Taeminnie'nin Kararı

703 30 10
                                    

Minho sigarasını yere atıp ayağıyla üstüne bastı ve beklemeye başladı. Tatile gireli 1-2 gün olmuş olmasına rağmen mantar kafalı küçüğünü fazlasıyla özlemişti. Sokağın ortasında sırıtmamak için kendisini tutmaya çalışıyordu ama onun güzel yüzü gözlerinin önünde canlanırken bu ne kadar mümkün olabilirdi? Kendini daha da sıktı, bir havası vardı sonuçta, bunu bozmamalıydı. Telefonundan saate baktığında neredeyse yarım saattir beklediğinin farkına vardı. Tam arama tuşuna basacakken bir çift cılız kolun onu sarmasıyla telefonu cebine attı, küçüğünün kollarından çıkmadan vücudunu ona döndürdü ve sımsıkı sarıldı " Yarım saattir bekliyorum seni Taeminnie " diye fısıldadı ve biraz geri çekilerek dudaklarını nazikçe Taemin'in -öpmeye bir türlü doyamadığı- dolgun dudaklarıyla birleştırdi. Minho çekildiğinde öpüşmenin etkisiyle başının döndüğünü hissetti. Buna karşılık sadece gülümsedi ve bir sigara daha yaktı. " Bakıyorum kararını vermişsin Taeminnie " Yüzünü küçüğününkine yaklaştırdı ve ciğerlerine doldurduğu dumanı suratına üfleyip öksürmesini sağlarken boştaki eliyle yanağını okşadı. Taemin öksürüklerin arasında zar zor " Hayır " diyebildi. Bir adım geri çekildi ve sona ermesini beklemeye başladı.

Minho şaşırmıştı. Üflediği duman henüz havadayken Taemin'in çenesini kavradı ve yarım gülümsedi. "Nasıl hayır? 5 gündür düşünüyorsun Taeminnie. Nasıl hala karar veremedin? Karar veremeyeceğin şey dudaklarından mı" Uzanıp küçüğünün dudaklarına öpücük kondurdu."yoksa boynundan mı" Kafasını Taemin'in kulağının hemen altına soktu ve boynunu emmeye başladı. Taemin ağzından küçücük bir inleme kaçırdığında geri çekilip sırıttı "öpmeliyim? olmalı." Taemin utanmış gibi ellerini arkasında birleştirdi."Sevgili kelimesi bana ağır geliyor... Biliyorsun benim için çok karmaşık bu konular." Minho miniğinin ellerini yavaşça çekip avuçları arasına aldı "Ben senin 'arkadaşın' da olurum, yeter ki sen iste canımın içi." Taemin gözlerini yere sabitledi. Yanağının içini ısırdı "Ama olabiliriz. Belki." Kafasını kaldırıp Minho'nun gözlerine baktı ve gülümsedi "Biraz daha zamana ihtiyacım var galiba." Minho uzanıp kocaman bir öpücük verdi sevdiğine. "Ben beklerim. İstediğin kadar beklerim Taeminnie. Sen tamam diyeceksen 100 yıl bile beklerim aşkım..."

Taemin gülümsediğinde Minho saçlarını okşayıp elini tuttu ve " Ne yapmak istersin? Aç mısın? " derken yürümeye başladı. " Ölüyorum " İkisi birlikte bir kafeye oturdular, Taemin kendisine muzlu pasta söylerken Minho kahve içmeyi tercih etti. Bir süre bekledikten sonra siparişleri geldiğinde Taemin karşısındaki gencin onu izlediğini unutarak koca bir parçayı ağzına tıktı, mutlulukla çiğnerken " Sen aç değil misin? " demeye çalıştı fakat ağzı dolu olduğu için kelimeler boğuk çıkmıştı. Minho bir peçete alıp küçüğünün ağzının kenarına bulaşmış olan kremayı sildiğinde Taemin ikinci koca lokmayı ağzına atmaya hazırlanıyordu. " Fazla acıkmış olmalısın ha? " dedi Minho gülümseyerek " Yemek istemediğine emin misin? " Taemin başını hayır anlamında salladı ve yutkundu " Kahveni içsene soğuyacak " derken sırıttı, Minho'nun ona böyle bakması çok hoşuna gidiyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Minho her istediği insanı elde edebilecek gibi gözüküyordu, şu ana kadar edebildiğini çoğu kez kanıtlamıştı da... ama bu Taemin için geçerli olmamalıydı, ona her baktığında üzerine atlayıp kıyafetlerini çıkarma isteğiyle yanıp tutuşuyor olsa da Minho'nun bunu bilmesine gerek olmadığını düşünüyordu.

Minho zarif parmaklarıyla kahvesinden bir yudum aldı. Gözlerini Taemin'den ayırmadan konuştu. "Sen de ister misin Taeminnie?" O sırada Taemin son lokmasını çiğniyordu, yutkundu."Olur." Ellerini Minho'ya uzattı ama tahmin ettiğinin aksine Minho kahveyi kendi dudaklarına götürdü, minik bir yudum alırken şaşırmış Taemin'i izledi. Sonra yudumu yutmadı ve masanın üstünden Taemin'e uzandı, Aceleyle dudaklarını birleştirdi ve ağzındaki kahveyi Taemin'in ağzına itti. Taemin kahveyi yutarken çok şaşırmış görünüyordu ve biraz da kızarmıştı. Minho sırıttı "Pastanın tadı güzelmiş." Taemin gülerek ağzını açtı. "Bu biraz iğrençti ama çok... çok garip hissettim." Minho sanki Taemin'i yakalamışçasına sordu "Ne gibi garip?" Parmaklarını inceledi Taemin "Garip işte." Minho kahvesinden bir yudum daha aldı ve gülümsedi. "Eğer bana tamam dersen çok daha fazlası olabilir aşkım."Taemin gözlerini Minho'nun gözlerinin içine dikti ve emin olmaya çalıştı. 'Ne gibi garip' olduğunu çok iyi biliyordu,uçmuş gibi hissetmişti, kalbi koşuyormuş gibiydi, hayır hayır, bundan çok daha fazlasını hissetmişti. Parmak uçlarında hissettiği bir yumuşaklık,nefes borusunda hissettiği keskinlik, buna arzu mu deniyordu? Öyle bir şey hissetmişti, kendinin bile adlandıramadığı. Emin oldu ki Minho'u kesinlikle seviyordu, o da kendisini seviyordu, belki de uzatmanın bir anlamı yoktu, her yol aynı yere çıkıyordu sonuçta. Sırıttı "Tamam." Minho'nun yüzü aydınlandı "Tamam mı dedin?" Taemin başını salladı. "Tamam.Tamam.Tamam!!" Minho gülümsedi "Bir yudum daha?" Taemin yine o duyguyu hissetti her hücresinde.Dudağını dişlerinin arasına alıp hafifçe ısırdı. "Evet." Minho bardağı ellerinin arasına alıp Taemin'in kafasına doğru uzattı ve ona yavaşça içirdi. Taemin elleriyle Minho'nun bardağı tutan ellerini kavradı. Yanaklarını kahveyle şişirdi, sonra da Minho'nun gözlerinin içine bakarak yuttu. Minho da uzanıp küçüğünün burnunu öptü. "Seni çok seviyorum."

Taemin içinin titrediğini hissetti ve kıpkırmızı olurken " Fazla cıvıtma " diyerek Minho'yu ittirip gülümsedi, pastasını bitirdikten sonra Minho hesabı ödedi ve kafeden çıktılar. Minho küçüğünün elini tuttu ve evine doğru yürümeye başladı, yoldan geçen bazı insanlar onlara oldukça tuhaf bakıyor olsa da o bunları umursamayı uzun zaman önce bırakmıştı. Ama Taemin, hala bu konuda eskiden yaşadığı şeyleri unutamıyordu... bir süre sonra insanların iğrenen bakışlarına dayanamadı ve gözleri dolarken elini çekmeye çalıştı, yapamadı. " Elimi bırak " derken sesi titreyince sonunda sevdiğini durdurmayı başardı " Neden? " " İnsanlar bakıyor " Minho gülümsedi " Hala bunları umursuyor musun Taeminnie? Bunu atlattık sanıyordum.. " derken küçüğünün akan gözyaşlarını sildi " A-Attlattım ama.." Minho Taem'inin yüzünü ellerinin arasına aldı " Taeminnie, sen benimsin ve benim olduğun sürece kimse bir daha sana kabalık edemeyecek. İnsanlar istedikleri gibi bakabilirler, ama sana dokunurlarsa bende onlara dokunacağım.." eğilip dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurdu "Tamam mı?" Taemin başını salladı, sevdiği adamın elini sıkıca kavradı, eskiden gittiği her yerde eşcinsel olduğu için kabalığa uğrardı, ama bir gün, Minho onu erkekler tuvaletinde dövülmekten bayılmış bir şekilde bulmuş ve o günden sonra ne olursa olsun onu korumuştu. Şimdi, korkacak hiçbir şey olmamalıydı. Biliyordu ki Minho onu hayatının sonuna kadar koruyacaktı.. Başını kaldırdı ve sevdiğinin gözlerinin içine baktı, yürümeye devam ettiler ve Taemin'in evinin önüne geldiklerinde Minho Taemin'e sarıldı ve " Ya Minnie, neden aynı eve taşınmıyoruz? Özlüyorum ben seni " derken ağlıyormuş gibi yaptı. Karşılığında Taemin kıkırdadı " O da olacak aşkım " Minho'nun yanağına bir öpücük kondurdu " Seni seviyorum " dedi ve cevap beklemeden evine doğru koşturdu.

Cama baktı belki Minho ordadır diye,tahmin ettiği gibi ordaydı. El salladı. Minho da ona eliyle öpücükler gönderdi. Sonra telefonunu çıkarıp Taemin'i aradı "Canım? İstediğin bir şey var mı?" "Yok,git hadi üşüyeceksin." Minho elini kalbine götürdü. "Senin sevgin burdayken ve içimi yakarken üşümek?" Taemin gülümsedi "Git hadi,hava gerçekten soğuk. Hasta olursan..." "Peki,peki. Gidiyorum." Telefonu kapattı. Taemin'e tekrar öpücük gönderip yürümeye başladı. Arkasından onu izleyen Taemin, anılara daldı. Bir keresinde koluna bıçakla GAY yazmışlardı. Ürkerek sıyırdı kazağının kolunu. İşte o tanıdık iz,rüyalarına giren yamuk G,A,Y harfleri. Hiç silinmeyecek miydi kolundan? Aklından silinmeyeceği kesindi. Minho'yu düşündü, tekrar yaşayacak mıydı bunları? Ya ona zarar gelirse? Kendi çığlıkları kulaklarında yankılanmaya başladı,tekmelenen görüntüsü aklına geldi, "Yapmayın,nolursunuz... Lütfen du-durun..." Gözlerini kapattı ve sıktı. Yere oturdu ve kafasını dizlerine gömüp hıçkıra hıçkıra ağladı. Korkuyordu çok. O görüntüler,o hatıralar,o izler, o acı onu çıldırtacak gibi oluyordu,delirmekten korkuyordu bazenleri,aklını kaçırmaktan. Minho'ya bir şey olursa diye korktu sonra, peki ya Minho onu bırakırsa? Çok yalnız hissetti bu düşünceyle. Onun kokusu,gözleri,gülüşü,sesi,her şeyi,her şeyine alışmıştı. Hep abisi olmuştu Minho,hem de en iyi arkadaşı,ama ikisi de en başından beri biliyordu aralarında bir şeyler olduğunu. İlk dile getiren Minho olmuştu. Aslında,dile getirmek denilemezdi, daha çok bir buseydi... O günün hatırasıyla gülümsedi Taemin,sonra bacaklarının arasına fısıldadı "Lütfen Minho beni bırakmasın ve sonsuza kadar birlikte olalım,amen..."

Özür Dilerim Taemin. -2MIN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin