4

99 21 9
                                    

Oy verirseniz sevinirim, keyifli okumalar.♡
~
Elimde okuduğum kitap zihnimi dağıtmaya yetmiyordu. Zihnim öylesine karmaşıktı ki. Düşünmeyi unutup, hissettiğim tek yer kiraz kokulu çocuğumun yanıydı.
Adını bile bilmiyordum onun. Ama öylesine hissediyordum ki onu.
Bugün erkenden  hastaneye gitmemiştim. O hastane benim zihnimin mezarlığıydı artık sadece.
Kiraz kokulu çocukla buluşmak için hazırlandım. Bugün hastaneye ilk kez çalışmak için gitmiyordum.
Benim için hiçbir anlam ifade etmeyen o hastane; zihnimin mezarlığı, hislerimin doğduğu yerdi artık.
Bu benim için öylesine özeldi ki.
Saçlarım artık bağlayacağım uzunluğa ulaşmıştı. Saçlarım, saçlarımı bile seviyordum artık.
Hastaneye geldiğimde gözüme ilk çarpan boş bank olmuştu. Ah demek bugün bekleyen taraf ben olacaktım.
Koşar adımlarla banka doğru ilerledim.
Beni gören hastane çalışanları şaşkınlıkla bakıyordu bana.
Sahi mesai saatleri dışında insanlarla konuşma cesareti dahi gösteremeyen doktor ne oldu da çocukça bir heyecanla, koşturarak bu hastaneye giriyordu ki?
Onları umursamadım. İnsanları umursamayı çok uzun süre önce bırakmıştım ben.
Usulca banka oturdum. Kiraz kokulu çocuğumu beklemeye başladım.
İçimde öylesine coşkulu bir his vardı ki. Onu görmek için yoğrulmuş bir his. Bu hissin adını koyamıyordum. Sanki,sanki o an onu görmezsem ölecekmişim gibi.
Bir keresinde küçük bir hastam ölen annesini çok özlediğini fakat onun her daim kalbinde yaşadığını söylemişti bana .
Kiraz kokulu çocuğum da kalbimde yaşıyordu benim.
Galiba içimde hissettiğim bu hissin adı özlemdi.
Onu özlemiştim.
İlk kez birine karşı özlem hissediyordum.
Burnuma dolan kiraz kokusu ile geldiğini anlamıştım.
Bu sefer konuşmasına fırsat vermeden ben selamladım onu.
"Merhaba çocuk! "
Çocuksu çıkan sesime karşılık afallamıştı. Yüzündeki ilahi gülümsemesi ile yanıtladı beni.
"Merhaba Bay Jeon! Görüyorum ki bugün erkencisiniz. Umarım çok bekletmemişimdir."
"Hayır, çok beklemedim. Lütfen otur."
Benim aksime oldukça sakin bir ifadeyle oturdu yanıma.
Yüzündeki gülümseme her zamankinden farklıydı bu sefer.
Yüzündeki gülümsemesinde kırıklar gördüm kiraz kokulu çocuğumun.
O an kalbimde adını veremediğim, oldukça keskin bir sızı hissettim.
Bu hissin adı neydi?
Bilmiyordum.
Sadece bu sızı farklıydı.
Uzun bir süre biz sustuk.
Hislerimiz konuştu.
Ne diyeceğimi bilmiyordum.
O da bilmiyordu.
İçimde anlam veremediğim bir arzu oluştu o an.
Ağlamak. Ağlamak sahiden de sadece küçük çocukların ihtiyaç duyduğu bir eylem miydi?
O an ağlamak istedim.
Kiraz kokulu çocuğuma sarılıp ağlamak.
Hislerimi hissetmişçesine döndü bana.
Kollarına boynuma dolayıp başını boynuma gömdü.
O an onu saklamak istedim.
Kiraz kokulu çocuğumun göz yaşları doluyordu boynuma.
Ona neden ağlıyorsun diye sormadım,soramadım.
Çünkü biliyorduk ki biz birbirini hissetmek için doğan iki ruhtuk.
Bu kez içimde hissettiğim şeyin adını biliyordum.
Gözlerinde bütün yıldızlarımın kaydığı, sesinde tüm şiirlerimin saklı olduğu, zihnimi yıkan ve hislerimin tek sahibi olan kiraz kokulu çocuğuma aşık olmuştum.

yonderly,taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin