Bigbird

171 16 8
                                    

Sonunda Bigbird'e gelmiştik. 50 metre ilerimizde duruyordu. Bigbird'e bakarken aklıma cesetin üstündeki not gelmişti. Elimi cebime uzattım ve notu çıkardım. Üstünde "Eagle kolonisinden" yazıyordu. Notu okumaya başladım. Notta şu yazıyordu "Ben Jack Eagle kolonisinden sesleniyorum. Bigbird ve Phoenix kolonisinden sinyal alamıyoruz sadece sizin olduğunuz haberleşme kulesinin sinyalini alabiliyoruz. Orada neler oluyor acilen rapor edin. Ve Bigbird sorun yoksa hemen takviye birlik çıkarın çünkü Ghost kolonisinden sinyal alıyoruz ama ses gelmiyor. Son olarak birşey eklemek istiyorum. Dışarısı hiç güvenli değil. Dışarda kurtlar var ama bunlar sizin bildiğiniz kurtlar değil. Bunlar Antikurtlar. Vücutlarındaki protein yapıları soğuk yüzünden sadece bozuldu yani donmadı böylelikle mutasyon geçirdiler hala hücrelerindeki protein sentezi devam ediyor. Ve herbirinin farklı bir mutasyonik DNA'sı olduğu için farklı boyutlarda olabilirler. Dikkat edin! Ben Jack raporunuzu en kısa zamanda bekliyorum".

Bunları okuyunca tüylerim diken diken olmuştu. Henry bana seslendi.

- O elindeki kağıt ne George. dedi.

Hiç cevap vermeden notu Henry'ye uzattım. O da okudu, benim verdiğim tepkinin tıpatıp aynısını verdi. Korkudan Bigbird'e doğru koştu. Bende arkasından gittim.

Bigbird'ün kapısına gelmiştik. Kapı açıktı.

Henry:

- Eğer kapı açıksa ve nöbetçi yoksa... diyerek sesini uzattı ve gerildi.

İyice korkmaya başladım durgun bir şekilde Henry'yi dinliyordum. Koloninin kapısından içeri girdik. Etraf çok karanlıktı. İçeri doğru ilerledikçe korkumuz artıyordu. Kan izleri gözükmeye başlamıştı. İçimden "Yine mi?" dedim. Çünkü ne zaman kan izi görsem arkasından onlar çıkıyordu. Artık buna dayanamıyordum.

Koloninin bayağı içerisine girmiştik. Kesinlikle onlar buradan geçmişti. Çünkü kolonideki herkes ölmüştü ve her taraf kan içindeydi. Ölüm nedenleri kesinlikle kurttu hepsinin üstünde pençe ve ısırık izi vardı. Çoğuda parçalanmıştı. Elimizde birer silah vardı. Çok yavaş ve dikkatli yürüyorduk. Bazen tarım yapılan odalar görünce giriyorduk ve erzağımızı tamamlıyorduk. Odadan çıktık ve yürümeye devam ettik. Dikkatlice yürümemize rağmen birşeyi gözden kaçırmıştık. Hiç yukarı bakmamıştık. Bigbird büyük bir koloni ve Bigbird'de, Ghost kolonisindeki gibi katlar yoktu yani üstümüz tamamen boşluktu. Henry'yle yavaş yavaş yukarı baktık. Basamaklar vardı ve üstünde kurtlar uyuyordu. Henry kısık bir sesle...

- Lanet olsun. dedi.

Ona katılıyordum. Böyle bir şans olamazdı. O zaman herşeye lanet okudum. Henry'ye döndüm.

- Henry çok sessiz olmalıyız. En ufak ses bizim işimizin bitmesine neden olur. dedim.

Ve yürümeye başladık. Önümüzde geçmemiz gereken bir koridor vardı. O koridoru geçene kadar sessiz olmamız gerekiyordu. Yavaş yavaş yürüyorduk en ufak seste işimiz biterdi çünkü kurtların duyma gücü çok iyiydi. Yürümeye devam ettik.

Koridorun sonlarına gelmiştik. Biran da Henry düştü ve istemsiz bir şekilde bağırdı. Ayağı bir şekilde deliğe girmişti. Kurtlar biran ulumaya başladı. Hemen Henry'yi çıkarmaya çalıştım. Kurtlar koridorun ucundan gözüktü bize doğru koşmaya başladı. Henry'nin bağırma sesi onları uyandırmıştı. Tam üstümüze gelecekken silahla ateş ettim ve bize doğru gelen üç kurdu öldürdüm. Henry'yi delikten çıkardım ve koşmaya başladık. Kurtların sesi daha da çok artmıştı. Silah sesi diğer uyuyan kurtları da uyandırmıştı.

Koşarken bir dönemece gelmiştik. Sağ mı, Sol mu yine bu ikilemeydik. Biranda iki taraftanda kurtlar gelmeye başlamıştı. Artık bir ikilem kalmamıştı çünkü kapana kısılmıştık. Henry biranda bana döndü ve...

- Benimle gel George. dedi bende "Tamam" dedim.

Yanımızda bir oda vardı. Çelik bir kapısı, İtfaiye vanası gibi bir kilidi vardı. Hemen içeri girdik vanayı çevirerek kapıyı kilitledik. Kurtlar kapıya kadar dayandı. Ama kapı çelik olduğu için biraz zamanımız vardı.

- George eğer burada yani Bigbird'de sorun varsa sonraki hedefimiz Phoenix olmalı.

- Haklısın ama Bigbird'ün haberleşme kanalı çalışıyor mu çalışmıyor mu daha ona bakmadık.

- Bu durumda bakabileceğimizi sanmıyorum. Hatta notta gördün gibi Eagle, Bigbird'den sinyal alamıyormuş sadece bizim koloni ve haberleşme kulesinden sinyal alabiliyorlarmış. Kurtlar haberleşme tellerini koparmış olmalı.

- Peki Henry buradan nasıl kurtulacağız? dedim.

Henry eliyle kafasını tuttu ve etrafında baktı. Biranda gözlerini açtı ve "Buldum" dedi.

- George arkana baksana. dedi.

Arkama baktım ama birşey göremedim.

- Ne oluyor Henry? dedim.

Gülerek cevapladı.

- Arkanda ki havalandırma borusundan kaçacağız. dedi.

Biraz düşündüm ve bu fikiri onayladım. Çok iyi bir fikirdi çünkü kolonide havalandırma boruları bir yetişkinin boyutlarında yapılmıştır çünkü kolonide acil durum olduğunda oradan kaçabilmek için. Havalandırmanın kapağını açtık ve içine girdik girdikten sonra geri kapattık. Biz girer girmez odanın çelik kapısı kırıldı. İçeri kurtlar girdi. Zamanlamamız çok iyidi. Artık buradan kurtulmuştuk sıradaki hedefimiz ise Phoenix'di.

ÖLÜM SOĞUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin