'Ve kazanan Vincent!'
Bahisi kazananların bağırışları etrafta yankılanırken yüzüme eklediğim zafer gülümsemesiyle ringden inen Fred'in boynuna atladım. Benim dediklerimi harfiyen uygulamıştı ve neredeyse yara bile almamıştı. Kucağından inip ringin yanındaki tabureyi çektim. Oturmasını sağlayıp ona bir göz attım. Vücudundaki bir kaç morluğa krem sürdüm ve kanayan burnuna elimdeki pamukları tıkadım.
'Biliyordum kardeşim.' Elimdeki havluyu boynuna takıp diğer havluyla saçındaki ve yüzündeki terleri sildim.
'Başardık Kızıl yeniden' Onu gülümseyerek onayladım.
'Ve şimdi kazanmamızın zaferini paramızla kutlayacağız Frederick.' Andrew'e onunla ilgilenmesini işaret edip zaferimizi kutlayan ve salondan çıkan insanların arasından bilindik koridora geçtim. Kapının önündeki iki korumayı da atlatıp içeri geçtim.
'Merhaba Stephen' İngiliz aksanımı öne çıkarıp neşeyle masasının üstüne oturdum. Benimle aynı şekilde Gülümseyip sandalyesi üstünde gerindi.
'Gelmeyeceksin sandım Leah.' Bacak bacak üstüne atıp gözlerimi kıstım.
'Ben ve gelmemek Stephen. Hergün buradayım. Daha öğrenemedin mi?' Kafasını aşağı yukarı sallayıp yanındaki çekmeceden beklediğim zarfı çıkardı. Elinden kapıp masadan kalktım.
'Tebrikler Vincent. Yarın ki maçta bu paranın 4 mislini alacaksınız. Tabiki kazanırsanız.' Zarftaki paranın tam olup olmadığına baktıktan sonra gülümseyip kapıya ilerledim.
'Tabiki kazanacağız Stephen. Parayı şimdiden hazırla.'
Korumaları atlatıp aynı koridorda ilerlerken zarfı ceketimin iç cebine koydum. Tam koridoru dönecekken arkamdan gelen sesle yerimden sıçradım.
