Peter'a. " Aradığın şey bu mu?"
"Teşekkürler!" dedi Peter. Parşömeni tuttu, biraz rahatlamıştı. "Neredeyse bitirmiştim..."
"Sen ödevini bitirdin mi Lupin?" dedi Sirius ona bakarak. Remus kitabını açmıştı ancak pek bakmamıştı. Bir akşam kendini kütüphaneye kapatıp düzgünce okumaya çalışmayı düşünüyordu- eğer gerçekten, gerçekten odaklanırsa okuyabilirdi. Ancak eline böyle bir fırsat geçmemişti ve dürüst olmak gerekirse o da pek istememişti. İksir dersinden beri dördü gerçekten yakın arkadaşlar olmuşlardı ve bunu kaçırmak istemiyordu.
"Hayır," diye omuz silkti Sirius'a yanıt olarak. "Uğraşamam."
"Yardıma ihtiyacın olursa bize söyle."
"İstersen benimkini kopyalayabilirsin." dedi James ödevini masanın üzerinden Remus'a iterek. Remus dişlerini gıcırdatarak onu geri itti.
"Böyle iyi, aptal değilim."
"Kimse öyle olduğunu söylemedi." diye yanıtladı James üstünkörü. Sirius hala ona bakıyordu gerçi. Remus ona vurmak istedi ancak fazla saldırgan olmamaya çalışıyordu - James ve Sirius bazen güreşiyorlardı ancak asla o ve Snape gibi birbirlerini gerçekten incitmeye çalışmamışlardı. Kendisini öfkesini yutmaya zorladı ve yumruk atmak yerine konuyu değiştirmeyi seçti.
"Yataklarına kaşıntı tozu serpebiliriz." diye önerdi. Onun da başına gelmişti bir defasında Tam bir hafta boyunca kaşınmış ve dolunay gecesi cildini her zamankinden daha çok paralamıştı. "Ya da elbiselerinin üzerine... Eğer bir şekilde çamaşırları kimin yıkadığını bulabilirsek. "
Bu Remus için büyük bir endişe konusu haline gelmişti - kirli çamaşırları öylece ortadan kaybolmuş ve sonra temizlenmiş ve katlanıp sandıklarına yerleştirilmiş olarak tekrar ortaya çıkmışlardı. Odalarında kimseye rastlamamış ve buna asla anlam verememişti.
"Bunu sevdim." diye yanıtladı James tüy kalemini çiğneyerek. "Hiç kaşıntı tozu olan var mı o zaman?" Üç çocuk da kafalarını salladılar.
"Zonko'dan sipariş verebilirim." diye ekledi Sirius.
"Baykuşunu ödünç almama izin verirsen, James, annem yerleştirmeden sonra benimkine el koydu."
"Sanırım." diye yanıtladı James. "Yine de keşke daha çabuk yapabilseydik, biliyorsunuz, demir sıcakken dövülür."
"Kaşıntı tozu almanıza gerek yok" dedi Remus aniden gelen bir beyin dalgası ile. "Serada kuş burnu var mıdır sizce?"
"Evet" dedi Peter kafası hala ödevine gömülmüş haldeyken. "Şifalı iksirler - eklem ağrılarına iyi gelenler için sanırım."
"Kuş burnunun içindeki tüyleri seni gerçekten çok fena kaşındırır." diye heyecanla açıkladı Remus. "Başhemşire- çocuk yuvasını yöneten kadın- yetiştirirdi onlardan ve eğer belaya bulaşırsan eldivensiz çekirdeklerini çıkarman gerekirdi. " Sadece düşünmek bile parmak uçlarını kaşındırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All The Young Dudes (Türkçe Çeviri)
Fanfiction"Bu da ne!?" diye sordu Sirius aniden. Remus ona bakıp sonrasında önüne baktı. Beceriksizce düğmeleriyle uğraşarak gömleğini daha hızlı kapatmaya çalıştı. "Bir yara izi." diye mırıldandı. Bu noktada başka bir şey söylemenin anlamı yoktu artık . "B...