Black in Black #2.Bölüm

83 8 2
                                    

Kum torbasına yumruklar indirirken onun etrafında sinir bozucu şekilde bir kez daha döndüm.

‘Kız gibi vuruyorsun Frederick ! Bu şekilde onları alt edebileceğini mi sanıyorsun ? Çok yazık.’

Onun şuan ki düşüncesi “Ben şuana kadar hiç yenilmedim” havalarındaydı. Bu düşüncesini değiştirecek olan kişide bendim. Burnundan sinirle bir nefes alıp hışımla kum torbasına yumruğunu indirdi. Yüzüme doğru gelen kum torbasını elimle yavaşlatıp vurması için bekledim. Fena değildi aslında ama en iyisi olması gerekiyordu.

‘Yapamayacaksan ben senin yerine devam ederim Fredy ! Söylemen yeterli. Şimdi söyle ; Kendini buraya verecek misin ? Yoksa vermeyecek misin ?’

Ter içinde kalan yüzüne keskin bir bakış attım. Belki üstüne çok gittiğimi söyleyeceksiniz ama hayır. Böyle olmalıydı. Yumruğunu biraz daha sıkıp kafasını aşağı yukarı salladı.

‘Tamam.’

‘Tamam ne Frederick ?’ Onu daha fazla sinirlendirmiştim.

‘Tamam Leah ! Lanet olsun. Yapacağım.’

Zafer gülümsememi yüzüme yerleştirip kolumdaki havluyla yüzündeki terleri sildim.

‘Yapacaksın Fred. Biz her zaman yaparız. Yarım saat sonra yemek molasında görüşürüz kardeşim.’

Sırtını sıvazlayıp bizi dikkatle izleyen Andrew’in yanına ilerledim. Andrew babamın eski bir dostuydu. O öldükten sonra bize sahip çıkmış ve yeteneklerimizi geliştirmemiz için bu yerde bizi çalıştırmıştı. Benim yeteneğim ne mi ? İnanın ki bilmiyorum. Büyük kollarını vücuduma sararken sırtımı destek veren şekilde sıvazladı.

‘Aferin benim kızıma. Abini adam edeceksin.’

Babam olsa oda böyle derdi ama rahatsız olmuyordum. Babamın yerini almak istemiyordu çünkü o amcam gibiydi. Gülümsedikten sonra onun yanına oturdum.

‘Beni bilirsin Andrew. Söz konusu Fred. Onu her zaman yola getiririm.’

Gülümseyerek beni onayladı. Onun yaşlı suratına baktığımda çok şey görüyordum. Babamda olduğu gibi. Gözleri çok şey anlatıyordu. Karmaşıktı. Çok şey yaşamış olduğu belliydi.

‘Biliyorum kızım. Walter öldükten sonra Fred biraz daha asileşti ve sende olgunlaştın. Onu kontrol edebilicek biri varsa oda sensin.’ Gözlerimi ondan çekip Fred’e çevirdim.

‘Bacaklarını biraz daha birleştirip dengede tut Frederick ! Birinin kıymetline geçirmesini istemezsin öyle değil mi ?’

Sesim tüm salonda yankılanırken bizim dışımızda çalışan birkaç sporcuya göz gezdirdim. Hepsi kendi hallerindeydi. Fred dediklerimi harfiyen uygularken kum torbasına birkaç yumruk daha indirdi. İşte böyle oğlum.

‘Fred bu akşam ki dövüşü kazanırsa kiminle karşılacağını biliyor musun Andrew ?’ Bakışlarımı Fred den ayırmadan Andrew’in sorumu yanıtlamasını bekledim.

‘Etrafta söylentiler var Leah. Herkes aynı kişiden bahsediyor. Şuana kadar hiçbir maçında yenilmemiş.’ Dikkatimi ona verip bakışlarımı da ona çevirdim.

‘Fred ! Oda şuana kadar hiçbir maçında yenilmedi Andrew ?’

‘Biliyorum kızım. Büyük bir ihtimal onunla karşı karşıya geleceksiniz.’ Yüz hatlarım istemsiz şekilde kasılmıştı. Gerilmiştim. Gözlerimi tekrar Fred’e diktim.

‘Kimmiş bu yenilmez ?’

Kim olduğu umrumda değildi. Yenilmezdik biz. Asla ve abime , ailemden kalan tek kişiye bir şey olmasına izin vermeyecektim. Andrew duraksadığında bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. Kaşlarımı çatıp ona baktım.

‘Neler oluyor Andrew ?’ Gözlerini kaçırıp elini omzuma götürdü.

‘Sorun burada Leah. Kimse onun kim olduğunu bilmiyor. Ortalıkta ama kendini çok iyi gizliyor.’

Black in BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin